İlkçağda Hüyük
Hüyük, Antik Çağda Pisidia bölgesi içinde yer alıp, güney sınırları Lykaonia ve doğu sınırları ise Phrygia Paroreios bölgesine kadar uzanmaktaydı. İlçenin en erken tarihleri, bölgede bulunan yerleşmelerden dolayı Neolitik çağlara kadar gittiğini göstermektedir. Neolitik buluntuların görüldüğü yerleşmelerden biri Çukurkent Höyüğü’dür. Bu höyükte Neolitik Döneme ait izlerden hariç, Kalkolitik ve Erken Tunç dönemlerine ait buluntulara da rastlanılmıştır. Yine Hüyük ilçesi sınırları içerisinde yer alan Görünmez Höyüğü de Geç Kalkolitik Çağdan itibaren yerleşmeye sahne olmuştur. Erken Tunç (MÖ 3000-2500) olarak bilinen çağda da bölgede yoğun yerleşmelerin olduğu anlaşılmaktadır. Özellikle ilçenin Tepe Mahallesi’nde bulunan höyük Erken Tunç Çağından Geç Demir Çağına kadar yerleşim görmüştür. Yine Eflatun ve Çavuş höyükleri Erken, Orta ve Geç Tunç çağlarının yanı sıra Geç Demir Çağı ile Roma Döneminde de yerleşme merkezi olduğu anlaşılmaktadır.
Bölge Orta ve Geç Tunç, yani Hitit Döneminde ise Tarhuntaşşa ve Pedassa (Pitaşşa) bölgelerinin kesiştiği bir noktada yer almaktaydı. Sadıkhacı sınırları içerisinde bulunan ve bir Hitit su anıtı olduğu düşünülen Eflatunpınar Anıtı’nın, burada bulunması, Hüyük ilçesi ve çevresinin Hitit hâkimiyeti altında olduğunu göstermektedir. Hüyük, Hititlerin Tarhuntaşşa eyaleti içinde olmalıdır. Ayrıca Eflatunpınar’ın yakınlarında yer alan Bayat Höyüğü de önemli bir Orta Tunç Çağı ve Geç Tunç Çağı yerleşmesi görülür. Burada bulunan Hitit Dönemi idol ve çanak çömlek parçaları yerleşmenin Hititlere ait Eflatunpınar Anıtı’nın yapıldığı dönemle çağdaş olduğunu yansıtmaktadır (bk. Bayat Höyük*). Bölgenin Demir Çağı ise Çavuşkale, Çavuş Höyüğü ve Tepe Mahallesi höyük yerleşimleri ile temsil edilmektedir.
Anadolu’daki Pers Döneminde (MÖ 546) ise bölgenin ismi doğrudan Akhaimenid İmparatorluğu satraplıklarına bağlı bölgeler arasında geçmektedir. Bu sebepten Hüyük ve çevresinin bir şekilde bağımsızlıklarını korumayı başardıkları düşünülmektedir. Fakat buranın geniş açıdan ele alınması gerekirse, Beyşehir Gölü’nün bulunduğu alanın, ana satraplık olan Lidya/Sparda ve bunun alt satraplıklarından biri olan Büyük Phrygia Satraplığına bağlı olduğunu söylemek yanlış olmaz. MÖ 333 yılından sonra Anadolu’nun, Büyük İskender ve generallerinin Anadolu yönetimine girdikten sonra da bu bölge yine tam olarak kontrol edilememişti.
MÖ 188 yılında Romalılar ile III. Antiokhos arasında yapılan Apameia Barış Antlaşması’yla birlikte de Pisidia bölgesinin batı tarafı Bergama Krallığına bırakılmıştı. Bu dönemde Hüyük ilçesinin yer aldığı kesimin durumu hakkında bilgi yoktur. Fakat MÖ 133’lerde burası Bergama Kralı III. Attalos’un vasiyeti üzerine Romalılara bırakılmış ve Pamphylia ve Lykaonia ile birlikte Kapadokya Krallığına bağlanmıştır. MÖ 102’de ise Hüyük’ün içinde bulunduğu Pisidya bölgesi, Kilikya eyaletine bağlanmıştı ve MÖ 49’a kadar burada kalmıştı. Bu tarihten sonra ise burası Asya eyaletine bağlanmıştır.
Hüyük ilçesi, MÖ 39’larda Antonius tarafından Galatia Kralı Amyntas’a bırakılmış ve bu kralın ölümünden sonra (MÖ 25) Galatia eyaletini sınırlarına girmiştir.