Avşar boyunun adı, Kaşgarlı Mahmut (XI. yüzyıl) ve Fahreddin Mübarek Şah’ın (XIII. yüzyıl başı) listelerinde Afşar, Reşidüddin (XIV. yüzyıl başı) ile ona dayanan Yazıcıoğlu (XV. yüzyıl) ve Ebu’l-Gazi (XVII. yüzyıl) listelerinde de Avşar şeklinde geçmektedir. Moğol istilâsından önceki vekâ-yi nâmelerde Kaşgarlı ve Fahreddin Mübarek Şah’ı teyiden Afşar şekline rastlanmaktadır. XIV-XVII. yüzyıllarda Anadolu’da her ikisi de görülmekle beraber Avşar şekli çok daha yaygındır. İran kaynaklarında bu boyun adı XVI. yüzyıldan itibaren yalnızca Afşar şeklinde yazılmaktadır. Bugün İran’da bu boya mensup oymaklar ve köylüler de boylarının adını aynı şekilde “Afşar” olarak söylemektedirler.
Kaşgarlı ve Reşidüddin, diğer Oğuz boyları gibi Avşarların da damgalarını vermişlerdir. Bundan başka Reşidüddin, Avşarların kendilerine en yakın diğer üç boy (Kızık, Beğdilli, Karkın) ile ortak olan totemlerinin tavşancıl, şölenlerdeki (toy) ülüşlerinin (koyunun yemeleri için törece kendilerine tahsis edilmiş kısmı) sağ umaca (kısım) olduğunu bildirmiştir. Yine aynı müellife göre Avşar’ın manası: “çevik, vahşi hayvan avına hevesli”; Ebu’l-Gazi Han’a göre ise: “işini çabuk gören” demektir.
Oğuzların İslamiyet’ten önceki tarihlerine dair rivayetlerde, Reşidüddin’e göre hükümdar sülalesi çıkarmış Kayı, Eymür, Yazır ve Beydilli gibi, beş boydan birinin de Avşar olduğu bildirilir. Selçuklu hanedanının büyük siyasi başarıları ve Karahıtayların Türkistan’da hâkimiyet kurmaları, Oğuzlardan pek kalabalık kümelerin Seyhun boylarındaki yurtlarından ve hatta Mangışlak ve Balhan bölgelerinden göçüp Orta ve Yakındoğu ülkelerine gelmelerine sebep olmuştu. Gelen yirmi dört Oğuz boyundan pek azı tarih kaynaklarında akisler bırakabilmişlerdir ki, bunlardan biri de Avşarlardır.
Avşarlar, Dede Korkut destanlarında geçen Türkistan’da, Oğuz Eli diye bilinen Sir-Derya bölgesinde yaşarlardı. Avşarlar diğer Oğuz boylarıyla birlikte Orta Asya’dan göç ederek Anadolu’nun çeşitli yerlerine, bu arada İran, Irak, Suriye, Afganistan ve Azerbaycan’a yayılmışlardır. Büyük göçle birlikte Huzistan-Horasan yoluyla Anadolu’ya, Irak ve Suriye’ye gelmişlerdir.
Avşarlar, diğer Oğuz boyları gibi, X. yüzyıldan itibaren Maveraünnehir sahasında Müslümanlığı kabul etmişlerdir. Türk tarihinde; Musul Atabeyliği (1127-1262), Huzistan Afşar Beyliği (1155-1195), Karamanoğulları Devleti (1250-1487), Germiyanoğulları (1260-1431), Dulkadıroğulları Devleti (1337-1515), Kars havalisinde Sevindik Han Afşar Beyliği (1482-1535), Nadir Şah ve İran’da Afşar İmparatorluğu (1736-1804) gibi, devletler ve beylikler kurmuşlardır. Bunlardan başka, Akkoyunlu, Karakoyunlu, Ramazanoğlu, Safevîler gibi, Türk devletlerinde en etkili Türk unsuru olmuşlardır. Ayrıca Avşarlar, Halep Türkmenleri, Danişmentli Türkmenleri, Boz-Ulus Türkmenleri, Yeni İl Türkmenleri, Musul Türkmenleri gibi, toplulukların arasında yer almışlardır.
XV. ve XVI. yüzyıl Osmanlı tahrir defterlerinde Avşarlara ait pek çok yer adı görülmektedir. Bu yer adları ile Avşarlar, Anadolu’da Kayılardan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Bu da Avşarların Anadolu’nun bir Türk yurdu haline gelmesinde Kayı ve Kınıklar gibi, birinci derecede rol oynadıklarını kesin bir şekilde ortaya koymaktadır. Tarihçi Yazıcıoğlu’na göre Karamanoğulları, Avşar boyuna mensuptur. Anadolu’da Avşar adlı hâlâ yüzlerce yer adı mevcuttur.
