Konya’ya yerleşmiş köklü bir aileye mensup olan Hüseyin el-Konevi’nin oğludur. Sahip Ata Fahreddin Ali’nin Türkiye/Anadolu Selçuklu Devleti’nde tespit edilen ilk görevi emir-i dadlıktır. Sahip Ata, II. Keyhüsrev’in ölümünün ardından oğulları İzzeddin Keykavus, Rükneddin Kılıçarslan ve Alâeddin Keykubat arasında başlayan mücadelede II. Keykavus’un yanında yer aldı. II. Keykavus’un müstakil saltanatı sırasında (1246-1249), İlhanlı kumandanlarının Anadolu’ya sık sık elçiler gönderip antlaşmalar dışında para istemelerini önlemek için Selçuklu devlet adamları tarafından elçi olarak Batu Han’a gönderilen Sahip Ata bu görevinde başarılı oldu. Batu Han, İlhanlı kumandanlarının elçilerinin Anadolu’ya gitmesini yasaklayan bir yarlığ çıkardı. Sultan II. Keykavus, Hülagu’nun huzuruna gitmek için Konya’dan ayrılırken Sahip Ata’yı naib-i saltanat tayin etti (657/1259). Ertesi yıl vezir Mahmut Tuğrai’nin ölümü üzerine vezir oldu. II. Keykavus tarafından kardeşinin niyetini anlamak veya münasebetleri düzeltmek amacıyla Aksaray’a gönderildiğinde IV. Kılıçarslan’ın vezirlik teklifini kabul edip onun tarafına geçti.
Sahip Ata, küçük yaşta tahta geçirilen III. Keyhüsrev zamanında Muinüddin Süleyman Pervane ile dayanışma içinde devlet işlerini yürüttü. Ancak II. İzzeddin Keykavus’un Kırım’da gurbette yaşadığı sırada kendisine bir mektup yazarak düştüğü sıkıntıyı bildirmesi üzerine Muinüddin Süleyman’dan izin alıp bir miktar altın ve kıymetli hediyeyi Sultan İzzeddin’e göndermesi Sahip Ata’nın yerine göz dikenlerin dedikodularına ve onu tasfiye etmek için fırsat kollayan Muinüddin Pervane’nin harekete geçmesine yol açtı. Sahip Ata görevinden azledilerek Osmancık Kalesi’nde hapsedildi (670/1271-72). İlhanlı Sultanı Abaka Han’ın huzuruna çıkmayı başaran küçük oğlu Nusretüddin Hasan, handan aldığı bir yarlığ ile babasını kısa bir süre içinde hapisten kurtardı. Sahip Ata kıymetli hediyelerle Abaka Han’ın yanına giderek hakkında söylenenlerin asılsız olduğunu ispat etti (671/1272-73). Konya’ya dönünce birkaç yıl sıkıntı içinde yaşadıktan sonra tekrar Abaka Han’ın huzuruna çıktı ve yeniden vezir tayin edildi (674/1275-76). Sahip Ata ve oğulları Abaka Han’a her yıl 2.000 baliş para ödeyecek, ayrıca Anadolu’dan gönderilecek vergi ve malların nakli için 700 at verecekti. Sahip Ata vezir olunca Muinüddin Pervane ile birlikte çalışmaya devam etti.
Rükneddin Kılıçarslan’ın Abaka Han’ın oğlu ile evlenecek olan kızını ve çeyizini Tebriz’e götüren heyette yer alan Sahip Ata, Beylerbeyi Hatiroğlu Şerefeddin’in Kayseri’de isyan etmesi üzerine beraberindeki heyetle ve 30.000 İlhanlı askeriyle Anadolu’ya döndü. İsyan bastırıldı ve Hatiroğlu bazı beylerle birlikte idam edildi (675/1276-77). Aynı yıl Memluk Sultanı Baybars, Elbistan Ovası’nda Moğol askerlerini mağlup etti. Moğolların bu yenilgisinin ardından Muinüddin Pervane, Kayseri’ye giderek burada bulunan III. Gıyaseddin Keyhüsrev ile Sahip Ata’yı yanına aldı ve Tokat’a çekildi. İlhanlıların Türklerden intikam almasından korkan III. Gıyaseddin Keyhüsrev, Sahip Ata ve Muinüddin Pervane durumu bildirmek üzere İlhanlı hükümdarına bir haberci gönderdiler. Abaka Han intikam duygularıyla Anadolu’ya geldiğinde de ona katıldılar. Abaka Han, Anadolu’nun idaresini kardeşi Kongurtay Noyan’a bırakıp Azerbaycan’a dönerken Sahip Ata ile Muinüddin Pervane’yi de yanında götürdü.
