Akşehir ilçe merkezinde, Yıldırım Mahallesi’nde, aynı adlı sokak üzerindeki eser, kare planlı, kubbe ile örtülü harimden meydana gelen Selçuklu mescitlerdendir. Halk arasında Hacı Hatip Ali Mescidi olarak anılan mescit, 2009 yılında tamamlanan son restorasyondan sonra bugünkü hâline kavuşmuştur. Yapıya doğu cephesinden girilmektedir. Bu cepheye üç bölümlü bir revak (son cemaat yeri) ilave edilmiş; kuzeydoğu köşesindeki ahşap minare de kaldırılmıştır.
Yapıda yan duvarlarda moloz taş, kubbede tuğla kullanılmıştır. Restorasyon sonrasında duvarlar raspalanmış, belirli bir yüksekliğe kadar büyük blok taşların, daha üst kısımlarda ise küçük taşlar ve tuğla kullanılmıştır. Doğu cephesinde eskiden mevcut olduğu anlaşılan revaka ait kemer izleri bulunmuş, bu sırada sonradan yapılan mihrap kaldırıldığında yerinde alçıdan bir mihrabın varlığı anlaşılmıştır. Ayrıca duvar çini parçaları bulunmuştur. İlaveten kubbenin üzerinde bulunan kiremit örtülü kırma çatı da kaldırılarak kubbe açığa çıkarılmıştır.
Restorasyon sırasında mescidin kuzeyindeki avlu kaldırılmış; sadece helâ ve abdest muslukları bırakılmıştır. Restorasyon öncesi doğuda bulunan ön bölüm (son cemaat yeri) betonarme bir eklentiydi. Güney duvarının içinde bir mihrap nişi vardı (Samur, 1996, 47). Mescidin avlusu etrafında iki sundurma, abdest muslukları ve helâ yer alıyordu. 6,10x6,15 m ölçülerindeki kare planlı harimi örten basık kubbesinin geçişlerinde sivri kemerli tromplar kullanılmıştır. Bu bakımdan yapı Ferruh Şah, Altın Kalem, Kızılca ve Kileci mescitlerine benzer. Mescidin mihrap ve minberinin hiçbir sanat değeri yoktur.
Kitabesi bulunmayan mescidin banisi, Fatih devri il yazıcı defterine (1476-77) göre Hacı Hamza isminde bir zattır (Konyalı, 1945, 316). Araştırmacıların XIII-XIV. yüzyıllara tarihledikleri yapı (Karpuz, 2009, 1218), restorasyonu sırasında ortaya çıkan geometrik ve bitkisel bezemeli alçı parçaları itibariyle Karamanoğulları Devrine (XIV. yüzyıl) daha yakın görünmektedir. Alçı mihrap parçalarını ayrıntılı bir şekilde rapor eden Restoratör Ayşe Aslan, mescidin iç duvarlarındaki hat ve süslemelerin de geç devir özelliklerini taşıdığını belirtmiştir.