Konya iline bağlı olan Ereğli ilçesi; Orta Anadolu Bölgesi’nin Konya bölümünde, kendi ismiyle anılan ova tabanında yer almaktadır. İlçe, Orta Anadolu’yu Akdeniz’den ayıran Orta Toroslar bünyesindeki Bolkar Dağlarının kuzeybatı eteklerinde son bulur. Konya il merkezine 150 km uzaklıkta olan ilçe merkezinin denizden yüksekliği l.054 metredir. TUİK verilerine göre 2.560 km² (Konya Valiliğine göre 2.189, kaymakamlık ve belediye kayıtlarında ise 2.260 km²) yüzölçümü ile Konya’nın dördüncü büyük ilçesi durumundadır. Ereğli İlçesi 37º-38º kuzey enlemi ve 33,5º-34,5º doğu boylamları arasında yer alır.
İlçenin doğusunda Niğde’nin Ulukışla ve Bor ilçeleri, kuzeyinde Emirgazi ilçesi ve Aksaray ili, kuzeybatısında Karapınar ilçesi, batısında Karaman’ın Ayrancı ilçesi ve güneyinde Halkapınar ilçesi yer almaktadır. Nüfus olarak Türkiye’nin büyük ilçelerinden biri olan Ereğli; Konya’nın üç merkez ilçesinden (Meram, Karatay, Selçuklu) sonra en fazla nüfusa sahip ilçedir.
Ereğli ilçesinin, genel itibari ile bir ova görünümünde olması, önemli yolların üzerinde bulunması, İvriz Çayı’nın su imkânları ve buna bağlı olarak sulu tarıma uygun verimli topraklara sahip olması, insanların burayı bir yerleşim alanı olarak tercih etmesindeki en önemli faktörlerdir. İfade edilen tabii ve beşerî imkânlar ekonominin gelişmesini de sağlamıştır. Bütün bunlara bağlı olarak bu saha tarih boyunca daima önemini korumuştur. Anadolu’nun eski yerleşme yerlerinden biri olan Ereğli; ünlü coğrafyacı Strabon tarafından “Kybistra” adıyla zikredilmiş ve Tyana şehri civarında dağ eteğinde bir kasaba olarak belirtilmiştir. Tarihi süreçte İstanbul-Suriye transit yolu üzerinde önemli bir durak yeri olması, Devlet Demir Yollarının önemli istasyonlarından biri olması ve Gülek Boğazı vasıtasıyla Orta Anadolu’yu Akdeniz Bölgesi’ne bağlayan yol üzerinde bulunması da gelişmesinde önemli diğer faktörlerdir.
I. COĞRAFYASI
A. Fiziki Coğrafya
Yer şekilleri
Topografya bakımından ilçenin güney ve kuzeybatı kesimleri dağlık olmakla birlikte, genelinde ova hâkimdir. Kuzey kesimde yükseltileri 1200 ila 1400 m arasında değişen çok sayıda volkan konisi ve Ereğli’nin doğusundaki tek tek tepeler ovadaki önemli morfolojik birimlerdir. Ereğli’de belli başlı yükseltiler; Havutkaya (1674), Teraneci (1532) Alınkaya (1626) Tavşanlı (1573), Doruk (1902), Koçakkale (2058), Sinekçibel (2066) Kızılavlağı (1912) ve Dumlu (2154) tepeleridir.
İlçenin jeolojik gelişimi tabii olarak güneyinde yer alan Toros Dağları tarafından şekillendirilmiştir. Güneydeki bu dağlık alan Alp orojenezinin etkisi ile kıvrılmış ve su yüzeyine çıkmıştır. Torosların su yüzeyine çıkması ile Akdeniz’in kuzeydeki denizle bağlantısı kesilmiş, bu alan bir iç denize dönüşmüştür. Paleojenin sonları Neojenin başlarında bu alanda gölsel kireçtaşları ve marnlar çökelmiş, akarsuların biriktirdiği kumtaşı ve çakıl taşları eski formasyonları örtmüştür. İklim değişmelerinin etkisiyle bugünkü ova alanını kaplayan göl zamanla küçülmüş ve ortadan kalkmıştır. Akgöl ve Sultaniye düzlükleri bu gölün kalıntılarıdır. Üst Miyosen-Pliyosende başlayarak Kuaternerde de devam eden volkanik faaliyetler sonucu oluşan birimler, proklastik koniler ve maarlar sahadaki sedimantasyona volkanik kül, tüf, lav ve aglomeraların da eklenmesine sebep olmuştur.
