BUĞDAY

(Triticum vulgare L) Tohumu ekmeğimizin ana maddesi olan bitki.

Buğday, Buğdaygiller (Gramineae) familyasının Triticum cinsinden tek yıllık otsu bir bitkidir. Buğday bu cinse verilen genel addır. Buğday; Dünya’da arpadan sonra kültüre alınan (MÖ 6000-7000) ikinci bitki olup, gen merkezi Anadolu ve Ön Asya’dır. Tarih öncesi tarım alanlarında ekilen buğdaylar Kaplıca, Siyez (Triticum monococcum) ve Gernik (Triticum dicoccum)’tir.

Buğday ekim alanı ve üretim miktarı olarak Dünya’da ilk sırada yer alan kültür bitkisidir. Türkiye; Dünya’da buğday ekim alanı olarak sekizinci sırada ve üretimde de yedinci sırada yer almaktadır. 2008 verilerine göre buğday ekim alanı Dünya’da 223.564.097 ha, Türkiye’de 7.582.531 ha ve Konya’da 786.511 hektardır. Buğday üretimi Dünya’da 689.945.712 ton, Avrupa’da 248.055.737 ton, Türkiye’de 17.782.000 tondur. Türkiye’de 2009 yılı üretimi yaklaşık 20 milyon ton kadardır. Konya’da yıllara göre değişmekle birlikte ortalama 2.000.000 ton buğday üretilmektedir. Konya’da tahıl ekilen alanlar içerisinde buğdayın payı %63 iken üretimdeki payı yaklaşık %62’dir. Türkiye’deki buğday üretiminin yıllara göre yaklaşık %7-10’unu Konya üretmektedir. Üretilen buğdayın yarısı ekmeklik un üretiminde kullanılmaktadır.

Buğday bitkisi iklim ve yetiştirme şartlarına göre yaklaşık 30-150 cm arasında boylanır. Buğday da başak boyu ise 5-15 cm arasında değişmektedir. Buğday tanesi genelde beyaz, kırmızı, kırmızımsı kahve, kehribar ve bunların arasındaki renklere sahip olabilmektedir. Tanesinin bileşiminde yaklaşık ortalama %67,3 nişasta, %12,3 ham protein, %14,4 nem, %2,3 ham selüloz, %2 yağ, %1,7 kül bulunur. Tanesinde bulunan glüten’in elastikiyeti sayesinde ekmek yapımına en uygun bitki olan buğday, Dünya’da besinlerden sağlanan kalorinin %20’sini karşılamaktadır. Her türlü iklim ve toprak şartlarına uyabilecek çeşitlerinin bulunması, yetiştiriciliğinin kolay olması ve yetiştirici hatalarını giderebilen telafi yeteneği sayesinde, aşağı yukarı Dünya’nın her tarafında yetişen bir kültür bitkisidir. Buğday çeşitlerinin mutlak kışlık, mutlak yazlık ve alternatif olanları vardır. Yöremizde yaygın olarak kışlık çeşitler ekilmektedir.

Buğday danesi un, bulgur, irmik, nişasta, diğer unlu mamulleri sanayi, yem sanayinde ve diğer bazı alanlarda olmak üzere geniş kullanıma sahiptir. Ayrıca sapları selüloz, yonga levha, örgü, dolgu ve yakacak olarak da kullanılmaktadır.

Buğdayın ekmeklik (Triticum aestivum L.), makarnalık (Triticum durum L.) ve topbaş (Triticum compactum L.) çeşitleri mevcut olup, Konya’da çok sayıda çeşit ekilmekte olup; kuru tarım alanlarında yaygın olarak ekilen ekmeklik Gerek 79 ve makarnalık Kızıltan 91 buğday çeşitleri yanında sulu tarımda ekmeklik Bezoztaja 1 ve makarnalık Çeşit 1252 ön plana çıkmaktadır. İlimizde bulunan Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından ıslah ve tescil ettirilen Dağdaş 94, Kınacı 97, Karahan 99, Göksu 99, Konya 2002, Bağcı 2002, Ekiz, Ahmetağa gibi ekmeklik buğday çeşitleri ve Selçuklu 97, Meram 2002 gibi makarnalık buğday çeşitleri bulunmakta ve yöreye uygun bu çeşitlerin ekim alanları giderek artmaktadır. Buğday çeşit özelliklerine göre çok geniş alanlarda ekilebilen bir bitki olması sebebiyle Konya’nın her yöresinde farklı çeşitler yetiştirilmektedir. Ayrıca tabiatta yabani olarak yetişen Triticum baeoticum subsp.aegilopoides Konya’nın Beyşehir ve Kızılviran çevresinde yayılış göstermektedir.

Kültürümüzde buğday ile ilgili, buğdayın önemini veya güzelliğini vurgulayan “Buğdayla koyun, gerisi oyun”; “Buğday başak verince orak pahaya çıkar”; “Arpa eken buğday biçmez derler”; “Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır”; “Şeytanla ortak buğday eken samanını alır”; “Kadın vardır arpa ununu aş eder, kadın vardır buğday ununu taş eder”; “Buğdayın iyisini komşuna sat, gider de bazlamasını yersin”; “Buğday ekmeğin yoksa buğday dilin de mi yok”… gibi atasözlerimiz yanında, buğday ile oluşturulmuş “buğday benizli, buğday tenli” gibi insanı niteleyen ifadeler kullanılmaktadır.

Buğday başağı

MEVLÜT MÜLAYİM, ALİ TOPAL

BİBLİYOGRAFYA

  • Davis, 1985; Kün, 1983; Akkaya, 1994; Gökgöl, 1969; Anonim, 2010a; FAO, 2010, http://faostat.fao.org; http://www.konyatarim.gov.tr/; http://www.manzara.gen.tr/yesil-duvar-kagitlari-104-17526.html.