Konya il merkezinin 85 km güneybatısında yer alan Seydişehir ilçesi, idari anlamda Konya iline bağlı olsa da coğrafi bölge olarak Akdeniz Bölgesi’nin Antalya Bölümü’nde yer almaktadır. İlçe; kuzeydoğusunda Meram, doğusunda Akören, güneydoğusunda Ahırlı ve Yalıhüyük, güney ve güneybatısında Antalya’nın Akseki ilçesi, batısında Derebucak, kuzeybatısında da Beyşehir ilçeleriyle çevrilidir. Kaymakamlık verilerine göre yüzölçümü 1.430 km2dir.
İlçenin idari sınırları yer yer tabii sınırlarla örtüşür. Kuzeydoğu ve doğuda Erenler-Alacadağ dağlık kütlesi, güneydoğuda Suğla Gölü, güneyde Kocayusuf ve Gidengelmez dağları; batıda Kuyucak, Küpe ve Reze dağları; kuzeybatıda ise Akdağ ile Karadağ yer alır.
I. COĞRAFYASI
A. Fiziki Coğrafya
Jeoloji
İlçe Toros Dağları bünyesinde yer alan Küpe ve Gidengelmez dağlarının eteklerinde bulunduğundan Alp-Himalaya orojenezinden etkilenmiştir. İlçe, jeolojik yapı bakımından farklı dönemlerde oluşmuş kayaçlara sahiptir. Neojen Dönemine ait birimler, tektonik hareketlerle belirginleşen Beyşehir-Suğla Depresyonu’ndaki karasal ve gölsel ortamlarında depolanmışlardır. Yörede karasal tortular, Üst Miosen yaşlı konglomeralarla; göl tortuları ise Pliosen yaşlı marn, kil, kumtaşı ve kalkerlerden oluşmuştur. İlçenin doğu ve kuzeydoğu kesiminde andezitik, traki-andezit, tüf ve tüfitler yer almaktadır. Kuaterner’e ait alüvyonlar, Beyşehir-Suğla Depresyonu tabanında geniş sahalar kaplar.
Seydişehir dördüncü derece deprem bölgesinde yer almaktadır.
İlçe Toros dağ sistemi içerisinde yer aldığından karstik arazi yapısına bağlı olarak karstik topografyasına ait bütün şekilleri görmek mümkündür. Lapya, dolin, uvala, kaynaklar gibi karstik şekillerin yanı sıra mağaralar da mevuttur. Bu mağaralardan en önemlisi Tınaztepe Mağarası’dır.
Tınaztepe Mağarası: Seydişehir-Antalya yolunun 25. kilometresi üzerinde bulunan mağaranın toplam uzunluğu 1.580 metre olup, sonundaki 30 metrelik iniş dışında tamamen yatay özellikte bir mağaradır.1968 yılında keşfedilen mağaranın astım hastalığı için tabii bir tedavi ortamı olduğu belirlenmiştir. 1970 yılında Fasıl Boğazı ve Tınaztepe Mağarası’nın irtibatları keşfedilmiş ve buradaki yeraltı göllerinin uzunluğunun 22 km olduğu tespit edilmiştir.
Tınaztepe Mağarası, araştırmalara göre yaklaşık 230 milyon yıl gibi uzun bir süreçte meydana gelmiştir. Mağaranın iç kısımlarında ayrıca taban-tavan arası yükseklik farkının 65 metreye çıktığı yerler görülmektedir. Mağara içerisinde çok güzel travertenler, sarkıt ve dikitler oluşmuştur. Mağaranın son kısmındaki büyük alan bütünüyle ana faya bağlı olarak gelişmiş ve içerisinde göl mevcuttur. 2004 yılında özel sektöre verilen mağara, gezi ve dinlenme tesisi olarak turizme açılmıştır.
