Gazze’de doğdu. Hayatıyla ilgili en geniş bilgiyi veren Nev’izade Atai’nin kaydettiğine göre sahabi Temim ed-Dari’nin soyundan gelmiş olup bundan dolayı Temimizade diye tanınmıştır. Kahire’ye giderek Zeynüddin İbn Nüceym ve Nureddin İbn Ganim el-Makdisî gibi âlimlerden ders aldı; Şafii mezhebine mensupken Hanefiliği benimsedi. Tahsilini tamamladıktan sonra Eşrefiyye ve Seyhuniyye gibi medreselerde müderrislik yaptı. III. Murat’ın tahta geçmesinin (982/1574) ardından İstanbul’a giderek bazı kitaplarını sultanın hocası Hoca Sadeddin Efendi’ye takdim etti, bu sebeple Mısır’da kadılık görevine tayin edildi. Temimî, 992 (1584) yılında İstanbul’da Bayramzade Zekeriyya Efendi ile defalarca bir araya geldiğini ve onun bazı eserlerini kendisine gösterdiğini, 993’te (1585) Anadolu kazaskerliğinden mazul Bahaeddinzade Abdullah Efendi ile görüştüğünü belirtir (et-Tabakâtü’s-seniyye, III/260; IV/180). 997 Recebinde (Mayıs-Haziran 1589) bazı büyük âlimlere dil uzatması yüzünden Mısır’ın güneyindeki Nube bölgesinde İbrim nahiyesine sürgün edildi. 1000 yılı Muharreminde (Ekim-Kasım 1591) İstanbul’a giderken bindiği gemi Sakız Adası’nda parçalanıp malları yok olunca kendisine tekrar görev verildi. Atai, Temimî’nin ölüm tarihini 1005 (1597) yılı sonları diye kaydederken Muhibbî 5 Cemaziyelahir 1010’da (1 Aralık 1601) Kahire’de vefat ettiğini belirtir (Hulâsatü’l-eser, I/480). Kâtip Çelebi, Temimî’yi andığı yerlerde yazı ve rakamla 1005 yılını vermiş (Keşfü’z-zunûn, I, 152, 385, 394; II, 1017, 2049), iki yerde 1010 (1601) tarihi de rakamla kaydedilmiştir (a.g.e., II/1098, 1099). Temimî’nin kendisinden övgüyle söz ederek hakkında ayrıntılı bilgi verdiği Sun’ullah Efendi’nin biyografisini yazarken Hoca Sadeddin Efendi’nin 1008 (1599) yılında vefatı üzerine onun şeyhülislamlık makamına getirildiğini söylemesi (et-Tabakâtü’s-seniyye, IV/95) kendisinin bu tarihte hayatta olduğunu ve Muhibbî’nin verdiği tarihin daha doğru kabul edilmesi gerektiğini göstermektedir. Temimî’nin oğlu Hasan Efendi, Feyyum ve Mansure Kadısı Balıkzade İbrahim Efendi’nin damadı ve Nev’izade Atai’nin teyzesinin kocası olup Mısır’ın Reşit ve Dimyat kazalarında birçok defa kadılık görevinde bulunmuştur. Atai, Temimî’nin Mısır’a kadı tayin edildiğini söylemekle birlikte görev yerini belirtmemiştir. Kehhale, Kahire yakınındaki Cize ve çevresinde bu görevi yerine getirdiğini kaydetmekte (Mu’cemü’l-mü’ellifîn, III/91), et-Tabakâtü’s-seniyye’nin yazıldığı yerle ilgili kayıtlardan onun Nil kıyısındaki Füve kasabasında ve Konya’da da kadılık yaptığı anlaşılmaktadır. Kahire’den sonra İstanbul’da öğrenim gören, ardından Rumeli, Selanik ve Üsküp kadılığı yapan Şehabeddin el-Hafaci, Temimî ile dost olduğunu, zaman zaman yazıştıklarını belirterek ona gönderdiği bazı beyitleri zikretmiştir.
