MEHMET PAŞA (KATIRCIOĞLU)

Celali ağalarından Konya valisi. (1601 [?]-1668)

Isparta’da doğdu, Türkmen asıllı Ahmet Ağa’nın oğludur. Babası ile birlikte katırlarla nakliyatçılık yaptığı için Katırcıoğlu lakabıyla anılmıştır. Isparta halkı ile Isparta mütesellimi arasında vuku bulan anlaşmazlıklarda arabuluculuk yapmaya çalıştıysa da hapse atıldı ve halkın çabasıyla serbest bırakıldı. Isparta’nın önde gelen ayanı arasına girdi. Isparta müteselliminin yaralanması olayı üzerine takibata uğradı. 1645 yılından itibaren Anadolu’da Kara Haydar adında yol kesip kervanları soyan bir şaki ortaya çıkmış, Isparta Uluborlu ve çevresinde epeyce can yakmış, sonunda yakalayıp öldürülmüştü. Fakat bunun oğlu olan Mehmet babasının intikamı almak için meydana çıkıp, ortalığı kasıp kavurmuştu. Katırcıoğlu Mehmet de Kara Haydaroğlu’na katıldı. Akşehir ile Ilgın arasını keserek hacıları ve tüccarı soymaya başladılar. Haydaroğlu üzerine Anadolu Beylerbeyi Küçük Çavuş Ahmet Paşa gönderildi. Ahmet Paşa Haydaroğlu ve adamlarını Afyonkarahisar yakınlarında bozduysa da takip etmeyerek gevşek davrandığından Sandıklı Ovası’nda aniden eşkıyanın baskınına uğrayarak maiyetinin yardım etmemesinden dolayı esir düştü. Haydaroğlu, Ahmet Paşa’yı serbest bıraktı ise de Katırcıoğlu’nun ısrarı ile Ahmet Paşa öldürüldü. Bu hadise üzerine Ahmet Paşa’nın yanındaki sarıca sekbanlar ve leventler Haydaroğlu’na iltihak ettiğinden Haydaroğlu’nun maiyeti bir hayli arttı. Haydaroğlu ve Katırcıoğlu Afyonkarahisar üzerine yürüyerek şehri bastı, katl ve yağma ettikten sonra Isparta tarafına geçti. Bu sırada Isparta sancakbeyi olan Hacı Sinan Paşazade Mehmet Paşa kendi gitmeyerek mütesellimi Abaza Hasan Ağa’yı Isparta’ya göndermişti. Isparta önüne gelen Haydaroğlu’na şehir halkı heyet göndererek, ne isterse verelim şehre taarruz etmesin dediklerinde, o da üç bin kuruş salmıştı. Para toplamak için Haydaroğlu oyalanırken, Abaza Hasan Ağa kuvvet toplayıp ani bir baskın yaparak bunları perişan etti. Haydaroğlu ve maiyetindeki ileri gelenleri yakalayıp İstanbul’a gönderdi. Haydaroğlu 1648’de İstanbul Parmakkapı’da asılıp adamları da öldürüldü. Haydaroğlu kuvvetlerinin en güçlü reislerinde olan Katırcıoğlu onun yerine geçerek aynı şekilde faaliyete geçti. Akyakaoğlu adlı celali reisiyle Afyonkarahisar’dan Beyşehir’e kadar olan yerde hâkimiyet sağlayarak kervan ve hac kafilelerine saldırdı. Akşehir’i tehdit ederek Çay kasabasına baskın düzenledi. Bu sırada Sultan Ahmet Vakası’nda Veziriazam Sofu Mehmet Paşa yeniçerilerin yardımı ile sipahileri tedip etmişti. Abdünnebi bu hadise üzerine veziriazam ve şeyhülislamdan intikam almak üzere etrafına sipahi ve muhalifleri toplayarak Niğde’den Konya’ya geldi; Konya’dakiler de kendisine iltihak etti. Etrafındaki kuvvetleri çoğaltarak İstanbul’a ilerlerken Bolvadin ve Çay taraflarında kendisine Katırcıoğlu Mehmet de iltihak etti. Gürcü Abdünnebi yanında yer alan Katırcıoğlu ve bir celali reisi olan Kazaz Ahmet’le İstanbul’a yürüdü. Altıntaş taraflarına geldiklerinde on beş bin kişi oldular. İstanbul telaşlandı. Babıâli bunlar üzerine Tavukçu Mustafa Paşa’yı gönderdi. Mustafa Paşa kuvvetleri İzmit’te siperler kazarak müdafaa tertibatı aldı. İlk müsademede Katırcıoğlu dört yüz zırhlı levent ve birkaç yüz sipahi ile geldiyse de vuruşmadan geri çekildi. Abdünnebi ise Üsküdar’a doğru ilerledi. Bostancı kuvvetleri Üsküdar’a geçirildi. Kayışdağı ile Bulgurlu taraflarında iki taraf karşılaştı. İsyan yumuşaklıkla bastırılmak istendi. Gürcü Abdünnebi’ye haber gönderilip Celalileri dağıtmak kaydıyla kendisine Türkmen ağalığı, Katırcıoğlu ve Kazaz Ahmet’e de birer sancak vaat edildi. Fakat Katırcıoğlu kuvvetlerinin yağmacılığı ve eşkıyalığa devam etmesi işi bozdu. Sadrazam Kara Murat Paşa, Bulgurlu tepelerini tuttu. Katırcıoğlu Üsküdar taraflarında hükümet kuvvetlerini karşılamaya çalıştı. Fakat kısa sürede Celali kuvvetleri 7 Temmuz 1649’da dağıtıldı. Gürcü Abdünnebi Karapınar ve Niğde; Kazaz Ahmet Akşehir’e Katırcıoğlu Söğüt’e çekildi. Abdünnebi’nin yakalanması için her tarafa hükümler yollandı. Nihayet Kırşehir Sancak Beyi İshak Bey, Karapınar taraflarında Abdünnebi’yi yakalayıp İstanbul’a getirdi ve orada Eylül 1649’da idam edildi.

