Yunak ve çevresi Amasyalı Strabon’un 2 bin yıl önce Tuz Gölü (Tatta)’nün batısındaki Axylon olarak adlandırdığı çorak bozkırların batıya uzanan bir parçası gibi verilmekle birlikte çevresindeki verimli toprakları tarihöncesinden itibaren bağlayan önemli yollar üzerinde bulunmaktaydı. Nitekim bölgede XIX. yüzyıldan itibaren yapılan araştırmalar bu ulaşım ağı hakkında bilgiler vermektedir.
1997 yılında bölgede yapılan yüzey araştırmalarında tespit edilen, ilçe merkezinin 10 km doğusundaki Üçkuyular ve 20 km güneyindeki Kızılkuyu ve 5 km batısındaki Karataş höyüklerinde 6 bin yıllık geçmişe giden kalkolitik çanak çömlek parçalarına rastlanılmıştır. Bu höyüklerde İlk Tunç Çağı (MÖ 3000-2000) keramik parçalarının yanında daha sonraki dönemlere ait MÖ II ve I. bin yıllara ait çanak çömlek parçaları ele geçmiştir. Bölgenin, tarih öncesinden itibaren tuz ve benzeri ihtiyaç maddelerinin batıya taşındığı önemli ticari yollar üzerinde bulunmasının yanında tarihî çağlarda, yazılı belgelerin konuşmaya başlamasıyla birlikte, siyasal faaliyetlerde de önemli bir konuma sahip olduğu anlaşılmaktadır.
MÖ II. bin yazılı belgelerinde bölgenin Kızılırmak çevresindeki merkezî Hitit Bölgesi Hatti ile Batı Anadolu arasındaki Arzawa Konfederasyonu arasında yer aldığı görülür. Hititler batıya Arzawa üzerine yaptıkları birçok seferi bu bölgeden gerçekleştirmişlerdir. Bölge ise Hititler zamanında Pitaşşa olarak kaynaklarda geçen bölgenin kuzeyiyle Zallara olarak adlandırılan bölgenin batısında yer almalıydı.
Siyasal olarak bölgede, Hititlerden sonra Geç Hititler olarak bilinen dört yüz yıllık siyasal bir boşluk süresinde, Cihanbeyli-Zincirli Höyük’te bulunan bazalt heykel ve Afyon çevresinde görülen hiyeroglif yazıtlardan birtakım yerel beyliklerin rol aldığı anlaşılmaktadır. MÖ VIII. yüzyılda ise Sakarya havzasındaki Polatlı’daki Gordion’da bir devlet kuran Frigler bölgeye egemen olmuşlardır. Yunak ve çevresi merkezî Frig bölgesinde yer almaktaydı. Nitekim Yunak Piribeyli ve Çeltik arasında görülen Hasan Beyler, Karataş ve Gökpınar gibi yerleşimlerde görülen birçok Tümülüs, Frig Dönemi ve onların etkisinde oluşmuş mezar anıtlarıdır. Yunak ve çevresi Hititlerde olduğu gibi Friglerin de batıya uzandığı yollar üzerinde idi. MÖ VII. yüzyılda Karadeniz’in kuzeyinden gelen göçebe Kimmerlerin bölgeyi istila etmesi ile Gordion’daki merkezini terk eden Frigler, Eskişehir, Afyon ve Kütahya arasında varlıklarını MÖ VI. yüzyılda sürdürmüşlerdir. Bu kez de Yunak ve çevresi Friglerin doğusunda stratejik bir konuma sahip olmuştur. Nitekim bölge daha sonra Batı Anadolu’da Sardes ve çevresinde kurulan Lidyalılar ve İran’da kurulan Medler ve daha sonra onların yerine geçen Persler arasında bir mücadele alanı olmuştur. Bölge, MÖ 546 yılında Perslerin Lidya Devleti’ne son vermesi üzerine yaklaşık 250 yıl onların elinde kalmıştır. Perslere karşı Yunanistan’dan bir intikam seferi başlatan Makedonyalı Büyük İskender, Batı Anadolu’ya MÖ 334’te ayak basmış ve bölgedeki birtakım faaliyetlerden