Mevlâna’nın manevi evladı, Şems-i Tebrizî’nin eşidir. Çok küçük yaşta kimsesiz kaldığı için, Mevlâna’nın eşi Kerra Hatun’un gayretleri ile evlatlık olarak aileye dâhil olan Kimya Hatun hakkında yeterli bilgi mevcut değildir.
Hz. Mevlâna ve eşi Kerra Hatun, Kimya Hatun’u sahiplenip, onun yetişmesine gayret gösterdiler. Ondan bahseden kaynaklara göre güzel, sessiz ve mahcup bir genç kız olan Kimya Hatun, Mevlâna ve Kerra Hatun’a son derece saygılı ve minnettardı.
Kendisini bambaşka bir âlemle tanıştıran Şems’in, yeniden Şam’a dönmesinden endişelenen Mevlâna, onu Kimya Hatun’la evlendirmeye karar verir. Şems, aradaki yaş farkından dolayı karşı çıkar ve bu evliliğe yanaşmaz; zira Kimya Hatun henüz on dokuz yaşında, Şems ise altmış dokuz yaşındadır. Ancak Mevlâna’nın kararlılığı bu evliliğin gerçekleşmesini sağlar. Zamanla Kimya Hatun’u çok seven Şems ona bağlanır.
İlerleyen zaman içerisinde bir gün aralarında geçen olumsuz bir konuşma sonrasında, korkudan vücuduna felç inen Kimya Hatun, rahatsızlığının üçüncü gününde genç yaşta vefat eder (644/1246-47). Kimya Hatun’un kabrinin yeri de bilinmemektedir.