Oligosen ve Miyosen dönemlerine ait Alpin dağ oluşumlarıyla bugünkü tektonik konumlarına ulaşan bölgede genç ve yaşlı birimlerin iç içe olduğu görülmektedir. Gidengelmez Dağlarının kuzeyinde bulunan Tınaz Dağı, komprehensif serinin en üs katını oluşturan Eosen yaşlı nümmülitli kireç taşlarından meydana gelmiştir.
Jeomorfoloji
Seydişehir ilçesi yeryüzü şekilleri açısından çeşitlilik göstermektedir. Dağlık sahalar oldukça geniş alanları kaplar. Doğudaki Erenler-Alacadağ dağlık kütlesi ile batıda yer alan Karadağ, Akdağ ve Küpe (2.251 m), Reze (2.629 m) ile güneyde zengin boksit yataklarının bulunduğu Gidengelmez dikkat çeken dağlardır.
Türkiye’nin en büyük alüminyum (boksit) yatakları buradadır. Alüminyum yatakları Seydişehir ilçesi güneyinde Üst Kretase zaman aralığında karasal ayrışımlarla meydana gelmiştir. Kuzeybatıdan-güneydoğuya kabaca doğu ve batıdaki dağ kuşağı arasında uzanan Beyşehir-Suğla çöküntü sahasında ovalık kesim yer alır. Suğla Gölü’ne kadar olan bu arazi ilçenin en önemli ovasıdır. İlçe merkezinin denizden yüksekliği 1.123 metredir.
İklim
Seydişehir’de Akdeniz iklimi ile karasal iklim özellikleri arasında geçiş tipi iklim görülmektedir. Seydişehir’in ilçe merkezi ile ova tabanlarında Akdeniz iklimi, iç bölgelerine doğru (yüksek dağ ve plato sahalarında) da karasal iklim özellikleri hâkimdir. Seydişehir Meteoroloji İstasyonu verilerine göre Seydişehir ve çevresinde yıllık ortalama sıcaklık 11,6º C; yıllık ortama yağış 732,3 mm’dir. En çok yağış, kış ve bahar aylarında görülürken, yaz ayları kuraktır. En yağışlı ay mart, en kurak ay ise ağustostur. Kış aylarında dağlık bölgelerde kar yağışı etkili olup, ilçe genelinde karla örtülü gün sayısı 35’tir. Yıllık ortalama nispi nem oranı %64’tür. Hâkim rüzgâr yönü, güneydoğu ve kuzeybatıdır.
Hidrografya
Seydişehir su kaynakları bakımından zengindir. Uluçay Deresi, Sulu Deresi ile Suberde Çayı Seydişehir’in önemli akarsularıdır. Akarsuların debileri karların erime dönemlerine rast gelen nisan-mayıs aylarında artmakta, eylül-ekim dönemlerinde ise azalmaktadır. Beyşehir Kanal Çayı son yıllarda Beyşehir Gölü çıkışında seviye oynamalarından dolayı tabii olma özelliğini yitirmiştir. İlçenin en önemli gölü de Suğla’dır. Gâvur, Ufacık ve Kuğulu diğer gölleridir.
İlçede Küpe Dağı’nın eteklerinden çok sayıda pınar ve kaynak çıkmaktadır. Seydişehir’de yeraltı kaynaklarından termal özellik taşıyan tek yer, ilçe merkezinde kalan Ilıca’dır. Pınarbaşı ve Kuğulu da tabii su kaynakları olarak önemlidir. Ilıca Tepesi’ndeki kaplıcaların tarihinin MÖ’ye dayandığı tahmin edilmektedir. Deri, kemik, açık yaralarla kadın hastalıklarına şifa bulduğu ifade edilen kaplıcalar, biri açık, üçü kapalı havuz olmak üzere hizmet vermektedir.
Suğla Gölü: Seydişehir’in güneyinde Seydişehir-Ahırlı arasında yer almaktadır. Bir polye alanı içerisinde yer alan, daire biçimli küçük ve sığ olan Suğla Gölü, Beyşehir Gölü’nden gelen sularla ve civarındaki karstik kaynaklardan beslenmektedir. Su seviyesi, çevresindeki düdenlerin açık ya da kapalı olmasına bağlı olarak değişmektedir. Düdenlerin açık olduğu dönemlerde su kaybı fazla olduğu için göl kuruma tehlikesiyle karşı kaşıya kalmakta; hatta bazı yıllar tamamen kurumaktadır. Düdenlerin kapalı olduğu dönemde ise alanı 100 km2yi aşmaktadır.
