Konya Vilayet (Hükümet) Konağı, Meram ilçesine bağlı Şükran Mahallesi, Tevfikiye Caddesi Nu. 2 adresinde, “tarihî meydanlar platosu”nun güneydoğu köşesinde yer alır. Günümüzde hâlen özgün işleviyle kullanılan Vilayet Konağı binası, 1881-1887 yılları arasında Konya valisi olan Mehmet Sait Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Konya şeriye sicillerine göre mevcut yapının yerinde daha evvel, XVIII. yüzyıl sonlarından itibaren var olduğu anlaşılan, on beş odalı eski bir vali konağı bulunuyordu.
Yığma-kâgir tekniğinde inşa edilen Vilayet Konağı hakkında, 1891 yılında şehre gelen Fransız Şarkiyat uzmanı Clement Huart, yapıda Konya kalesinden sökülen taş malzemenin kullanıldığından bahseder. Huart’ın yapıyla ilgili şu ifadeleri kayda değerdir:
“Eğer Alâeddin Camiinden şarka doğru düz hat üzerinden inilirse derhal kesik taşlardan yapılmış çirkin yepyeni bir binaya rasgelinir: Burası Hükümet Konağıdır. Hiçbir hususiyeti olmayan ve ortasındaki avlu etrafında Avrupakâri pencere ve kemerle bir kışla manzarasında görünen bu bina, Konyaya gelen arkeoloğun duyduğu iztirap verici hayreti tazeler. Çünkü burada kat’i surette şekilsiz izlerden başka bir şey kalmayan şehrin surunun bütün taşları, aynı zamanda Selçukilerin çerçeveledikleri ve taşçıların şaşkın çekiçleri altında, ondokuzuncu asırda kaybolmak üzere, birçok asırlar zahmetsizce paydar kalan bütün eski mahkûkât Yunan ve Latin kitabeleri ile yapılmıştır.” (Huart, 1944, 26)
Yüksek bir bodrumun üzerinde iki kattan oluşan binanın, kalın taşıyıcı taş duvarları dışında orijinal döşeme sistemi, Cumhuriyet Döneminde yapılan onarımlarda betonarmeye çevrilmiştir. Yapının eski fotoğraflarında görülen, geniş saçak silmesinin üzerinde parapet duvarlarıyla gizlenen üst örtüsü, bugün beton saçaklı kırma çatıdan meydana gelmektedir. Yine eski fotoğraflarında binanın doğu giriş cephesinin de diğer cephelerdeki gibi sıva üstü boyayla kaplı olduğu ve önündeki meydanda bir şadırvanın bulunduğu göze çarpmaktadır. Onarımlarda doğu cephedeki sıvanın kaldırılıp, özgün kesme taş dokusunun açığa çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Yapının önündeki şadırvan ise günümüzde mevcut değildir.
Doğu-batı istikametinde 78,60x39,00 m ölçülerinde uzunlamasına dikdörtgen bir alana oturan bina, ortasındaki iç avlunun etrafında şekillenir. Dört yönde dolaşan koridorlar her üç katta da iç avluya cephelidir. Yapının dört cephesinde birer giriş kapısı bulunmakla birlikte esas giriş, doğu cephede düzenlenmiştir. Doğu cephe, ortada ve iki yanda yapılan çıkmalarla hareketlendirilmiştir. Kuzey ve güney cephelerin ortalarında yine çıkma yapan kısımlar vardır. Katlar arasında dolaşım, kuzey ve güney kanatların ortasında yer alan üç kollu merdivenlerle sağlanmaktadır. Doğu ve batı yönlerdeki merdiven holleri yanız bodrum ve zemin katlarla irtibatlıdır.
Doğu cephe, giriş aksının iki yanında simetrik sıralanmış pencere düzenine sahiptir. Bodrum kata açılan düşey dikdörtgen çerçeveli pencerelerin dışında zemin ve birinci katlara ait basık kemerli pencere söveleri, bosajlı (çıkıntılı) taş örgülerle hareketlendirilmiştir. Yapıya karakter veren bu pencere tasarımı, diğer cephelerde de tekrar eder. Bununla birlikte zemin ve birinci katlar arasında, düz ve dışbükey profillerden meydana gelen silme kuşağı binanın dört cephesinde de devam ettirilmiştir. Yapıda kuzey ve güney cepheler birbiriyle simetrik olup, yalnız servis mekânlarının bulunduğu alanlardaki pencere büyüklükleri fark göstermektedir. Merdiven holleri yüksek pencerelerle aydınlatılmıştır. Kuzey, güney ve batı cephelerin ortasında yer alan yarım daire kemerli giriş kapılarından batıdaki daha geniş bir açıklığa sahiptir. Herhangi bir çıkıntı yapılmayan batı cephede pencere düzeni, giriş aksının iki yanında yine simetrik dizilimlidir.