İlçenin jeomorfolojik özellikleri başta sade bir görünüme sahip olan ovalık kesimler olmak üzere dağlık sahalar, plato yüzeyleri, çentik vadiler, birikinti konileri, volkan konileri ve maarlardır.
Ovalık sahalar; kaynaklarda Ereğli Ovası olarak anılan bu alan Konya Ovası’nın devamı niteliğinde bir özellik göstermektedir. Bu ovalık alan genelde kuru tarım arazisi olarak değerlendirilmektedir. İlçede en fazla paya sahip yer şekli olan ovaların yükseltisi 1.000-1.250 m arasındaki değişmektedir. Kuaterner alüvyonlarından oluşan ova sahalarının kuzeye doğru yükseltisi artar. Bu kesimde volkan konileri ve maarlar da görülmektedir. Ovalık sahanın güneybatısında eski göl tabanını oluşturan alçak kesimlerde, alüvyal topraklar mevcuttur. Plato yüzeyleri ile ovalık saha arasındaki yamaçlar güneyde ve güneydoğuda kolüvyal topraklarla kaplıdır. İlçenin güney, güneydoğu ve batı kesimleri plato yüzeyleri olarak dikkati çeker. Kahverengi topraklardan oluşan bu sahalar kuru tarım ve mera alanı olarak kullanılır.
Ereğli Ovası
Konya kapalı havzasının en alçak kesimini oluşturan Ereğli Ovası; Karapınar Ovası ile Niğde’nin Bor Ovası arasındaki alanı kaplar. Ovanın yükseltisi şuan tamamen kurumuş olan Akgöl yöresinde en düşük seviyeye (997 m) ulaşır. Ereğli Ovası, kuzeyde Obruk Platosu’nun kenarlarına, güneyde ve güneydoğuda da Bolkar Dağlarının uzantılarına dek sokulur. Doğuda Bor Ovası’yla batıda ise Hotamış Ovası’yla birleşir. Ovanın genişliği kuzey-güney doğrultusunda yaklaşık 20 km, doğu-batı doğrultusunda 50 km’dir. Kuzeydoğuda İvriz Çayı Vadisi boyunca Halkapınar’a doğru sokulan ovanın büyük bölümü alüvyal topraklarla, batı kesimi ise, günümüzde kurumuş olan Akgöl Bataklığı (Sazlığı) ile kaplıdır. Çok geniş bir alanı kaplayan bu bataklık alan drenaj edilerek ve gerekli tedbirler alınarak belirli kesimler kullanılır hâle getirilmiştir.
Ereğli Ovası’nın Obruk Platosu’na komşu olan kuzey kesiminde, Akgöl Sazlığı’na doğru üçgen biçiminde inen genişçe bir alan tuzlu alkali topraklarla örtülüdür. Çorak olan bu topraklar üzerinde tarımsal etkinlikler çok sınırlıdır. Bütün bunlara rağmen Ereğli Ovası, yine de Konya’nın önemli tarım alanlarındandır. Kapalı havzada yer alan ovada karasal iklim sebebiyle yağışlar da çok azdır. Bu sebeple ovada yerüstü su kaynakları çok azdır. Yıllık rezervi, 25 milyon m³ dolayında olan ve Bor’dan Ereğli yönüne akan yeraltı suyundan kuyular açılarak sulamada yararlanılmaya başlanmıştır. Ereğli ovasında en çok tahıl ve şeker pancarı gibi sanayi bitkileri üretilmektedir.