Son yapılan bir düzenlemeyle Beyşehir Gölü’nün ayağı (gideğeni) bir kanalla Suğla Gölü’nün gideğenine bağlanmış ve aşırı kabarmalar dışında Beyşehir Gölü sularının Suğla Gölü’ne boşalması önlenmiştir. Bu düzenleme sonucunda Suğla Gölü’nün güney kesimi büyük ölçüde kurumuş ve bir bataklığa dönüşmüştür. Suğla Gölü’nün fazla suları doğu kenarındaki bir ayakla Apa Barajı’yla Çarşamba Suyu’nu beslemektedir.
Toprak
İlçenin kuzeydoğu ve doğusundaki dağlık sahalarda kalkersiz kahverengi orman toprakları; güneyindeki dağlık kesimlerde kırmızı Akdeniz toprakları ile sarı-kırmızı podzolik topraklar geniş yer tutar.Suğla Ovası ve Beyşehir Kanal Çayı vadi tabanında da alüviyal topraklar daha yaygındır.
Bitki Örtüsü
İlçe Akdeniz ve karasal iklimleri arasında bulunduğundan bitki örtüsü çeşitliliği fazladır. İlçe yüzölçümünün %65 oranındaki bölümü orman ve makilik vasfında bitki örtüsü ile kaplıdır. 14.000 hektarlık orman alanı vardır. Ovalık kesimlerde step, dağlık ve plato sahalarında ardıç, köknar, meşe ve sedir ormanları yer alır. İlçenin muhtelif dağlık kesimlerinde meşe (%62), karaçam (%8), sedir (%0,4), köknar (%11) ve ardıç (%18) ağaçlarından oluşan ormanlık alanlar mevcuttur. Yine Orman Fidanlık Müdürlüğünde meşe, karaçam, sedir, köknar, akasya, mahlep ile birlikte bazı süs bitkileri üretimi yapılmaktadır. Orman bitki örtüsünün tahrip edildiği yerlerde çalı ve fundalık sahalar görülmektedir.
B. Beşerî Coğrafya
Yerleşme
Seydişehir’in, MÖ 5500’lü yıllarda iskâna sahne olduğu, ancak Horasanlı Seyyit Harun Veli’nin gelip konaklaması ile 1310 yıllarında kurulduğu tahmin edilmektedir.
Seydişehir 1327 yılına kadar Eşrefoğlu Beyliği’ne, daha sonra da Hamitoğulları Beyliği’ne bağlı küçük bir kasaba durumundadır. XIV. yy. sonlarına doğru Karamanoğulları Beyliği ile Osmanlı Beyliği’nin arasında kalmış; nihayet Murat Hüdevandigâr zamanında satın alınarak Osmanlı topraklarına katılmıştır.
XV. yüzyılın ortalarından itibaren askerî önemini yitirmeye başlayan Seydişehir Kalesi içerisindeki mahalleler kale dışına taşmaya başlamış; 1518 yılında dokuz mahalle olan Seydişehir, 1584 yılında on bir mahalleye yükselmiştir. Bu yüzyılda Seydişehir’in nüfusu Beyşehir’in nüfusundan daha kalabalıktır. Ulukapı, Cami, Değirmenci mahalleleri şehrin en kalabalık mahalleleridir. Bunlara karşın, köylerden şehre göçten dolayı, Hacı Mustafa Mahallesi 1584’te şehrin en kalabalık mahallesi hâline gelmiştir. Belgelerden anlaşıldığına göre XVI. yüzyıl süresince Seydişehir şehir merkezinin nüfusu yüzde elli ila iki yüz oranında artış göstermiştir.
