ISLAH-I MEDARİS-İ İSLAMİYE MEDRESESİ

II. Meşrutiyet Döneminde kendi bünyesinde medrese ıslahatını gerçekleştiren özel ve önemli bir yükseköğretim kurumu.

Islah-ı Medaris-i İslamiye Medresesi, Bekir Sami Paşa Medresesinde kurulmuştur. Bu medreseye kısaca Paşa Dairesi* yahut Zeynelabidin Medresesi de denmektedir. Medresenin aynı yerde Islah-ı Medaris-i İslamiye adıyla ikinci defa kuruluşu, II. Meşrutiyet Devrindedir. Kurucusu, “Islah-ı Medâris-i İslâmiye Cemiyet-i Hayriye”sidir. Cemiyeti kuran, aynı yerde müderris olan, üç kardeş müderristir. Bunlar sıra ile Zeynelabidin, Rifat ve Ahmet Ziya Efendilerdir. Önce cemiyet, ardından Islah-ı Medaris kurulmuştur (1909).

Paşa Dairesi’nin ilk müderrisi ve şeyhi Hacı Mehmet Himmet Efendi’dir (ö. 1862). Ondan sonra müderrisliğe getirilen Memiş Efendi’nin oğlu Muhammed Bahaeddin Efendi (1831-1906), medresede köklü değişimin fikrî temellerini atmıştır. Konya’nın tanınmış âlimlerinden olan Bahaeddin Efendi’nin telif ve çeviri kitapları ile yüzlerce talebesi yanında, en önemli eseri hepsi de müderris olan üç oğludur. Muhammed Zeynelabidin (1869-1939), Mehmet Rıfat (1872-1920), Ahmet Ziya (1873-1925) adlarındaki üç oğul, babalarından sonra, eğitim hayatında göz ardı edilemeyecek medrese ıslahatını, kendi medreselerinde gerçekleştirmişlerdir.

Üç müderris kardeş, II. Meşrutiyet’in getirdiği hürriyet havasından faydalanarak, Konya’nın ileri gelenlerinin de içinde bulunduğu Islah-ı Medaris-i İslamiye Cemiyet-i Hayriye’yi kurar. Amaç; mukaddes vatanı ihya; yüce milleti, ulu Osmanlı adı altında yaşatmak, dünyada adını duyurarak varlığını muhafaza etmektir. Bunun için, kaliteli bir eğitime ihtiyaç vardır. İstanbul’daki devlet eliyle başlatılan (Darü’l-hilafe) ıslahat çalışmasından beş yıl önce, ona bir model oluşturacak tarzda düşüncelerini gerçekleştirirler. Medrese, İslam inancının yanında yeni ilim ve tekniklerle, bir Batı dilinin de öğretildiği modern bir eğitim yuvası olacaktır. Yeni medresenin nasıl işletileceği, kayıt, disiplin, öğretim tarzından, sınavlarına varıncaya kadar kuralları tespit edilir. Bir nizamname hazırlanıp aynı medreseye ait olan Meşrik-ı İrfan Matbaasında basılır. On iki sayfalık kitapçık hâlinde çoğaltılan yönetmelik; yozlaşıp, gerileyen medrese eğitimine ufuk açan, taze bir soluk durumundadır. Nizamnamenin, bir nüshası hâlen İbrahim Hakkı Konyalı Kütüphanesi ve Arşivi’nde 3505 Nu.da saklanmaktadır. Ayrıca Meşrik-ı İrfan gazetesinin 3 Teşrinievvel 1909 tarihli 57. sayısında “Konya Islah-ı Medâris-i İslâmiyye Cemiyet-i Hayriyyesi namıyla te’essüs eden cemiyyet-i hayriyyeye mahsus nizamnâmedir” başlığı altında on yedi maddelik yönetmelik yayımlanmıştır. Medrese, Konya’da özel okul açan Islah-ı Medaris Cemiyeti ile Osmanlı İttihat ve Terakki Kulübü’nün okulları gibi iki önemli teşebbüsten biridir. Medrese, eğitimde iddialıdır. İşe binadan başlanılır. Maddi güç, her kesimin katıldığı yardım kampanyaları ile elde edilir. Gazete yoluyla, aylık taksitler hâlinde veya bir defada toptan yapılan yardımlar açıklanır. Kampanyaya, II. Meşrutiyet Döneminin hâkim partisi durumundaki İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin liderlerinden Dâhiliye Nazırı Talat ve Maliye Nazırı Cavit, 1.080’er kuruşla katılmışlardır. Medresenin müderrislerinden İttihat ve Terakki içinde milletvekili seçilen Zeynelabidin Efendi ile birlikte on bir milletvekili, eğitimci, adliye mensubu, din adamları, Konya başta olmak üzere ülkenin birçok yerinden asker, esnaf ve köylülerin katıldığı kampanyadan sonra, eski medrese odaları yıktırılarak yerine yeni, iki katlı modern medrese binası yaptırılır. Bu yeni yapılan iki katlı medresenin talebe odaları, dershaneleri dışında, kütüphane, konferans salonu, kimya ve fizik laboratuarı, astronomi ile ilgili aletleri, kürelerin bulunduğu yerleri vardır. 1926’da üst katında iki dershanesi, bir sofa, beş oda ve izbeleri, ayrıca iki oda, bahçede bir oda altında beş oda, çeşme ve bahçesi kalmıştır. Medresenin mescidiyle burada görevli imam ve hatibi de mevcuttur. Mescit, Sanayi Mektebi bahçe duvarı dibinde ufak bir yapıdır. Medrese tarafındaki, tek giriş kapısına, bir de Sanayi Mektebi tarafından kapı açılır. Böylece, iki farklı eğitim kurumu talebelerinin ortak kullanması sağlanır. Bu mescit, medresenin bir kısmı ile birlikte 1924 yılında, Konya Belediyesince kamulaştırılarak yıkılmıştır.