İlçedeki dağlık sahalar kuzey ve güneyde 1750 m üzerindeki alanları kapsar. Batıda ise Karacadağ’ın doğu eteklerinde Ziyaret Tepesi’ni içine alan dağlık saha, Neojen yaşlı bazalttan ve andezitten oluşmuştur. Bu sahada ova tabanına göre yağışın artması ile karaçamlar ve meşeler görülür. Ancak bunlar zaman içinde tahrip edildiğinden çok azalmıştır. Kireçsiz kahverengi orman toprakları ve kireçsiz kahverengi topraklardan oluşan saha mera alanı olarak kullanılmaktadır. Güneyde, Halkapınar’a doğru Orta Toros Dağları bulunur. Torosların kuzey yüzünü oluşturan güneydeki dağlık sahalar ise Permiyen ve Triyas yaşlı kireçtaşlarından oluşur. Çıplak kayalık alanlardan oluşan saha, güneyden ovaya akan mevsimlik akarsuların büyük kısmının kaynağını aldığı yerdir. Yerleşmelerin bazıları ova tabanındaki düzlükte, pek çoğu ise Toros Dağlarının kuzey eteklerinde kurulmuştur. Ayrıca ilçede vadiler (İvriz Çayı) bulunmaktadır ve bu vadiler çentik vadi özelliğindedir.
İklim
Ereğli ilçesinde daha çok karasal ikliminin etkileri görülür. Yazlar bölge genelinde olduğu gibi sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlıdır. Karasal iklimin oluşmasında etkili olan faktör Ereğli’nin güney kesiminde yer alan yüksek dağlardan dolayı nemli hava kütlelerinin bu sahaya sokulamamasıdır. Bununla birlikte yükselti, enlem ve denizden uzaklıkta iklimin karasal olmasında etkili olmuştur.
Ereğli’de yıllık ortalama sıcaklık 11,5º C’dir. En düşük ortalama sıcaklık Ocak ayında (-1,5° C), en yüksek ortalama sıcaklık Temmuz ayında (23,6° C) ölçülmüştür. Ortalama sıcaklığın en düşük olduğu ay ile ortalama sıcaklığın en yüksek olduğu ay arasında 25,1º C sıcaklık farkı vardır. Don olaylı günler fazla olup, en fazla don olayı olduğu aylar ocak, şubat ve aralıktır. Bir yılda ortalama 100 günden fazla don olayı yaşanır. Don olayının fazlalığı tarımsal faaliyetleri özellikle meyveciliği olumsuz yönde etkilemektedir.
İlçede ortalama yıllık basınç miktarı 896 mb’dır. Hâkim rüzgâr yönü ise güneydoğudur. Rüzgâr yönünü etkileyen temel faktör güneyden Toros Dağlarından gelen rüzgârların İvriz Çayı vadisinde kanalize olması ve ilçeye doğru esmesidir.
Ortalama yıllık bağıl nem değeri %63,4 olan Ereğli’de yıllık yağış miktarı 296,3 mm’dir. En yağışlı mevsim ilkbahar (106 mm), en kurak mevsim ise yazdır (34 mm). En fazla yağış mayıs, en az ağustosta tespit edilmiştir. Yağışların mevsimlere ve aylara göre dağılımında ilçeyi etkileyen basınç merkezlerinin etkisi söz konusudur. Kar yağışlı gün sayısının en fazla olduğu aylar ocak ve şubattır (4,9 gün). Karla örtülü gün sayısı ocak ayında 11 gün, şubat ve aralıkta 8,6 gündür.
İlçenin iklim tipi; Köppen’in tasnifine göre “kurak iklimler” kuşağında, “Çöl İklimi”ne girer. De Martonne’un iklim tasnifine göre de “Orta İklimler Kuşağında Orta Kuşak Geçiş İklimi” içinde “Yarı Kurak” sahalara girer. Sırrı Erinç’e göre “İç Anadolu Step İklimi”ne girer. Bu iklim şartları en fazla yetiştirilen ürünlerin tahılların olmasında etkili olmuştur.
