Mevlevi kaynaklarında “pîr” ünvanıyla kayda geçen Âdil Çelebi’den, Sefîne başta olmak üzere birçok eserde söz edilse de ayrıntılı bilgiler Sahih Ahmet Dede (ö. 1229/1813)’nin Mecmû’atü’t-Tevârîhi’l-Mevleviyye’sinde kayıtlıdır. Buradaki bilgiye göre Âdil-i Rabi (IV. Âdil) adıyla anılan Pir Âdil Çelebi, (781/1379) yılında Çelebi Şemseddin Emir Abid (ö. 739/1338)’in küçük oğlu Çelebi Emir Âlim-i Sani (ö. 798/1395) ile Çelebi Emir Âlim-i Ekber (ö. 751/1350)’in kızı İsmet Hatun (ö. 800/1397)’un oğlu olarak dünyaya geldi. Beşinci Osmanlı padişahı Çelebi Mehmet’le yaşıttır. Çelebi Mehmet’in öldüğü yıl olan 824 (1421) senesinde, Çelebi Muhammed Arif-i Sani (ö. 824/1421) yerine, “42 yaşında iken seccâde-i hilâfette mesned-nişîn 10. halîfe” olup Konya’da posta oturdu. Gölpınarlı, postnişinleri sıralarken, onun için II. Pir Âdil Çelebi ismini kullanır. Vazifede kaldığı süreyi, kimileri 39 veya 40 yıl diye bildirse de Sahih Ahmet Dede 865 (1460)’da bu dünyadan ayrıldığını söyler ve “41 sene seccâde-i hilâfette mesned-nişîn olup 84 yaşında vefat eyledi” der. Sefîne’de bu süre “Temâmen çihil-sâl erîke-nişîn-i irşâd olup” ifadesiyle kırk yıl olarak verilmiştir. Pir Âdil Çelebi’nin makamda kaldığı süre Sultan II. Murat (ö. 1451) ve Sultan II. Mehmet (Fatih, ö. 1481) zamanıdır ve Karamanoğulları henüz Fatih tarafından ortadan kaldırılmamıştır.
Âdil Çelebi’ye “pîr” denilmesi Mevlevilik içindeki saygın konumunu gösterir. Mevlevilik tarihinde iz bırakan iki önemli hizmeti buna sebep olarak gösterilmiştir. İlki, Sakıp Dede (ö. 1148/1735)’nin, Nakşibendîliğin esasları ile Şems’in aşk ve cezbesinin birleştirilmesiyle oluştuğunu söylediği, Mevleviliği öteki tarikatlardan ayıran temel ilkelerin belirlenmesidir. İkincisi, sema da yine Pir Âdil zamanında son şeklini almıştır. Böylece Mevlevilik, Pir Âdil Çelebi döneminde, adap ve erkânıyla sağlam temeller üzerine oturtularak kendine has ilkeleri ve ritüelleri olan bir kurum hâline gelmiştir.
Pir Âdil Çelebi, aynı zamanda şairdir. Farsça ve Türkçe şiirleri vardır.