SAHİP ATA (TAHİR İLE ZÜHRE) MESCİDİ VE TÜRBESİ

Türkiye Selçuklu Dönemi eseri.

Meram ilçesi sınırları dâhilindeki Abdülaziz Mahallesi, Muzaffer Hamit Sokağı’nda, Konya Lisesinin kuzeyinde yer alan mescit ve türbe, halk arasında Tahir ile Zühre Mescidi olarak anılmasının yanında Arzu ile Kanber ve Dön Baba Mescidi, ayrıca banisine atfen Sahip Ata Mescidi olarak da bilinmektedir. Binanın kitabesi bulunmadığı için banisi, tarihi ve mimarına ilişkin kesin bilgiler mevcut değildir. Buna karşın Fatih dönemi Konya evkaf defterlerinde, Sahip Ata’ya ait bir darülhuffaz, mescit ve çeşmeden bahsedilmekte ve bu eserlerin Çeşme Kapısı civarında olduğu yazılıdır. Mescidin, Konya dış surunun Çeşme Kapısı civarında olması, söz konusu binanın Sahip Ata’ya aidiyetini ortaya koyar. Sahip Ata’nın diğer binaları, ayrıca Konya ve çevresindeki benzer tipteki mescitleri de dikkate alındığında XIII. yüzyılın üçüncü çeyreğine tarihlendirilmektedir.

Dikdörtgene yakın planlı, doğu-batı doğrultusunda uzanan yapı; mescit, türbe ve methal olmak üzere üç bölümden meydana gelmektedir. Mescit ve türbe kubbeyle, dikdörtgen planlı methal kısmı ise basık tonozla örtülüdür. Mescidin esas cephesi doğudadır. Buradaki büyük oranda tahrip olmuş, çini mozaik bordürlerle çevrili, sivri kemerli bir kapı ile methal kısmına girilir. Bu mekânın güneyinde tahrip olmuş çini mozaik bir mihrap bulunur. Kuzeydoğudaki türbeye mescidin içinden geçilir. Kare planlı mescit, Türk üçgenleriyle geçilen kubbeyle örtülüdür. Mescit duvarlarının geçiş ögesiyle örtüsü tuğla, beden duvarları kaba yonu taştandır. Geçiş öğesinin alt hizasından itibaren ahşap bir hatıl iki bölümün sınırlarını belirlemektedir. Geçiş ögelerinin ana akslara denk gelen bölümlerinde, güneyde ve doğuda sivri kemerli sağır birer niş, batı ve kuzeyde ise yine sivri kemerli birer pencere bulunur. Nişleri ve pencereleri, üstten ve her iki yönden boyuna dizilmiş tuğla bir çerçeve kuşatır. Pencereler onarımlar sırasında cam bir şebekeyle kapatılmıştır.

Boyuna dikdörtgen formlu mihrap, alçı ve çini malzemedendir. Mihrabın harap olmuş bölümleri, onarımlar sırasında alçı ile tamamlanmıştır. Bu anlamda, mihrabın yatay eksene göre alt bölümü tamamıyla yenidir. Mihrabı, yanlarda ve üstte dört bordür kuşatır. Dıştaki dar bordürden günümüze batı kenarının üst bölümündeki parçaları kalabilmiştir. Burada altıgen turkuaz çinilerle aralarındaki üçgen biçimli patlıcan moru renkli çinilerden oluşturulmuş, boyuna gelişmiş, geometrik açık bir kompozisyon yer alır. Yanlarda geometrik karakterli, iki ince silmeyle sınırlanan bordür, beşgenler geçmesinden oluşan boyuna geometrik bir kompozisyonla süslenmiştir. Üçüncü bordürü, dıştan iki silme kuşatmaktadır. Bunlardan dışta olanı süslemesiz dar bir silme olup, aynı ölçülerdeki içteki silmeyi ise beşgenlerden oluşan boyuna bir kompozisyonla, birbirlerine uç kısımlarından bağlanmış rumilerden oluşan diğer bir kompozisyon birbirini takip ederek tezyin etmektedir. Diğerlerin göre daha enli bordürü, aralarda beşgen ve beş kollu yıldızlardan oluşan ve boyuna gelişen geometrik bir kompozisyon süslemektedir. Beşgen ve beş kollu yıldız şeklindeki alçı boşluklar turkuaz renkli mozaik çinilerle doldurulmuştur. Kompozisyonu oluşturan silmenin üzeri ise kabartma hâlinde işlenmiş gülbezekler, rumiler ve beşgenler geçmesinden oluşan kompozisyonla süslenmiş olup, bu farklı şemalar, alçı silmenin oluşturduğu beşgenlerin her koluna biri gelecek şekilde yerleştirilmiştir. Son bordürde içbükey saha boyuna gelişen ve beşgenler geçmesinden oluşan geometrik bir kompozisyonla süslenmiştir. Üçgen biçimli kavsaranın kenarları beşgenlerden teşkil edilmiş geometrik bir kompozisyonla tezyin edilmiştir. Bu bölümle, prizmatik üçgen biçimli mukarnaslı nişlerin arası, kavsaranın üçgen şekline uygun, turkuaz renkli çini mozaik parçalarla doldurulmuştur.