Hidrografya
İlçenin en önemli akarsuyu İvriz Çayı ve Çayhan Deresi’dir. İvriz Çayı Toros Dağlarının bir parçası olan Bolkar Dağlarından beslenen ve ismini aldığı köyden, Halkapınar’a bağlı İvriz (yeni adı Aydınkent)’den yüzeye çıkan önemli bir karstik kaynaktır. Halkapınar’daki İvriz Barajı’na oradan da Akgöl’e dökülür. İvriz Çayı’nın yıllık toplam akım değeri 129,89 hm³’dür. En fazla akım yağışlara bağlı olarak ilkbaharda artarken, kış aylarında yağışların daha çok kar şeklinde düşmesi ve sıcaklığın düşük olması sebebiyle bu dönemde akım düşmektedir. Ayrıca İvriz Çayı’nın taşıdığı su miktarının her dönem yüksek olması karstik kaynaklarla beslendiğinin bir delilidir. Bunun yanı sıra kaynağında Hititlerden kalma dünyanın ilk tarım anıtının bulunuşu bu akarsuyun çok eskiden beri sulamada kullanıldığını göstermektedir.
İlçede diğer önemli akarsu Toros Dağları bünyesindeki Millî Orman ve Çarlı dağlarındaki çeşitli alanlardan kaynağını alan Çayhan Deresi’dir. Dere buradan kuzeybatı yönünde akarak Çakmak köyünün batısından geçip ovaya ulaştıktan sonra burada kaybolur.
İlçede biri tabii diğeri suni olmak üzere iki göl mevcuttur. Akgöl tabii bir göldür ve gölün bir kısmı inceleme alanın içinde yer alır. Akgöl’de daima su bulunmayıp, bataklıklar, sazlıklar ve tuzcul stepler görülür. İvriz Barajı’nın yapılmasından sonra Akgöl’ün su seviyesi sürekli azalmış ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Çayhan Göleti ise çevredeki ziraat alanlarını sulamak amacıyla 1999 yılında yapılmıştır. Gölet 721 ha net alanın sulamasını yapmaktadır. Ayrıca ilçe yeraltı suları bakımından zengindir, bu zenginlik Toros Dağlarının kenarında olmasının bir sonucudur.
Toprak
İlçede intrazonal, zonal ve azonal toprak grupları bulunmaktadır. Toprak grupları içinde en fazla yayılış gösteren alüvyal topraklardır. İlçe kuzeyinde regosoller ve tuzlu-alkali topraklar geniş yer kaplarken, kolüvyal topraklar yamaçlarda bulunur. Batı kesimlerde taban suyunun yüksek olduğu yerlerde organik ve hidromorfik alüvyal topraklar bulunur. Güneydeki dağlık sahalardaki çıplak kayalıklar üzerinde ise toprak örtüsü yoktur. Tepelik alanlar gibi eğimli olan sahalar mera olarak, bunların dışındaki alanlar ise kuru tarım alanı olarak kullanılmaktadır.
Konya İl Özel İdaresinin yapmış olduğu arazi kullanma şekillerinin kabiliyet sınıflarına göre dağılımında en çok tarım arazisi I. sınıf (28.391 ha) ve IV. sınıf (26.802 ha)’tadır. I. sınıf araziler ilçe genelinde sulu tarım alanı (19.861 ha) olarak değerlendirilmektedir.
Bitki Örtüsü
İlçe flora bakımından İran-Turan Fitocoğrafya Bölgesi’ndedir. Bitki örtüsü ot, çalı ve ağaç formasyonlarından oluşur, bunda da yıllık yağış miktarının düşüklüğü (300 mm’nin altında) etkilidir. Ot formasyonları step ve antropojen step türlerinden oluşturur. Çalışma sahasının MÖ 5000-3000’den beri devamlı yerleşmelere sahne olması, önemli geçit yolları üzerinde bulunması, orman örtüsünün tahribinde önemli etken olmuştur. Bu tahrip sonucunda yok edilen ormanlık alanların yerlerini antropojen step türleri kaplamıştır. Çalı formasyonları ise daha çok Karacadağ yamaçlarında meşe ve karaçamların tahrip edildiği alanlarda laden ve karaçalı şeklinde görülür. Ereğli’de ağaç formasyonları azdır ve seyrek bir şekilde dağılmıştır ancak Toros Dağlarına doğru gidildikçe ve Karacadağ’ın yamaçlarında yer yer orman örtüsüne rastlanır. En fazla görülen türler karaçam (Pinus nigra), meşe (Quercus) ve ardıçtır (Juniperus). Kırsal bir alan olan ilçede son yıllarda ağaçlandırma çalışmalarının artması dikkat çekmektedir.