Zamanının âlim ve tanınmış kadılarından Kadı İzzeddin Muhammed, aslen Reylidir. Babası Mahmut adında bir zattır. II. İzzeddin Keykavus, 1246 yılında tek başına Selçuklu tahtına oturduğunda vezirliğine uzun yıllar kadılık yapan Kadı İzzeddin Muhammed’i getirdi (551/1253). Muineddin Süleyman Pervane, Sahip Fahreddin Ali, Celaleddin Karatay gibi, tanınmış âlim ve yöneticiler de bu dönemde onunla birlikte görev aldı.
İbn Bibi Kadı İzzeddin Muhammed hakkında mealen şöyle der:
“Kadı İzzeddin’den başka vezirlik mevkiine hak kazanmış bir devlet adamı kalmadı. Celaleddin Karatay’la beraber bütün memleket ve saltanat büyükleri onu vezirlik makamına geçirmeyi lüzumlu gördüler… Devlet işlerinin dizginlerini İzzeddin’in başarılı ellerine teslim ettiler.”
Hamdizade Abdülkadir (Erdoğan) da Türk Sözü’ndeki makalesinde, 1905 yılında türbeyi ziyaret ettiğinde toprak damlı türbede ahşap sandukanın mevcut olduğunu, bundan on iki yıl sonra tekrar ziyaret ettiğinde ise, sandukanın mevcut olmadığını; ilk ziyareti sırasında tespit ettiği sandukanın kitabesinin de şöyle olduğunu belirtir:
“es-Sadru’l-imâm ez-zâhid İzzü’d-dîn Muhammed ibn Ahmed ibn Mahmûd ibn Râzî…”
Sandukası 1905 yılından sonra çalınan toprak damlı türbe de sonraki yıllarda yıkılmıştır. Günümüzde türbenin yerinde basit bir kabir taşı bulunmaktadır. Caminin tamiratları sırasında eski medrese yeri de kısmen camiye ilave edilmiştir.
Kadı İzzeddin, siyaset ve dehası ile devleti, iç ve dış düşmanlara karşı korumuş; her tarafta Moğol casuslarının bulunduğu ve pek çok görevlinin Moğol yanlısı bir siyaset güttüğü dönemde o, Moğol düşmanlığı ile tanındı ve devleti korumak için hiçbir fedakârlıktan kaçmayarak ülkeye rahat bir nefes aldırdı. Hatta bir ara Moğol düşmanlığı yüzünden görevinden uzaklaştırıldıysa da İzzeddin Keykavus üzerindeki tesiri sebebiyle çok geçmeden yeniden görevine iade edildi.
Moğolların sultanı tesirleri altına almaması için çabaladığı gibi, sultanın ahlakını bozmak isteyenlere karşı da nüfuzunu kullanarak onları bertaraf etti. Hazinenin bütün altınlarını dökerek hazırladığı bir ordu ile Sultan Rükneddin’i mağlup ederek onu Burgulu Kalesi’ne hapsettirdi.
Kadı İzzeddin’in vezirlik makamına oturduğu ve memleket idaresinin dizginlerini eline aldığı sıralarda, Baycu’nun elçileri sık sık Selçuklu payitahtına akın ediyor ve hazineye büyük külfetler yükleyen armağanlarla geri dönüyorlardı. Kadı İzzeddin, Celaleddin Karatay gibi devlet adamları ile de görüşerek, Moğollara yüz vermemeye başladı. Fahreddin Ali, Batu Han’a elçi gönderilerek Baycu’nun aşırı taleplerini önleyecek bir yarlığ da aldılar. Aldığı tedbirlerle Moğol akınlarını durdurmaya da kısmen muvaffak oldu.
1255-1256 yıllarında Baycu Noyan, ordusuyla Anadolu’ya saldırıp, her tarafı yakıp yıkarak Konya’ya doğru yürüdü. Harp meclisinde, sulh taraftarı bir kısım devlet adamları, Baycu’nun istediklerinin verilerek savaşın durdurulmasını istemeleri üzerine Kadı İzzeddin Muhammed ve birkaç devlet adamı da Baycu’ya güvenilemeyeceğini, bu dinsize karşı cihat açılması gerektiğini savundu. Neticede vezirin hazırladığı ordu yola çıktı. İki taraf, Aksaray yakınlarında, Alâeddin Kervansarayı taraflarında karşı karşıya geldi. Türk safında Moğollar tarafından satın alınmış hainlerin yanı sıra bazı emirlerin de sultanın kendi aleyhlerinde söylediği uygunsuz sözlere alınmaları sebebiyle gayret göstermemeleri üzerine Kadı İzzeddin Muhammed savaşı kaybetti. Ayaklarından muzdarip olmasına rağmen, çarpışa çarpışa şehitlik mertebesine ulaştı. Cenazesi kendi adıyla anılan cami yanındaki türbesine getirilip defnedildi.
İbn Bibi, bu savaşın ve Kadı İzzeddin Muhammed’in ölüm tarihini 654 yılı, Aksarayi ise 656 yılı olarak belirtir. İbn Bibi’ye itibar edildiğinde Kadı İzzeddin Muhammed’in vefat tarihi 654 yılı Ramazanının yirmi veya yirmi üçüncü günüdür.
Kadı İzzeddin Muhammed, bugünkü İmam-Hatip Lisesinin güneyinde, Ata Petrol’ün hemen doğusunda bir mescit ve medrese yaptırmıştır. Türbesi de buradadır. Medrese, zamanımıza kadar gelememiş; mescit de muhtelif tarihlerde tamirat görüp genişletilmiştir. Bugünkü cami 1925 yılında yaptırılmıştır.
II. İzzeddin Keykavus, Kadı İzzeddin’e olan saygı ve ona bağlılığından dolayı, onun yaptırdığı mescitle medrese için Kadınhanı’na bağlı Kestel ve Koşmar köylerini vakfetmiştir. Vakfiyede İzzeddin Keykavus, Kadı İzzeddin Muhammed hakkında saygılı ve onu övücü bir ifade kullanır. Hazreti Mevlâna da ona karşı son derece hürmetkârdır. Mektuplarında onu metheden ifadelere yer verir.