Medresenin ayrıca, bir müderris evi (lojman) vardır. İki katlı evin, üst katında iki oda bir sofa; alt katta da iki oda, sahanlık, mutfak, kuyu, havuz, çeşme, odunluk-kömürlük, helâ ve bahçesi bulunmakta; evin bir kapısı, medreseye açılmaktadır. Müderris buradan medreseye girerek sabah namazına talebeleri kaldırmakta; ezanın okunmasından sonra da namaz medrese mescidinde cemaatle kılınmaktadır. Islah-ı Medaris’i ilgi çekici hâle getiren bir unsur da bahçesinde bulunan şadırvanıdır. Çevresine musluklar takılmış içi su dolu şadırvanın aslı, som ak mermerden yapılmış tarihî bir lahittir.

Islah-ı Medaris-i İslamiye, kütüphane ile birlikte kurulmuştur. Zeynelabidin, Rıfat ve Ziya kardeşler, babalarından devraldıklarını, yeni yayınlarla zenginleştirerek büyük bir kütüphaneye çevirmişlerdir. Kütüphanede dinî eserlerin yanında felsefe, müzik, beden eğitimi, sosyoloji, edebiyat ve botaniğe varıncaya kadar çok değişik alanlardan kitaplar bulunmaktadır. Kütüphaneden talebe de faydalanmaktadır. Islah-ı Medaris’in kapatılması sırasında, zengin kütüphanesi de yağmalanmış, arta kalan, 1.215 kitap, 1962 yılında Yusuf Ağa Kütüphanesi’ne bağışlanmıştır.

Medresede, astronomi dersleri ile bu derslerin araçları, kimyahane ve fizik laboratuarı bulunmakta; Alâeddin Tepesi’nden veya minare şerefelerinden yıldız ve burçlar öğrencilere gösterilip öğretilmektedir. Ayrıca bir matbaa kurularak, gazete ve dergi çıkarılması da gerçekleştirilmiştir. 1909 ile 1917 yılları arasında faaliyet gösterebilen Islah-ı Medaris, başlı başına bir ekol durumuna gelmiştir. Medrese 1917’de kapatıldığında binası bir ara Darüleytam Mektebi olarak kullanılmış, İstiklal Harbi yıllarında Darüleytam (öksüzler yurdu) olarak değerlendirilmiştir. Medresenin bir kısmı, 1924’te Vilayet İdare Meclisi’nin kararıyla yıkılıp, Özel İdare’nin mülkü yapılmıştır. Özel İdare, medrese arsa ve mülklerini satıp, sonra medrese binasını yıktırarak yerini 1927’de Mekteb-i Sanayi bahçesine katar. Medresenin arsa hâline getirilen yerine, Merkez Bankası Konya Şubesi inşa edilmiştir.

