Hayatı hakkında ayrıntılı bir bilgi mevcut değildir. Hakkında bilinenler birtakım tanıklıklara, fazlaca da şehir efsanelerine dayanır. Yaşadığı yıllarda hanımından başka bir yakını bilinmediğinden ailesi hakkında da bir malumat yoktur. Bir rivayete göre, Halep’te petrolcülükle iştigal eden ve epeyce varlıklı olan kardeşleri onu yanlarına almak isterlerse de Hayk, Konya’dan ayrılığa dayanamayıp yarı yoldan döner. Bu rivayete göre Hayk’ın Konya doğumlu olması ihtimal dâhilindedir. Onun “Ekmekçi Hayık” lakabıyla Konya’nın sevilen tiplerinden biri olması Fenni Fırın* dolayısıyladır. 1940’lı yıllarda Ağazadeler’den* Ata Koçbeker (1910-1991), Fenni Fırın’ın müsteciri olunca Hayk ile yolları burada kesişti. O zamanın otuz-kırk bin nüfusluk Konya’sında az sayıda bakkal olduğu için fırının ürettiği ekmeğin önemli bir kısmı fırında satılmakta, bir kısmı da at arabalı satıcılar marifetiyle evlere ulaştırılmaktadır. Bu arabalı ekmek satıcılarından biri de Hayk’tır.
Atı ve arabası kendine ait olan ve sattığı ekmek başına kârdan hisse alan Hayk, aylık veresiye sattığı ekmeklerin hiç yazılı kaydını tutmasa da bütün ekmek abonelerinin bir ay boyunca kaç ekmek aldığını günlük adetleriyle aklında tutardı. Hayk’ın bu hesabına ilk zamanlar Ata Bey inanmazsa da bu hesap hiçbir zaman açık vermedi. Çocuğundan yetişkinine Konya sakinlerinden binmeyen hiç kimsenin kalmadığı Hayk’ın ekmek arabasını çeken at da bir harikadır. Hayk’la özdeşleşen bu ata Hayk’ın komut verdiğini gören olmamıştır. At, sokak sokak, ev ev hangi saatte nereye gideceğini, nerede duracağını, ne zaman hareket edeceğini insanı hayrete düşüren bir bilinçle gerçekleştirirdi.
Hızla büyüyen Konya’ya zamanla Fenni Fırın’ın ekmeği yetmemeye başladı. Bunun üzerine Ata Bey, 1953 yılında Hapishane Caddesi üzerinde, İstanbul Caddesi yakınlarında Konya’nın en büyük ekmek fırını Cumhuriyet Ekmek Fabrikasını yaptırdı. Bundan sonra Hayık da bu fabrikanın ekmeğini satmaya başladı. Ata Bey, Cumhuriyet’i, petrolcülüğe el attığı 1970’li yıllarda Nazım Mutluer (1932-1998)’e devretti.
1962 yılının başlarında bir gün eski Doğumevi (günümüzde İl Sağlık Müdürlüğü) civarında bir pikap, Hayk’ın arabasına şiddetle çarpar. Atının öldüğü, arabasının hurdaya çıktığı bu kazadan Hayk ağır yaralı olarak kurtulur. Uzunca bir tedavi süresinin ardından ayağa kalksa da artık bir ayağını sürüyerek yürüyebilmektedir.
Elindeki yegâne sermayesini kaybeden Hayk’a Ata Bey ısrarla fırınında maaşlı olarak çalışmayı teklif ettiyse de teklifi kabul görmedi. Bunun üzerine fırının ekmek arabalarından birini Hayk’a verdi.
Bir gayrimüslim olmasına rağmen İslam dinine oldukça saygılı olan Hayk, ezan okunurken şayet oturuyorsa bir anda ezan sesinin geldiği yöne yönelir, bir nevi saygı duruşu hâletinde huşu içerisinde ezanı dinlerdi. Bir gün onun bu durumunu yazıhanesinde oturduğu yerden şaşkınlıkla seyreden Nazım Mutluer, ezan bittikten sonra Hayk’ın yanına giderek böyle bir gayrimüslimden beklenemeyecek bu davranışının sebebini sorduğunda Hayk’ın: “Olsun… Saygı göstermek gerekir” şeklindeki kendince sıradan cevabı, çoğu Müslümanlar için oldukça ibretamizdir.
Diğer yandan Hayk, bir cenaze namazına denk geldiğinde hemen imamın ardında safa dâhil olarak o cenazenin namazına iştirak ederdi. Yine bir cenaze namazında, cemaat arasında bulunan Ata Bey, namaz sonrası, ona sık sık yaptığı Müslüman olma teklifini bir defa daha yenilerse de Hayk: “Zaten Müslüman gibiyiz Ata Bey” deyip bu teklifi de geçiştirir.
Onun İslam’a karşı bu saygısından olsa gerektir ki; ölmeden kısa bir süre önce evinde, kendini hasta yatağında ziyaret eden Ata Koçbeker ve oğlu Oğuz’un arzusunu kırmayıp kelime-i şahadet getirerek Müslüman oldu. Onun bütün Konya’da sevinçle karşılanan bu ihtidası Zeki Oğuz’un* Bir Günün Tanıklıkları, Ahmet Efe’nin* Ekmekçi hikâyelerine de konu oldu.
1982 yılında vefat eden Ekmekçi Hayk Musalla Mezarlığı’na* defnedilirken telkini Faik ismiyle verildi. Kendinden beş yıl kadar sonra Konya Huzurevi’nde ölen eşi Yeranhui Hanım (1910-1987) ise Musalla Mezarlığı’nın kuzeybatısındaki küçük Ermeni Mezarlığı’nda metfundur (Eşinin mezar taşındaki soyadı “Buğdaycı”dır).