1243 tarihinde cereyan eden Kösedağ Savaşı’ndan sonra Moğol hâkimiyetinin Anadolu’ya yayılması üzerine, Anadolu’dan Suriye’ye 40.000 çadır Türkmen göç etmişti. Bu Türkmenler, bilhassa Kuzey Suriye’de pek yoğun bir topluluk teşkil etmişler ve pek geniş bir saha içindeki siyasi hadiselere, göçlere ve parçalanmalara rağmen Bozok ve Üçok şeklindeki eski el (il) teşkilatlarını da korumuşlardı. Daha ziyade Halep, Antep ve Antakya bölgelerinde yaşayan bu Türkmenlerin Bozok kolunu meydana getiren boyların başında Avşarlar geliyordu.
Türkiye’de ve İran’daki Avşar oymaklarının, Orta ve Batı Anadolu’daki bazı küçük oymaklar müstesna olmak üzere, hepsi bu ana koldan ayrılmışlardır. Ayrıca, Dulkadırlı eli arasında İmanlu Avşarı adlı önemli bir Avşar kolu olduğu gibi, Kozan yöresinde de kuvvetli bir Avşar kolu vardı. Kuzey Suriye Avşarları ise, başlıca üç aile tarafından idare edilmiştir. Bu aileler; Gündüz oğulları, Köpek oğulları ve Kut Beği oğulları idiler. Bu ailelerden Köpek oğullarının Antep bölgesinde, Gündüz oğullarının Amik ovasında, Kut Beği oğullarının da Halep bölgesinde yaşadıkları anlaşılmaktadır.
Orta Anadolu’nun güneyinde kurulmuş olan Karamanoğulları, Anadolu beyliklerinin en kuvvetli ve en önemlilerinden biridir. Karaman aşireti ve Karamanoğulları, Oğuzların Afşar ulusunun bir boyudur. Diğer Türkmenler gibi Karamanlılar da XIII. yüzyılın ilk yarısından itibaren Anadolu’ya gelmiş ve Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubat tarafından 1228’de Ermenek vilayetine yerleştirilmişlerdir. 1228’de Karamanoğullarının reisi Sâdeddinoğlu Nûre Sofî’dir. Bunun oğlu da Kerimüddin Karaman’dır. Karamanoğulları isimlerini, mensup oldukları Karaman oymağından almışlardır. Karamanoğullarının merkezi Ermenek bölgesi fethedildikten sonra Kamerüddin İli adını almıştır.
Nûre Sufî’nin oğlu Kerimüddin Karaman, babasının ölümünden sonra 1256’da topraklarını genişleterek, Ermenek başta olmak üzere Mut, Gülnar, Mer’a ve Silifke kalelerini idaresi altına almayı başarmıştır. Selçuklu Sultanı IV. Kılıçarslan, onlardan çekinerek ellerinde bulunan yerleri onlara dirlik olarak vermiştir. Daha sonraları Hatiroğlu Şerefeddin Ermenek tarafı askeri komutanlığını Karamanoğlu Mehmet Bey’e bıraktı. 1261’den itibaren Karamanoğlu Mehmet Bey beyliğin başına geçti. 1277’de Konya’yı da idaresine alan Mehmet Bey, 13 Mayıs 1277’de Konya önünde topladığı divanda: “Bugünden sonra divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanmamağa karar verildi...” demiştir. Akşehir ve civarında yapılan Sahip-Ataoğulları idaresindeki bir orduyu da yenmişlerdir.
Karamanoğulları, XIII-XV. yüzyıllarda Anadolu’da önce Moğollar ile sonra Osmanlılar ile kimi zaman barış, kimi zaman savaş yaparak 240 yıl kadar bağımsız bir devlet olarak yaşamıştır. II. Bâyezit devrinde 1487 yılında Osmanlı yönetimine ilhak edilmiştir. Ancak Konya ve Ermenek havalisi başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında Avşarlar hayatlarını sürdürmüşler; gelenek ve göreneklerini koruyarak günümüze kadar gelmeyi başarmışlardır.
Bugün Konya çevresinde; Konya, Ermenek ve havalisi başta olmak üzere, Beyşehir, Bozkır, Çumra, Kadınhanı, Taşkent, Dinek, Kurthasanlı, Bayavşar, Küçükavşar, Afşar, Afşarlı, Sarıveliler, Eğridir, Dazkırı, Emirdağı, Dinar, Akşehir, Larende, Mut, Gülnar, Silifke, Aksaray, Niğde, Karapınar, Belören, Göçü, İshaklı, Sarıkeçili, Musacalı, Yakapınar, Turgut, Yunak, Sütlüce, Hüyük, Kıreli, Yenişehir, gibi birçok yerleşim yeri Avşarlar ile meskûndur.
