Siraceddin el-Urmevi’nin türbesi, Musalla Mezarlığı’nda, Şeyh Halilî Türbesi’nin karşı taraflarında, Namazgâh’ın da kuzeyine doğru olan bir alanda yer alıyordu. Konya Vakıflar Müdürlüğünde bulunan 4 numaralı defterin 203. sayfasındaki Pir Hüseyin Bey’in H 832/M 1428 tarihli bir vakfiyesinde; Konya Kalesi’nin Halka Begüş Kapısı dışındaki Kalenderhane Zaviyesi’ne yaptığı vakıflar arasında bir de tarla vardır. Bu tarlayı sınırlandırırken Sultan Meydanı ile Siraceddin el-Urmevi’nin türbesinden de bahsetmekte ve türbenin yerini açıkça zikretmektedir. Zamanla bakımsızlıktan ve tarihî hakikatleri kavrayamayan bazı Mevlevi gayretkeşlerinin suikastları yüzünden harap olan türbe, 948/1541 yılında, Musalla/Namazgâh, Hüseyin Paşa tarafından bayram yeri olarak yaptırılırken tamamen yıkılmış; kitabe taşı Şeyh Halilî Türbesi civarında Cevherî’nin mezarı yanına kaldırılmıştır. Mezkûr taş zamanla burada kaybolup gitmiştir (Tarihî hakikatleri araştırmaktan aciz birtakım Mevleviler, Kadı Siraceddin’i Mevlâna’nın düşmanı gördüklerinden tamamıyla ortadan kalkıncaya kadar onun türbesini, asırlar sonra da Kadı Siraceddin’e ait sandıkları Şeyh Halilî Türbesi’ni taşlamışlardır).
Fatih Sultan Mehmet Konya evkafını yazdırırken Siraceddin’in oğlu Kadı İmadeddin’in darülhuffazını da tespit ettirmişti. O vakit darülhuffaz harap olduğu için hafızlar Kadı İzzeddin Camii’nde okuyorlarmış. Kadı İzzeddin’in evladından Pirî ile Mustafa darülhuffazın mütevellisi idiler. II. Bayezit’in Konya tahrir defterinde de Siraceddin el-Urmevi’nin Meydan/Bayram Yeri tarafında Siraç Yeri şöhretini taşıyan bir tarlası ile bir bağı bulunduğu görülmektedir. Kadı İmadeddin’in evladından Mahmut Çelebi de darülhuffaz için mushaf ile beraber Siraç Yeri’nden arazi vakfettiği bu defterlerde kayıtlıdır. Siraceddin’in oğlu İmadeddin’in ve torunlarının da kendi türbesi içine veyahut civarına gömülmüş olmaları kuvvetle muhtemeldir. Fakat bunlardan da hiçbirisinin mezar taşına rastlanamamıştır.
Aligâv Tekkesi’nin doğusuna düşen Kadı İmadeddin’in darülhuffazı da daha eski bir tarihte yıkılmış ve yeri Sultan Cem’in bahçesine ilhak edilmiştir.