FERRUHŞAH MESCİDİ

Türkiye Selçuklu Dönemi eseri.

Akşehir’de, Anıt Mahallesi’nin Türbe Sokağı’nda, Seyyit Mahmut Hayrani Türbesi’nin güneydoğusunda bulunan mescit, Seyyit Mahmut Hayrani Mescidi olarak da anılmaktadır. 6,60x6,36 m ölçülerinde kareye yakın planlı, kübik gövdeli ve üzeri kubbe ile örtülü tek mekânlı bir mescittir.

Mescidin güney ve batı cephesi bol miktarda Roma ve Bizans dönemlerine ait figür ve kitabelerin de bulunduğu mimari parçalardan oluşan devşirme malzeme ile inşa edilmiştir. Bu cephelerde bulunan pencereler tuğla ile örülmüş, duvarların üst kısmında da moloz taş kullanılmıştır. Herhangi bir açıklık bulunmayan kuzey ve doğu cepheleri de moloz taştan yapılmıştır. Mescidin iç kısmındaki kubbeye geçişi sağlayan tromplar ve kubbe tuğladan inşa edilmiştir.

Yapının batı cephesinin güney ucunda pencere açıklığı yer alır. Pencereler, altta dikdörtgen, üstte de sivri teğet kemerlidir. Bu cephenin kuzey ucundaki dikdörtgen kapıdan mescide girilmektedir. Kapının üzerinde de aynı ölçülerde yine sivri teğet kemerli pencere açıklığı yer alır. Güney cephede de batı cephedeki gibi, altları dikdörtgen, üst kısımları sivri teğet kemerli pencereler simetrik olarak yerleştirilmiştir. Batı ve güney cephedeki sivri teğet kemerli pencerelerin boyutları ve süsleme şekilleri aynıdır. Kemer köşelikleri tuğlaların yatay ve dikey olarak istif edilmesinden oluşan bir örgü ile bezenmiştir. Pencerelerin alınlığında yatay istif edilmiş tuğlaların ayırdığı üç sıra hâlinde çini süsleme görülmektedir. Altta sekiz adet firuze renkli çanak yan yana sıralanmıştır. Bunun üzerinde sekiz adet sekiz köşeli yıldız ve yarım haçvari yıldızlar birbirinin boşluğunu dolduracak şekilde yan yana dizilmiştir. En üstte de eşkenar dörtgen ve dairelerin dönüşümlü olarak tekrarlandığı çerçeve yer alır.

Mescide ait ahşap kapı kanadı bugün Akşehir Müzesi’nde (E. Nu. 80-33) muhafaza edilmektedir. Özgününde iki kanatlı olan kapının bir kısmı kaybolduğundan sonradan birleştirilmiştir. Üzerinde yazı, geometrik kompozisyon ve rumi motifleriyle bezenen kapı üç panoya ayrılmıştır. Kapının üst kısmındaki yatay yazı kuşağında: “Felekten ve kimseden iyilik umulmaz; çünkü feleğin iyiliğe bağlılığı pek azdır” anlamlı Farsça beyit yazılıdır.

Basit bir niş şeklinde olan mescidin mihrabı tahribat neticesinde özgün niteliğini kaybetmiştir. Yapının beden duvarlarından kubbeye tromplarla geçilmektedir.

Mescidin kitabesi batı cephedeki sivri kemerli pencerelerin arasına yerleştirilmiştir. Selçuklu sülüsü ile yazılmış Arapça kitabenin Türkçe anlamı şöyledir:

“Bu mescit mamuresi, halifenin kesin delili, din ve dünyanın yücesi Keyhüsrev oğlu büyük sultan Alâeddin Keykubat’ın günlerinde, Allah’ın rahmetine muhtaç, zayıf kul Konyalı Kulu oğlu Ferruhşah’ın elinde, 621 yılı Rebiyülevvel ayının ilk günü (23 Mart 1224) tamamlanmıştır.”

Mescidin alt kısmında türbelerdeki mezar hücresine benzer bir oda bulunmaktadır. Bir rivayete göre Ankara Savaşı’ndan sonra Timur’a esir düşen Yıldırım Bayezit (28 Temmuz 1402) sekiz ay kadar Akşehir’de kalmış, üzüntüsünden hastalanıp vefat edince (Mart 1403) naşı bu mescidin alt katında tutulmuş ve daha sonra Bursa’ya nakledilmiştir.

2006 yılında mescide Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan restorasyonda bu alt kat ortaya çıkartılmış ve batı cepheden merdivenle inilen bölüm ilave edilmiştir. Ayrıca batı ve güney cephedeki pencereler ile etrafındaki çini tezyinat restore edilmiş, mescidin üst kısmındaki çatı kaldırılarak kubbesi kurşun ile kaplanmış, iç kısım da elden geçirilerek ibadete hazır hale getirilmiştir.

Ferruh Şah Mescidi (F. Şimşek)

ZEKERİYA ŞİMŞİR

BİBLİYOGRAFYA

  • Konyalı, 1945, 310-312; Şimşir, 2006, 182-193; Meinecke, 1976, 28-31; Demiralp, 1996, 19-22; Samur, 1996, 24-27; Öney, 1976, 22; Yetkin, 1986, 35; Demiriz, 1973, 176; Bozer, 1992, 89-91; Erdemir, 1992, 10-11; Şahin, 1994, 164.