sonra MÖ 333’te Yunak’ın kuzeyinde bulunan Gordion’dan Ankara’ya uzanmış, oradan da Çukurova’da, İssos’ta, Persleri ağır bir yenilgiye uğratmıştır. Onun, daha sonra Mısır, İran ve Hindistan seferleri sonucu dönüş yolunda MÖ 323 yılında Babil’de ölümü üzerine elde ettiği geniş topraklar generalleri arasında paylaşılmıştır. Bu paylaşım sonucu Ege’den Hindistan’a kadar olan bölgeye Selevkosların egemen olduğu görülür. Ancak batıda Kartaca’yı yenerek tarih sahnesinden silen Roma, Balkanlardaki Makedonya Krallığı’na da son vermiş ve artık gözünü Anadolu’ya dikmiş ve bir süre bu faaliyetlerini Bergama’da bulunan krallıklarla sürdürmüştür. Anadolu’da bulunan Hellenistik Krallıklar; Selevkoslara, Pontos’a ve Ankara’da kurulan Galatlar’a karşı Bergama Krallığı’nın hamisi olmuştur. Yunak ve çevresi Galatlar ile Bergamalılar, kimi zaman da yine Roma’nın desteklediği Eskişehir Pessinus (Balahisar)’ta Galat rahiplerin kurduğu din devletinin mücadele alanı olmuştur. MÖ 133 yılında Bergama Kralı III. Attalos, ölüm döşeğinde verdiği bir vasiyetle topraklarını Roma’ya bağışlamıştır. Bunun üzerine Roma MÖ 129 yılında Batı Anadolu’da Asya eyaletini kurarak bölgeyi topraklarına katmıştır. Yunak ve çevresi Roma ile çekişme alanı olmuşsa da Galatyalıların zaman içinde Romalılara yakın politikalara yönelmeleri üzerine Roma bu toprakları Galatya Krallığı’na bırakmıştır. Ancak MÖ 27 yılında Galatya Kralı Amyntas Toroslar’da Suğla Gölü kenarında Homonadlara yenilip öldürülünce Roma İmparatoru Augustus MÖ 25 yılında Galatya eyaletini kurarak bu toprakları kendisine bağlamıştır. Bölgedeki Roma egemenliği Bizans Dönemine kadar sürmüştür. Bizanslılar zamanında ise VII. yüzyılda kurulan thema sistemi içinde bölge Anatolian Theması içinde yer almıştır.
MÖ 1200 yıllarında Avrupa’dan doğuya doğru göç eden Ege kavimlerinin Hitit Devleti’ni yıkması ile bölgeye Balkanlardan gelen Trak kökenli Frigler egemen olmuşlardır. Bu sebeple Yunak’ın da yer aldığı İç Batı Anadolu kesimi Frigya olarak adlandırılmıştır. Ancak Frigya’nın bu kesimi MÖ III. yüzyıldan itibaren Orta Avrupa’dan göç eden Galat boylarının yerleşmesinden dolayı zaman zaman -MS VI. yüzyıla kadar- Frigya Galatyası olarak isminden söz ettirmiştir. Bu dönemde Galatların üç boyundan biri olan Tolistoboglar (Tolistobogii) yerleşmişlerdir. Onların önemli kentleri Tolastochora’nın, Akgöl’ün doğu kenarındaki Çatalak Höyüğü olabilir. Bölgedeki Frig ve Galat yerleşmelerinden dolayı Hellenistik ve Roma dönemlerinde bölgedeki bu kültür sentezi kendini gösterecektir. Nitekim Eskişehir Pessinus (Balahisar)’daki ana tanrıça kültürü Roma dünyasını da etkileyen önemli bir dinî karakter olmuştur. Friglerin Kybele olarak adlandırdıkları ana tanrıça Yunak ilçesinin batısındaki Afyon-Emirdağ’daki Dindymon (Günyüzü) Dağı’ndan dolayı Dindymenê olarak anılmıştır. Bölgedeki epigrafik ve arkeolojik araştırmalar, Frig ana tanrıça kültürü ile Men ve attis kültürlerinin Bizans Dönemine kadar varlıklarını koruduğunu ortaya koymuştur.