Eserleri: 1. et-Tabakâtü’s-seniyye fî terâcimi’l-Hanefiyye. Müellif eserine bu adı vermekle birlikte Hafaci ve Muhibbî kitabı Tabakâtü’l-Hanefiyye diye anmaktadır. et-Tabakâtü’s-seniyye naşiri, Kâtip Çelebi’nin, müellifin bu eseri 993’te (1585) tamamladığını belirttiği hâlde kitabın sonunda, “989 yılında Füve şehrinde kadı iken telif edilmiştir” ibaresinin bulunduğunu söylemesini (Keşfü’z-zunûn, II/1098) şöyle açıklamaktadır: et-Tabakâtü’s-seniyye’nin sonundaki bilgiden de anlaşıldığı üzere (Köprülü Ktp., Fazıl Ahmed Paşa, Nu. 1113, vr. 409) Temimî bu eserin telifini Füve kadısı iken 10 Recep 989’da (10 Ağustos 1581) bitirmiştir. Kitabın müellif nüshasının (Hasan Hüsnî Abdülvehhâb Ktp., Nu. 1124) son sayfasının kenarına farklı bir yazıyla düşülen, Sultan III. Murat döneminde Konya kadılığı sırasında telif edildiği yolundaki nota göre Temimî muhtemelen eseri III. Murat’a sunmak için 993’te (1585) İstanbul’a gitmiş ve Konya kadılığıyla ödüllendirilmiştir (a.g.e., neşredenin girişi, I/zây, hâ). Bu bilgilerden hareketle müellifin Konya’ya gelmesinin ardından kitaba bazı ilavelerde bulunduğu da söylenebilir. Kâtip Çelebi eserin kendi alanında yazılmış en hacimli kitap olduğunu, müellifin eş-Şekâ’iku’n-nu’mâniyye’de yer alan âlimlere kendi zamanına kadar yaşayan ulemayı da eklediğini ve biyografi sayısının 2523’e ulaştığını belirtir (Keşfü’z-zunûn, II/1098). Temimî, III. Murat’a ithaf ettiği eserin mukaddimesinde sultana övgülerini dile getirdikten sonra tarih ilmine ve tarih yazımına, kitapta izlediği yönteme ve kullandığı terimlere dair bilgi verir. Ardından kısaca Hz. Peygamber’in hayatını anlatır (et-Tabakâtü’s-seniyye, I/41-72), Ebi Hanife’nin biyografisini ve menakıbını genişçe ele alır (a.g.e., I/73-169). Daha sonra alfabetik sıraya göre başlangıçtan kendi zamanına kadar yaşamış Hanefî âlimlerinin biyografilerini kaydeder. Eserin sonunda künye, lakap ve nisbeleriyle tanınanlar zikredilmiştir. Hocası İbn Ganim el-Makdisî’nin yanı sıra (Atai, s. 399) Hoca Sadeddin Efendi, Şeyhülislam Çivizade Mehmet Efendi ve Şeyhülislam Bayramzade Zekeriyya Efendi gibi âlimlerin takriz yazdığı (Keşfü’z-zunûn, II/1098), çeşitli kütüphanelerde yazma nüshaları bulunan eserin (Köprülü Ktp., Fâzıl Ahmed Paşa, Nu. 1113; Nuruosmaniye Ktp., Nu. 3390, 3391; Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 3295, Hamidiye, Nu. 969) ilmî neşrini, biri müellif hattı olmak üzere beş yazma nüshaya dayanarak Abdülfettah Muhammed el-Hulv gerçekleştirmiştir. Kitabın birinci cildini Kahire’de neşreden Hulv (1390/1970) baştan Utbe ismine kadar olan kısmı dört cilt hâlinde Riyad’da yayımlamış (1403-1410/1983-1989), 1994 yılında vefatı sebebiyle neşir tamamlanamamıştır. 2. es-Seyfü’l-berrâk fî unuki’l-veledi’l-âk. Kâtip Çelebi günümüze ulaşmayan bu eserin müellifin hayırsız oğlu Hasan için yazdığı bir risale olduğunu belirtmektedir (Keşfü’z-zunûn, II/1017). 3. Muhtasaru Yetîmeti’d-dehr. Temimî, Ebu Mansur es-Sealibi’nin Arap şair ve ediplerine dair ünlü eserini ve Hasan b. Muzaffer en-Nisaburi’nin Zeylü’l-Yetîme’sini yarısına kadar ihtisar etmiştir (Keşfü’z-zunûn, II/2049, 2050). 4. Tezkire. Kâtip Çelebi’nin zikrettiği bu eserin muhtevası hakkında bilgi yoktur (a.g.e., I/385). Temimî’nin ayrıca İbnü’n-Nazım’ın (İbnü’l-Musannif) babası İbn Malik’e ait el-Elfiyye üzerine yaptığı şerhe bir haşiye (a.g.e., I/152) ve Arap atasözlerine dair bir eser yazdığı kaydedilir (Atai, s. 408). Brockelmann, Muhammed b. Ahmet et-Temimî’nin Menâfi’u’l-Kur’ân ve mâ fî külli âyetin mine’l-burhân adlı eserini yanlışlıkla Takıyyüddin et-Temimî’ye nisbet etmiştir (GAL Suppl., II/429; krş. GAL, I/273; Suppl., I/422). Temimî’nin bazı beyit ve kıtaları Hafaci ve Muhibbî tarafından zikredilmiş, III. Murat, Şeyhülislam Sun’ullah Efendi ve Ahmet b. Hasan b. Abdülmuhsin er-Rumi için yazdığı kasideler et-Tabakâtü’s-seniyye’de kaydedilmiştir (I/9-10, 333-336; IV/94).