Mescidin kubbesinde, methalinin tonozundakine benzer bir tuğla örgü vardır. Yatay ve düşey olarak sıralanmış tuğlaların kısa kenarları düşey birim olarak kullanılmış, her yatay sırada bir tuğla kalınlığı ve bir düşey derz aralığı genişliğinde sağa ve sola yükselerek belirli sıralarda yön değiştirip yatay yönde kırık çizgileri biçimlendirir. Burada kubbe merkezinden kasnağa kadar iç içe on iki kırık çizgili çember dizilidir. Kubbenin merkezinde dairesel çinili bir madalyon vardır. Madalyonu dışta patlıcan moru dairesel bir bordür sınırlamaktadır. Madalyonun ortasında ise beyaz zemin üzerine, turkuaz renkli çini mozaik parçalarla oluşturulmuş, kufi hatlı bir yazı vardır. Merkezde bir beşgen oluşturacak şekilde düzenlenen bu yazı kompozisyonunda, Allah ve dört halifenin (Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali) isimleri yer almaktadır. Yazı kompozisyonunun aralarında kalabilmiş rumiler ve palmetlerden, asli hâlinde yazıların aralarının bitkisel süslemelerle dolgulandığı anlaşılmaktadır.

Türbe batı yönünde aynı isimli mescitle bitişiktir. Türbeye, mescide açılan ve doğudaki kapı düzenini tekrarlayan bir açıklıkla girilmektedir. Yapı dar mekânına oranla çok yüksektir. İçinde iki sandukası bulunan mekânın, kriptası yoktur. İ. H. Konyalı, sandukaların geç tarihte buraya konulduğunu belirtmektedir. Bu mekânın asli hâlinde türbe fonksiyonuna sahip olduğunu gösteren herhangi bir delil yoktur. Binanın doğu cephesinde yer alan ve üzerinde bir de sivri kemerli pencere bulunan, örülerek kapatılmış kapı, mevcut yol kotunun yükselmesi sebebiyle, kriptaya açılan bir kapı gibi bir görüntü doğursa da bu kapı mekâna açılmaktadır. Türbenin, yanındaki mescit gibi çinilerle süslü olduğu kalan izlerden anlaşılmaktadır. Günümüzde çini süslemeyle ilgili sadece doğudaki kapının üzerinde bir bölüm kalmıştır.

Değişik zamanlarda restorasyonlar geçiren mescit, 1990 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğünce yeniden restore edilerek ibadete açılmıştır.

Sahip Ata (Tahir ile Zühre) Mescidi'nin içinden bir görünüm
Sahip Ata (Tahir ile Zühre) Mescidi

NECLA DURSUN

BİBLİYOGRAFYA

  • Akmaydalı, 1982; Konya Envanteri, 2010, 953-954; Karpuz, Envanter, 2009, I/291-292; Katoğlu, 1967; Konyalı, Konya Tarihi, 1964, 516-517; Şimşir, 2001; Yavaş, 2007, 259-277; Yetkin, 1986, 104-105.