Islah’ın eğitim anlayışını ortaya koyan, nizamnamesidir. Islah-ı Medaris-i İslamiye Cemiyet-i Hayriyesi adına düzenlenmiş iki nizamname bulunmaktadır. Bunlardan ilki; Ekim 1909’da İkdam gazetesi tarafından iktibas edilmiş, 17 maddelik bir nizamnamedir. Öğrenci alımı ile ilgili maddeler bulunmakla beraber ağırlık ekonomik ve idari yapı ile ilgilidir. Asıl eğitimle ilgili düzenlemeyi yapan kırk üç maddelik olan nizamnamedir. Buna göre ortaya konan prensipler şöyledir: Talebeden ücret alınmaz; gaye, Allah rızasına ulaşmaktır. Öğrenciye yaş sınırı getirilmiştir. Alınacak talebe, on beş yaşından büyük olmayacak, sağlıklı olacak, giriş imtihanı yapılacaktır. Hafızlık tercih sebebidir. Öğretim yılı, net sekiz ay, eğitim süresi on yıldan az olmayacaktır. Öğretim sırasında dışarıdan dinleyici alınması serbesttir. Medrese odalarında, dört yıl gözetilen talebeler kalacak, her dershanede bir daimî müderris bulunacak, talebe dershanesini kendisi temizleyecektir. Ayrıca medresenin bir müdürü olacaktır. Temizlikten daimî müderris sorumlu tutulacaktır. Devamsız öğrenci medreseden çıkartılacak, yoklama daimî müderris tarafından yapılacaktır.

Ders titizlikle dinlenecek, anlamadan geçilmeyecektir. İzin alarak soru sormak-tartışmak serbesttir. Talebe, araştırma ve anlatmaya teşvik edilecek, ezbercilikten kaçınacak, her yerde iyi davranışlar ortaya koyacak, görev, doğru ve şevkle yapılacak, öğrenci arasında selam yayılacaktır. Genel ders notları toplamının üçte ikisini alan, her desten beşten aşağı notu bulunmayan talebe geçecek, iki yıl üst üste kalanın kaydı silinecektir.

Islah-ı Medaris Nizamnamesi, medrese içinden gelen ve medrese eğitimini yeniden düzenlemeye yönelik inkılâp çapında bir değişmeyi planlamaktadır. Talebe alımından, devam-takip, öğretim metodu ve disiplini sağlama doğrultusunda çok yönlü ve deruni bir çalışmayı öngörmektedir. Islah-ı Medaris, dil öğretiminde başarılı olmuş, Fransızca dil dersleri verilmiş, ileriye dönük başka dillerin eğitimini vermek de tasarlanmıştır. Astronomi dersleri yanında medreseye spor dersleri konmuştur. Spor dersi sırasında talebeye, kılıç-kalkan oyunu oynatılmıştır. Kılıç-kalkan cuma günleri, Alâeddin Tepesi’nde oynanmaktadır. Ayrıca güreş sporu teşvik edilmiştir.

Kurucularından Abidin Efendi’nin siyasete soyunup, ülke çapında etkin bir şahsiyet olması, siyasi rekabet şimşeklerini Islah-ı Medaris üstüne çeker ve medrese, İttihat ve Terakki ile Hürriyet İtilaf fırkalarının kavgalarına kurban edilerek, Eylül 1917’de kapatılır, kütüphanesi yağma edilir. Üç yıl sonra Konya’da kurucularından kimse kalmaz.

Islah’ın, 1914’te elli üç talebesi bulunmaktadır. Medrese, kendi ayakları üzerinde yeniden dirilişe geçmiştir. Fakat 1917 yılı, Birinci Dünya Harbi’nin insan gücümüzü erittiği yıllardandır. Kapatılmadan önce Islah’ın Ezherli Hocası Ömer Lütfi Efendi, Irak Cephesi’ne, Abdullah Feyzi Efendi Çanakkale, Irak-İran cephelerine asker olarak katılmışlardır. Genç hocalar gibi, yaşı on altı-on yedi ve üstü olan öğrencilerden de harbe katılanlar olmalıdır.