Doğu cephenin ortasında çıkma yapan bölüm, birinci kat döşemesini destekleyen üç kemerli bir revak tarzında düzenlenmiş giriş sahınlığına sahiptir. Önde bağımsız ve arkada cephe duvarına yarı gömülü olan Toskan tarzı dörder sütun, birbirlerine yarım daire formlu kemerlerle bağlıdır. Giriş açıklığı ortadaki büyük kemerle vurgulanmıştır. Yarım daire formlu kapı kemeri, iki renkli taş malzemeden teşkil edilmiş olup, kapının üzerinde kemer gözü şeklinde çıkıntı yapan, süslemesiz bir alınlık panosu yer alır. Kapının iki yanında, giriş sahınlığının kemer düzeniyle uyumlu, yarım daire planlı birer nişe yer verilmiştir.
Binanın bodrum ve zemin katlarında yirmi sekiz, birinci katında ise otuz oda yer almaktadır. Planda kuzey ve güney cephe ortaları ile doğu cephenin iki yanındaki çıkma yapan bölümlere büyük köşe odaları yerleştirilmiştir. Kuzey-güney ve doğu-batı kanatların birleştiği alanlar helâ, depo gibi servis mekânlarına ayrılmıştır. Valilik makamı olarak, birinci katın doğu kanadında yan yana yedi oda kullanılmaktadır. Zemin ve birinci katlardaki diğer odalar; millî eğitim, mahallî idareler, nüfus ve vatandaşlık müdürlükleri ile sosyal dayanışma ve yardımlaşma vakfı gibi idari birimlere tahsis edilmiştir. Binanın bodrum katı arşiv-depo olarak kullanılmaktadır.
İç avluya dört yönde aynı akslarda yer alan kapılardan geçilmektedir. Kuzeyde, zemin kat seviyesindeki kapıdan, cepheye bitişik iki yönlü merdivenlerle avluya inilir. Merdiven sahanlığının altında ayrıca bodrum seviyesinde açılmış bir kapı daha vardır. Güneydeki kapının iptal edildiği ve avluya inen merdivenlerin daha sonraki bir tarihte kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Doğu ve batı ceplerdeki avlu kapıları ise bina girişleriyle aynı seviyede açılmış, kemerli büyük kapılardır. Avlu kotunun, peyzaj düzenlemesiyle birlikte belli oranda yükseldiği izlenmektedir. İçinde ağaçların da dikili olduğu avlunun ortasında bulunan kare planlı havuz modern seramik kaplıdır.
Konya Vilayet Konağı, II. Abdülhamit’in Osmanlı taşra teşkilatını güçlendirme politikaları kapsamında vilayetlerde inşa ettirilen idari yapılardan birisidir. Eski fotoğraflarda izlenebilen örtü ve saçak parapetleriyle birlikte yapıda, Batılılaşma dönemi Osmanlı mimarisinin cephe tasarım anlayışı hâkimdir. Yarım daire ve basık kemer formları, çıkıntılı taş örgülerle belirginleştirilen pencere söveleri ile giriş revakında kullanılmış Toskan tarzı sütunlar Avrupai üslubun XIX. yüzyıl Osmanlığı mimarlığında yarattığı barok izlerdir. Huart’ın da bahsettiği gibi, mimari düzeni bakımından kışla binalarını anımsatan Konya Vilayet Konağı, inşa edildiği tarihten günümüze özgün işlevini sürdürmektedir. A. Sefa Odabaşı, Vilayet Konağı’nın bodrum katında bir dönem Konya vilayet gazetesinin basıldığını ve uzun yıllar Merkez Karakolunun binanın meydana bakan zemin katında hizmet verdiğini belirtir. Vilayet Konağı’nın inşasından bir on yıl kadar sonra Konya-Eskişehir demiryolu hattı faaliyete girmiş (1896) ve şehir içinde İstasyon ile Konak arasında atlı tramvay seferleri başlamıştır.