Konya’nın, Meram ilçesine bağlı en eski ve en geniş mahallelerindendir. Mahalle adını, aynı adı taşıyan mezarlıktan almaktadır. “Sin”, Eski Türkçede mezar, “sinle” ise mezarlık anlamındadır. Furkandede Caddesi üzerinde, günümüze küçük bir bölümü gelebilen bu mezarlık korumaya alınmıştır.
Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman ve III. Murat zamanı kayıtlarında da ismi geçen mahalle, Kanuni dönemine ait tarihsiz tahrir defterine göre 14 hane 17 mükellef; III. Murat dönemine ait 992/1584 yılı yazımında da mükellef sayısı 46 kişidir. Osmanlı’nın son dönemlerine ait 1264/1847-48 temettüat kaydına göre ise hane sayısı 45’tir. Bu deftere göre ödenen en yüksek vergi 120, en düşük vergi ise 30 kuruştur. Kayıtlardan mahallenin düzenli bir gelişme gösterdiği anlaşılmaktadır.
Mahallenin sınırları 2009 yılında yapılan düzenlemeyle Hoca Faruk, Akbaş ve Gemalmaz Mahallelerinin bazı bölümleriyle birleştirilerek genişletilmiştir. 2015 yılı TÜİK verilerine göre mahallenin nüfusu 4.043’tür.
Aksinne Mahallesi Konya dış kalesi dışında kalan mahallelerdendir. Eski sınırları; Gemalmaz, Külahçı, Emir Halil, Hoca Faruk, Akbaş, Pirebi, Saadet Mahalleleri arasındayken 2009 yılında yapılan yeni düzenleme ile Aksinne Mahallesi sınırları; Çaybaşı, Pirebi, Bahçeli Evler, Öğretmen Evleri ve Saadet Mahalleleri ile sınır oluşturacak şekilde düzenlenmiştir.
XIII. yüzyıldan kalma Kümbetli Mescit (Parmaklı Mescit), Akçe Gizlemez (Taş Cami, Hacı Ferruh Cami), Erbaş Mescidi, Söylemez Baba Türbesi gibi tarihî binaları vardır. Bu tarihî eserler son yıllarda esaslı onarımlar görmüştür. Mahalleye 1960 sonrasında yapılan; Ak Cami, Mühürcü Hacı Lütfi Camii, Aksinne Mescidi, Kavaklı Cami gibi cami ve mescitler hâlen ibadete açıktırlar. Ayrıca, mahalle sınırları içinde; Orman Bölge Müdürlüğü ve lojmanları, özel idare lojmanları gibi resmi kurum binalarının yanında, balık hali ve aşevi binaları da vardır.
Gildanlı Baba Türbesi ve Mezarlığı, Kanlıgöl Mezarlığı gibi tarihî dokular kısmen ya da tamamen kaybolmuşlardır. Gildanlı Baba Türbesi ve birkaç mezar koruma altına alınmış, diğer eski mezarlar kaldırılarak yerleri yeşil alan hâline getirilmiştir. Gildanlı Mezarlığı’nın olduğu yerde bir Güreşçiler Tekkesi vardır. Gildanlı Baba da bu tekkenin şeyhidir.
Kanlıgöl ismi; şimdiki Etnografya Müzesi’nin bulunduğu yerde belediye mezbahası olmasından dolayı ve mezbaha kanlarının açıktan akıp, mahalle içlerinde kan gölcükleri oluşturması nedeniyle verilmiştir. Kanlıgöl Mezarlığı yerine Çocuk Yuvası, M. K. Mevlâna İlköğretim Okulu yapılmıştır.
Mahalle sınırları içindeki -şimdi yıkılmış olan Söğütlü Çeşme, bulunduğu sokağa ismini veren bir çeşmeydi. Paşalı Köprü’de iki yol arasındaki kitabeli tarihî çeşme hâlen kullanılmaktadır. Taş Cami ve Uzun Harmanlar Caddesi üzerinde bulunan mimari özelliğe sahip Müsevvit (Meserret) Çeşmesi (Kavaklı Çeşme), aslına uygun olarak yeniden yapılıp köşe başına çekilmiştir. Üzerindeki yedi satırlık manzum kitabesine göre çeşme, Müsevvit Mehmet Efendi adına 1188/1774 yılında yapılmıştır. Mahallenin tarihî sadaka taşlarından biri de Şeyh Galip Sokağı girişinde sağlam olarak kalabilmiştir.
Taşcami, Uzun Harmanlar, Çaybaşı ve Pirebi gibi önemli caddeleri bulunan mahalle, merkeze yakınlığından dolayı şehir nüfusunun çok yoğun olduğu bir mahalledir.
Bir zamanlar bağlık bahçelik olan Aksinne Mahallesi’nde, her ne kadar çok katlı binalar bulunsa da birçok kesimindeki evler yıkık dökük bir hâldedir. Aksinne’nin eski sakinlerinin hemen hepsi başka mahallelere taşınarak mahalleyi terk etmişlerdir. Ayakta kalan eski binaların çoğunda dar gelirli taşralı aileler, düşük kiralar karşılığında oturmaktadırlar.