Islah-ı Medaris’in, Hasan Kudsi Efendi (1847-1924), Muhammed Zeynelabidin Efendi (1869-1939), Mehmet (Muhammed) Rıfat Efendi (1872-1920), Şeyhzade Ahmet Ziya Efendi (1873-1925), Ali (Rıza) Kutsi Efendi (Kutsi Efendizade, 1880-1956), Bozkırlı Abdullah Fevzi Efendi (Tanrıkulu, 1883-1943), Ali Sami Efendi (Yücesoy, Kadir Şeyhzade,1879-1960), Hacı Veyiszade Mustafa Efendi (Kurucu, 1889-1960), Beyşehirli Ömer Lütfi Efendi (Tekin, 1882-1966), Fahri Efendi (Kulu, 1881-1950), İbrahim Hakkı Konyalı (Atis, 1895-1984), Ağrıslızade Tevfik Efendi (1881-1932) gibi devamlı kadrosu içinde yer alan hocalar yanında, alanında söz sahibi şahsiyetlerden ders verdirilen, Konya Hukuk Mektebi Müdürü Hüseyin Refik Bey (Kırış), ismi verilmeyen bir Ermeni, Konya mebusu ve son şeriye vekillerinden Musa Kâzım Efendi, Kiçimuhsineli (Muslavalı) Avukat Ali Rıza Bey, Senirkentli Rıza gibi öğretim elemanları da bulunmaktadır.

Islah-ı Medaris’in eğitimcilik, din adamlığı, yazarlık, mütercimlik, bankacılık gibi değişik alanlarda görevler alarak hizmet veren tanınmış talebelerinden bazıları şunlardır: Kutsi-Efendizade Hattat Ahmet Ferit, Ahmet Muhtar Efendi, Ali Ekrem (Orbay), Hattat Hacı Ali Rıza Efendi, Çakır Sadık Efendi, Çimilizade Hakkı Efendi (Mehmet Hakkı Özçimi), Hafız Zekai (Sarsılmaz) Efendi, Hotamışlı Mehmet Fatih (Göktay) Efendi, Mehmet Vehbi Bey, Mustafa Nadir Bey, Rıza Efendi, Saatçi Osman Efendi, Hacı Abdurrahmanzade Mehmet Lütfi Efendi, Mustafa Yavuz, Sivaslı Şaban Hoca, İplikçi Medresesi Müderrisi Halis Efendi’nin oğlu Halim Mustafa Efendi, Pazvantoğlu Fehmi Efendi, Müftü Hacı Ali Efendizade Hamdi ve Sıtkı, İstanbullu Attarın oğlu Mehmet, Çekirdekçi Ali, Kadirî şeyhlerinden Ahmet Hamdi, Hacı Tahir (Elliiki), Kallecinin Hacı Osman (Oktaç), Rıfat Efendizade Hacı Ahmet (Erenmemiş), Sulh Mahkemesi Kâtibi Mehmet Efendi, Sultan Selim Camii İmamı Hasan Efendi, Dülgerzade Mevlüt Efendi oğlu Mustafa, Dereli Mustafa, Gilisralı Hacı Tahir Efendi oğlu Osman Efendi, Senatör Hidayet Aydıner, eski Konya milletvekillerinden Av. Vehbi Bilgin, Başbakanlık Arşivi eski uzmanlarından Mehmet Reşat, Bozkırlı Molla Mehmet Efendi.

Toplam yedi yıl civarındaki kısa süreli eğitim-öğretim hayatında, Islah-ı Medaris’in; değişik seviyelerde de olsa yetiştirdiği öğrencileri, topluma önemli hizmetler vermiştir. Kaliteli, ileri düşünceli bir sivil teşebbüs olarak günümüzden yüz yıl önce hayata geçirilmesi; özel eğitim kurumları tarihi açısından müstakil bir öneme sahiptir. Islah-ı Medaris, medrese sisteminin aksayan yönlerini tespit ederek, devletten önce ıslahı sadece hedeflememiş, somut teşebbüs olarak gerçekleştirmiştir. Başkent İstanbul’daki, medrese ıslahat çalışmasından önce ve Konya’da, halk desteği harekete geçirilerek, bir sivil teşebbüsün eğitim modeli olarak ortaya konması, Islah-ı Medaris’in önemini artırmaktadır.

CANER ARABACI

BİBLİYOGRAFYA

  • Abdullah Fevzi Efendi, 2010a; a. mlf., 2010b; Arabacı, 1998, 477-548; Çelik, 2009, 39-46; Erdoğan, 1948, 34; Koçkuzu, 2004; a. mlf., 2007; Anonim, 1329/1327, 1901; Komisyon, ts.; Konyalı, 1971; a. mlf., 1973; Meşrik-ı İrfan, 19 Ramazan 1327/21 Eylül 1325/3 Teşrinievvel Efrenci 1909, s. 2-3; Tığlıoğlu, 1995a, 47-48; a. mlf., 1995b, 70.