Osmanlı Döneminde Sudirhemi nahiyesinin merkezi olan Sille, Konya’nın kuzey batısındadır. Sille, etrafı dağlık, bir dere kenarında kurulmuş çok eski bir yerleşim birimidir. Kuzeyinde Debni Dağı, batısında Sulutas veya Karaburga, güneybatısında ise Takkeli Dağ (Gevele Dağı) vardır.
Sille Konya’ya sekiz km mesafede olup, kazaya uzaklığı salnamelerde iki saat verilirken Niebuhr, Konya’ya bir Alman mili uzaklıkta olduğunu söyler. Denizden yüksekliği 1.115 metredir. Kızkayası Dağı (2.116 m), Donlu Tepesi (1.850 m), Karadağ (1.875 m), Bilecik Dağı (1.608 m), Boz Dağ (1.937 m), Tepeköy’ün kuzeyindeki İğdiş Dağı (1.935 m), Kocaçal Dağı (2.035 m), Başarakavak’ta Gölbatak Tepesi (1.775 m), Tatköy’de bulunan Ardış Tepesi (1.540 m) Gevenli Dağı (1.851 m) ve Sille’deki Takkeli Dağ (1.625 m) Sille’nin çevresindeki en önemli yükseltilerdir.
Sille’nin kuzeyindeki araziler jeolojik olarak daha eskidir. Arazisi magmatik taşlar, andezit ve tüflerden oluşmuştur. Sille’deki mağaralar buradaki volkan tüfleri içinde meydana gelmiştir. Arazisi dağlık olmasına rağmen tarıma elverişlidir. Arazinin tüflü olmasından dolayı yağan yağmur suları toprak tarafından kolay emilmez bu yüzden büyük yağmurlarda Sille’de sular kolayca kabarır, seller ve toprak kaymaları meydana gelirdi. Havasının serinliği ve manzarasının güzelliği dolayısı ile Konya’nın önemli mesire yerlerinden biri olan Sille’de iklim olarak kara iklimi ile yayla iklimi hüküm sürer. Aralık ayında başlayan kış mevsimi, nisan başlarına kadar devam eder. Nisan, mayıs ve haziran ayları yağışın çok olduğu aylardır. Bitki örtüsü Sille’nin köylerinde çam ve meşe ormanlarının bulunduğu yaşlılar tarafından belirtilmiştir. Bilecik, Sızma, Başarakavak, Tepeköy civarlarında bodur meşe ve çamlar görülürdü. Sulanan yerlerde söğüt ve kavak ağacı yetiştirilirdi. Sille, iklim özelliği olarak Orta Anadolu ikliminden farklılık gösterir. Kışları daha az soğuk geçer. Bunun sebebi Sille’nin vadi içinde ve korunaklı bir yapıya sahip olmasıdır.
Sille Adı
İ. Hakkı Konyalı, Sille adının, Sibel adlı Frig dininin şarap tanrısı olan Diyonizos’un nedimlerinden olan “Silen”lerden gelmiş olduğunu söylemiştir. Silenlerin pınarların yarı tanrıları olduğunu, Sille ve civarında pınarların çok olmasından, Sille adının Silenlerle ilgili olduğunu ileri sürmüştür. Sille adının Silenos’tan geldiğini iddia edenler, Silenos’un “kaynayıp coşarak köpürüp akan su” anlamında olduğunu söylerler. Ayrıca Sille adının, sel anlamında Arapça “seyl” kelimesi ile ilgisi üzerinde durulur. Bu görüşü savunanlar, Sille’nin bir sel güzergâhı üzerinde olmasını önemli delil olarak göstermişlerdir. Milattan önce II. yüzyıl ortalarında Konya ve havalisinde meşhur bir Roma generalinin adının Silla olduğu, bu isim ile Sille adının ilişkili olduğu da belirtilmiştir. M. Mesut Koman, Sümer’de Larsa sülalesinden bir zatın adını Leonara Wavley’in, Sili Abad diye yazdığını, Roma konsüllerinden birinin adının da Sylla olduğunu, Sille adının bunlardan biri ile ilgili olabileceğini iddia etmiştir.
Hasan Özönder, yukarıda belirtilen görüşleri zikrettikten sonra, Sille kelimesinin Siella kelimesinden gelmiş olduğunu, Siella kelimesindeki “si”nin su, “ella”nın ise, Allah kelimesinden geldiğini ileri sürmüştür.
Petronotis’e göre Sille halkı Epir’in Suli köyünden geldiklerinden dolayı Sille adı Suli’den kaynaklanmıştır. Ancak aşağıda görüleceği üzere Sille’ye, bütün Osmanlı Dönemi boyunca Yunanistan ve çevresinden gelenlerin tamamının birkaç kişiden ibaret olması, bu görüşün tarihî temellerinin olmadığını göstermektedir.
Selçuklular zamanında Sille adı, İsiyle ve Silye şeklinde kullanılmıştır. Silye adı 924/1518 yılındaki kayıtlarda da geçmektedir. Selçuklular Döneminde yayla olarak kullanılan Sille’nin, Sıla şeklinde söylendiği ve sonra Sille’ye dönüştüğü belirtilmiş, Sille adının Sille’de oturan bir kabile reisinin isminden geldiği yönünde görüşler ileri sürülmüştür. Osmanlıdan günümüze kadar Sille adı, gayrimüslimler tarafından da kullanılmıştır.
Sille’nin adı ile ilgili tartışmalarda Sille’nin coğrafi yapısı ve özelliği ile ilgili bağlar kurulmuştur. Ancak Sille adı sadece Konya’da değil, XIX. yüzyıla kadar Anadolu ve Balkanlar’da da kullanılmıştır. Mesela, 23 Zilkade 1281/20 Nisan 1865’te Selanik yakınlarında bulunan Karaferye’de ve 08 Mayıs 1311/21 Mayıs 1895 tarihli bir belgede Balkanlarda Manastır civarında Sille Balkanı adlı bir yer, 06 Safer 1322/22 Nisan 1904 tarihli bir belgede Üsküp’te Sille-i Zîr adlı bir köy vardır. 25 Rebiyülevvel 1268/18 Ocak 1851’de Sultan Mahmut’un kadınlarından Hoşbar Kadın Efendi’nin Mihaliç kazası civarında Boğaz adlı yerde Sille Çiftliği, Gümüşhane’de Sille adlı bir köyün bulunması Sille adını sadece Sille’nin coğrafi yapısı, Konya ve çevresi ile bağ kurarak açıklamanın uygun olmadığını göstermektedir.