Seydişehir, 1871’de belediye, 1915 yılında da kaza statüsüne kavuşmuştur. Merkez belediyesi dâhil dokuz belediye ve otuz bir köyü vardır. Bu yerleşim birimlerinden yirmi dokuzu orman içi veya kenarı, onu orman dışı konumdadır. Genelde kasaba ve köyler (2014 yılından sonra mahalleler) toplu yerleşim şeklindedir. Bazı mahalleler de ise yayla geleneği görülmektedir.
Nüfus
Menâkıbnâme’de anlatıldığına göre Seyyit Harun Veli bölgeye kırk kadar adamıyla gelmiş ve bölgede Vervelit harabelerinden yararlanarak kale, cami, hamam ve imaret yapımına girişmiştir. Daha sonraki yıllarda Anadolu’yu gezen konargöçerler bu yeni şehre yerleşmeye başlamışlar ve kısa zamanda şehir bin kişiden fazla bir nüfusa ulaşmıştır. XVI. yüzyılda Seydişehir’in Karaman vilayetinin orta nüfuslu eski kazalarından biri olduğu Tapu Kadastro arşivlerinden anlaşılmaktadır. 1530 tarihli Hazine-i Evrak Defteri’nde Seydişehir; dokuz mahalle, iki cemaat, 665 nefer ve 490 hanedir. Aynı kayıtlarda Seydişehir’in köyleriyle birlikte toplam nüfusu ise 5.623 neferdir.
Cumhuriyetten önce 3.000-3.500 civarında olan merkez nüfusu 1927 yılında yapılan ilk nüfus sayımında 3.779 olarak tespit edilmiştir. İlçenin genel nüfusu ise 29.399 olarak belirlenmiştir. 1940 yılında 34.303; 1960’da 49.268; 1980’de ise 69.919 olan nüfus 2000 yılında 85.456’ya ulaşmış, ilçe merkezi de 52.898 kişi olmuştur. Ancak nüfus 2010’da 64.294’e 2012 yılında da 63.639’a düşmüştür.
Şehir nüfusu, ilçe nüfusunun gidişatına uygun olarak değişim göstermektedir. Buna göre 1927 yılında 3.779, 1940’ta 3.745, 1960’ta 6.303, 1980’de 30.065, 2000’de 48.372, 2010’da 39.864 ve 2012 yılında da 40.824 olarak gerçekleşmiştir. Seydişehir’in nüfusunda, özellikle 1960-1980 yılları arasında büyük bir artış gerçekleşmiştir. Bunda Seydişehir Alüminyum Tesislerinin 1967 yılında hizmete açılması etkili olmuştur. Ancak alüminyum tesislerinin 2005 yılında özelleştirilmesinden sonra Seydişehir’den Antalya ve Konya’ya hızlı bir göç hareketi başlamıştır.
Seydişehir’de nüfus ilçe sınırları içerisinde oldukça dengesiz dağılmaktadır. Nüfus, ovalık kesimlerdeki yerleşmelerde yoğunluk kazanırken, yüksek dağlık kesimlerdeki yerleşmelerde son derece azdır.
2012 yılı nüfus verilerine göre: Seydişehir ilçe merkezinin nüfusu 40.824; köy ve kasabaların nüfusu 22.815 olarak tespit edilmiştir. İlçe sınırları içerisinde 1 şehir, 8 kasaba, 31 köy yerleşmesi olmak üzere toplam 40 devamlı yerleşme ünitesi vardır. Ayrıca ilçede çiftlik, ağıl ve yayla yerleşmeleri mevcuttur. İlçe merkezi ve taşrasında toplam 49 mahalle birimi olarak muhtarlıklar teşekkül etmiştir.
2015 yılı TÜİK verilerine göre ise Seydişehir ilçesinin nüfusu 64.028’dir. Bu nüfusun 32.048’ini erkekler, 31.980’ini de kadınlar oluşturmaktadır. İlçenin 2017 yılı nüfusu ise 64.894’tür.