Mahallede, hemen her evin bahçeli ya da avlulu olduğu dönemlerde, bahçeler ekilir, Meram Çayı’nın kolları olan dereciklerden de sulanırdı. Evlerde inek, koyun beslenir; hemen her evde bir kümes ya da kuşluk bulunurdu. Bahçe ya da taşlıklı avlularda düğün yemekleri verilir, kurbanlar kesilir, cenazeler yıkanır, kadın düğünleri ve eğlenceleri de buralarda yapılırdı.
Taşınan mahalle yerlilerinin boşalttığı evlere, çoğu Doğudan gelme ailelerin yerleşmesi sonucu yerel gelenek ve göreneklerin bir kısmı yozlaşmış, bir kısmı ise unutulup gitmiştir.
Eskiden dinî bayramlarda sokak başından başlanıp erkekler topluca kapı atlamadan bayramlaşırlardı. Çocuklar namaz* başlangıcında şivlilik*, yağmur yağdığında yağmurluk toplarlardı. Yağmurluk olarak toplanan bulgur ve yağla uygun bir kadına pilav pişirtip yerlerdi. Dişi çıkmaya başlayan bebekler için diş bulguru dökülür, sayesinde kadınlar arasında eğlenceler düzenlenirdi. Kadınlar gündüz sıkça bir araya gelerek otururlar ve kendi aralarında eğlenirlerdi. Kadınlar belli günlerde topluca hamama giderlerdi. Ramazanlarda teravih namazından çıkan erkekler sıra oturmaları yaparlardı. Kadınlar toplanıp sinemaların kadın matinelerine giderlerdi. Mahalle içinde her zaman yardımlaşma olur, perşembelik (Her perşembe günü yoksullara yapılan yardımlar) geleneği saat gibi işlerdi. Bu perşembelikler sayesinde mahalleli, yardım kuruluşlarına gerek kalmadan, kendi yoksullarını gözetirdi. Zenginlik yoksulluk ayırımı asla yapılmadığı gibi, övünmek ve gösteriş yapmak son derecede yadırganırdı. Satın alınan yiyecekler, bir gören olursa imrenip hakkı kalmasın diye, daima içi görünmeyen heybe, torba ve keselere konularak eve getirilirdi. Mahalle büyükleri her zaman çocuklara güzel öğütler verirler, camiye giderlerken yanlarında birkaç çocuğu da götürürler, çocuklara ve gençlere güzel örnek olabilmek için ellerinden geldiğince dikkatli davranırlardı. Gençlerin ve çocukların hoşa gitmeyen davranışlarına rastlanırsa, gizlice anne ve babaları uyarılırdı. Hiç kimse sokakta ve ayakta bir şey yemezdi. Erkekler mutlaka şapka ya da takke giyerler; başı açık gezen gençler kibarca uyarılırdı.
Konya’nın yerlisi olan veya uzun süre mahalle değiştirmeyen mahallelilerin hemen hepsinin bir lakabı vardı. Herkes lakabıyla tanınırdı. “Kaşıkçı Hoca, Eğri Bayatlılar, Kütüler, Hacı Kadın, Arap Hoca, Şelbekirler, Arzılar, Mıdıklar, Ziytinyağlar, Cancağaz, Palalılar, Abacılar, Deveciler, Şemiler (Fenerciler ), Köylü Fadimana, Hancı Ali Ağa, Hacel Osmanı, Bakırcılar, Karaviranlı Hocalar, Evliyalı Hocalar, Karakol Osman’ı, Taşçılar, Emmeciler, Güccük Ayış, Cevizli Havva, Kara Havva, Altaylıklar, Yorgancılar, Katipoğlu, Şekerciler, Maylar, Demiryolu Ali Ağa, Demiryolu Hasan Ağa, Edeciler, Uğurlular, Üzümcüler, Maviler, Balbekmezler, Cambaz Hüseyin Ağa, Cambaz Hasan Ağa, Bohçacılar, Arabacı Ali Usta, Acıöldümler, Kör Omarlar, Keleciler, Deli Bayramlar, Topal Murat, Torunlar, Kavaslar, Kuşçular, Topal Hafız, Kocakafalar, Kabakçı…” bu lakaplardan bazılarıdır. Günümüzde mahallede bu ailelerden hiçbiri kalmamıştır.
Aksinne Mahallesi halkından birçok iş adamı, sanayici çıkmıştır. Bunların içinde Türkiye’de söz sahibi olanları da vardır. Futbolcu Mıcık Ali; futbolcu, antrenör, turizmci Haldun Üstel; sporcu, Gençlik ve Spor İl Müdürlerinden Necati Yeğenoğlu; yerel müzisyen, Konya müziğinin unutulmaz ekolu rahmetli Gökmen Hüseyin Ağa; şehir plancısı, mimar, emekli öğretim görevlisi, Karaman Belediye Başkanı Dr. Kâmil Uğurlu; Konya Spor Kulüp Başkanı Mehmet Ali Kuntoğlu; Dr. Celâlettin Vatansever; öğretmen, yazar, Halk Eğitim Müdürlerinden rahmetli Ali Sert; üroloji uzmanı Dr. Yakup Türkkan; Avukat Orhan Özer; Kapı Camii imamlarından Abdulbaki Konuş, Konya’nın ilk sendika başkanlarından merhum Galip Kadıoğlu, işadamları Ali ve Vehbi Gündüz kardeşler mahallenin tanınmış simalarından adı ilk akla gelenlerdir.