Kendisine yakın celali reislerini kaybeden Katırcıoğlu yine eski yerine dönüp, şekâvete devam etti. Beyşehir ve Seydişehir taraflarında yağmacılığı sürdürdüğü sırada Hamideli Sancağı Mutasarrıfı Topal Mehmet Paşa yedi yüz kişilik kuvveti bulunan Katırcıoğlu’nu bozguna uğrattı. Bunun üzerine Katırcıoğlu dağlarda dolaşmaktan bıkarak af dilemeye karar verdi. Çay kasabasına gelerek oranın ayanından olan İsa Ağa’nın çiftliğine gelerek eski bir yeniçeri ağası olan İsa Ağa’yı af talebini iletmek üzere İstanbul’a gönderdi.

İsa Ağa eski kapı yoldaşlarından olan ve o sırada sadrazam bulunan Kara Murat Paşa ile görüşerek Katırcıoğlu’nun affını istedi. Murat Paşa bu teklifi uygun gördü. Yeniçeri ağası ve şeyhülislamdan giden teminat mektupları üzerine affolunan Katırcıoğlu derhal İstanbul’a geldi. Sadrazam tarafından kürk giydirilip padişahın huzuruna çıkarılarak yer öptürülen Katırcıoğlu burada iltifat gördü. Kendisine Beyşehir sancağı verildi. Katırcıoğlu Beyşehir’e mütesellim gönderip bir müddet İstanbul’da kalarak veziriazam, şeyhülislam ve sair devlet adamları ile görüştü. Köprülü Mehmet Paşa’nın ekibi içinde yer aldı. Ocak ağaları ile yakın temas içinde oldu. Abaza Hasan’ın isyanı sırasında Karaman Beylerbeyliğine tayin edilerek, isyanı bastırmak üzere Abaza Hasan’ın üzerine serdar olarak gönderildi. Ancak yenilerek Konya’ya sığındı. Konya etrafında İpşir Mustafa Paşa’ya karşı tahkimat yaptı. İstanbul’da ağaların iktidardan düşmesi üzerine Halep valisi tayin edildi. Katırcıoğlu da Hamit sancak beyliğine tayin edildi. İpşir’in ikinci defaki muhalefetinde, onun kendisi ile beraber olması hususunda yaptığı teklifi reddeden Katırcıoğlu, İpşir’in kısa süre sonra sadrazam olması üzerine, Anadolu’dan uzaklaştırılmak için Girit’te Kaptan Paşa bulunan Kara Murat Paşa’nın emrine gönderildi.

Katırcıoğlu Mehmet Paşa, Kaptanıderya Zurnezan Mustafa Paşa emrinde 1655’teki sefere katıldı. Venedik donanması karşısında Osmanlı donanmasında gösterdiği hizmetle padişahın iltifatına mazhar oldu. Katırcıoğlu bu tarihten itibaren Karaman Beylerbeyi olarak yıllarca Girit Harbi’nde hizmette bulundu. Girit’e yardım götüren donanmanın boğaz çıkışında yenilmesi dolayısıyla çok muhkem bir kale olan Kandiye Kalesi’ni kuşatan kuvvetler çok zor durumda kaldı. Artık Girit’e yardım yapılamayacağından cesaretlenen Kandiye’deki Venedik kuvvetleri aldıkları yirmi bin kişilik bir yardımla kara ve denizden taarruza geçtiler. Serdar Deli Hüseyin Paşa ve Katırcıoğlu Mehmet Paşa’nın üstün cesaret ve manevrası sayesinde dört-beş saat süren muharebede düşman, kuvvetinin yarısını kaybederek Kandiye Kalesine çekildi (Ocak 1657). Bir müddet sonra Venedikliler Hanya’yı geri almak için adaya çıkarma yaptılar. Katırcıoğlu’nun Venediklilere karşı koymada büyük yararlılığı oldu. 21 Eylül 1667 Kandiye Kuşatması’ndaki gayreti dolayısıyla Anadolu Beylerbeyliğine getirildi. Fakat kale önünde uzun süren siper çarpışmaları sırasında şehit oldu (17 Aralık 1668).

Katırcıoğlu Mehmet Paşa çok zeki, intikali seri ve hazırcevap, gözü pek, vakur, cirit oynamaktaki mahareti fevkalade olup, oyununa herkesi hayran bırakır imiş, Türkmen aşiretinden olması sebebiyle kendi lehçesi ile konuştuğu için Naima onun kaba Türkçesi olduğunu, fakat hariciye işlerini anlar ve mahalline göre cevap vermeği güzel bilir, tespitini yapmaktadır.

BAYRAM ÜREKLİ

BİBLİYOGRAFYA

  • Kâtip Çelebi, 1286, 339, 343-344, 346-348, 355, 377; İlgürel, 2002a; Evliya Çelebi, Seyahatname, 1999, II/191-192, 219-221, 252-255; Tarih-i Naima, 1280, IV/341-343, 405-406, 420-424, 450-453; V/83-84, 156, 161, 195, 198; Silahtar Fındıklılı Mehmet Ağa, 1928, I/12-13, 68, 210, 492-493, 500; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III-1/312-314; Uluçay, 1944, 51-57, 322, 335; Abdurrahman Abdi Paşa, 1993, 15-16, 21, 65; Dağlıoğlu-Katırcıoğlu, 1936; Dağlıoğlu, 1941; Orhonlu, 1963.