Ahmet Teküder, İlhanlı tahtına çıkınca (680/1282) Selçuklu topraklarını III. Keyhüsrev ile II. Mesut arasında paylaştırdı. Bu durumdan memnun olmayan Keyhüsrev, Ahmet Teküder ile görüşmek için Sahip Ata ile birlikte yola çıktı. Ancak İlhanlı hanedanı içindeki taht mücadeleleri yüzünden bir süre Erzurum’da beklemek zorunda kaldı. Argun Han tahta geçince Tebriz’de bulunan II. Mesut’u sultan ilân etti (683/1284). Sahip Ata, Sultan Mesut devrinde de vezirlik görevini sürdürdü. Anadolu’da bulunan Moğol emirleri ve askerlerinin ihtiyaçları Selçuklu hazinesinden karşılanmaktaydı. Bu sırada Selçuklu hazinesinde para kalmadığından Sahip Ata, Moğolların masraflarını kendi hazinesinden karşılamak zorunda kaldı. Bunun için 400.000 dirhemlik bir meblağ Erzincan’a getirildi. Böylece Sahip Ata elli yıllık nakit birikimini Moğolların ihtiyaçları için harcamış oldu.
III. Keyhüsrev’in öldürülmesi üzerine annesi ülkenin onun iki oğlu ile II. Mesut arasında paylaştırılmasını istedi. Bu sırada başlayan ve Karamanoğulları ile Eşrefoğullarının katıldığı olaylara Sahip Ata da karıştı. Adamlarından Has Balaban yaklaşık bir ay sonra Konya’da duruma hâkim oldu (684/1285). Yönetim kadrosunda Sahip Ata’nın da bulunduğu müttefik Selçuklu-Moğol ordusu Karamanoğullarına karşı harekete geçerek Karaman bölgesini tahrip etti (686 sonu/1288 yılı başı). İlhanlıların harcamaları dolayısıyla Sahip Ata ile İlhanlıların mali işlerinden ve vergilerden sorumlu olan Mücirüddin Emirşah’ın arası açıldı. Argun Han her ikisini de Tebriz’e huzuruna çağırdı. İlhanlı hükümdarının ağır vergi isteklerinin devam etmesi karşısında sıkıntı çeken Sahip Ata, Tebriz’den Konya’ya hasta olarak döndü. Kısa bir süre sonra Akşehir’e bağlı Nadir köyünde vefat etti (25 Şevval 687/22 Kasım 1288) ve Konya’daki türbesine defnedildi.
Yaklaşık kırk yıl süren devlet hizmeti sırasında Moğollar ile başa çıkılamayacağını anladığından onlarla iyi geçinmeye çalışan Sahip Ata, idare ve divan işlerinde isabetli kararlarıyla tanınmıştı. Servetini hayır işleri ve halk için harcadığından “ata” unvanıyla anılmıştır. İyilikseverliği sebebiyle “ebü’l-hayrât” lakabıyla da bilinen Sahip Ata’nın Mevlâna Celaleddîn-i Rumi’nin çevresinde yer aldığı belirtilmektedir (Eflaki, I/192, 195). Aksarayi, onun emri üzerine o güne kadar Arapça yazılan divan defterlerinin Farsçaya çevrildiğini kaydeder. Kendi adıyla anılan külliyesiyle (bk Sahip Ata Külliyesi*) Konya’da İnce Minareli Medrese ve Türbesi, Kayseri’de Sahibiye Medresesi ve Çeşmesi, yine Kayseri’de bir çeşme, Sivas’ta Gökmedrese ve bir çeşme, Akşehir’de Taşmedrese ve Mescidi ile İshaklı (Sahip Ata) Kervansarayı yaptırdığı on sekiz mimari eserin en önemlileridir. Afyonkarahisar’ın eski adı Karahisar-ı Sahip, Fahreddin Ali’nin Sahip unvanıyla ilgili olduğu gibi oğulları ve torunları tarafından Afyonkarahisar ve çevresinde kurulan beylik de Sahip Ataoğulları adıyla anılır.