Yalıhüyük’ün tarihi, burasının ilçe olmadan önce bağlı olduğu Bozkır ilçesinin tarihinden farklı değildir. Bozkır ve çevresi antik kaynaklarda “Isauria” olarak adlandırılan bir bölgedir. Antik Isauria bölgesi coğrafi olarak Kilikia ile Lykaonia arasında ve Torosların kuzeyinde yer almaktadır. Bu bölgenin merkezi şimdi Bozkır ilçesine bağlı olan Ulupınar köyünün doğusunda yer alan Zengibar Kalesi’dir (Bahar, 1996, 51).
Bölgedeki arkeolojik kazılarda ilk Tunç Çağından (MÖ 3000-MÖ 2000) itibaren yerleşme izlerini yansıtan çanak çömlek gibi bulgulara rastlanmaktadır (Bahar, 2006, 5). MÖ 2200 yıllarında Orta Anadolu’yu egemenlikleri altına alan Luwiler Isauria bölgesine de hâkim olmuşlardır. Luwi etkisi Isauria bölgesinde Helenistik ve Roma dönemlerine kadar devam etmiştir (Yılmaz, 2006, 19). MÖ XII ila MÖ VIII. yüzyılları arasında Frigler, Konya-Karaman sınırları arasında Kızıldağ’da Hartapuş Krallığı’nı kurmuş, krallığın sınırlarının güneyde Bozkır ve çevresine kadar uzandığı düşünülmektedir (Bahar, 2006, 7). Persler, Anadolu’da MÖ 546 yılında Lydia Krallığı’na son verdikten sonra, Alexandros’un (Büyük İskender) MÖ 333 Issos Seferi’ne kadar Anadolu, Pers egemenliği altına girmiştir. Bu tarihlerde Isauria bölgesi de Kilicia sınırları içinde görülmektedir. Daha sonra Roma İmparatorluğu’nu huzursuz eden Isaurialılar üzerine MÖ 103 yılında bir sefer yapılmış ve hemen akabinde de MÖ 102 yılında Kilicia Provinciası kurulmuştur. MÖ 43 yılından sonra Galatialılar hâkim olmuştur. Ancak Galatia kralı, Suğla çevresinde yaşayan (bugünkü Yalıhüyük civarında) Homanadlar tarafından öldürülmüştür.
MS 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılmış ve Isauria bölgesi Doğu, yani Bizans sınırları içerisinde kalmıştır. Isaurialılar bu tarihten sonra da baş kaldırmalara devam etmişler, üstelik Bizans tahtına da göz dikmişlerdir. Nitekim aslen Isaurialı olan Torasikodia (sonradan Zenon adını alacaktır) MS 474-491 yılları arasında Bizans İmparatorluğu’nu ele geçirmiş ve Bizans’ı yönetmiştir. Zenon, Türk Hakanı Attila ile diplomatik ilişkiler kurmuştur. Zenon zamanında Isauria bölgesinde büyük gelişmeler olmuş, kendi adıyla anılan Zenonpolis kenti de kurulmuştur. Zenon, MS 491 yılında Bizans tahtından indirilirse de MS 717-741 yılları arasında Isaurialı III. Leon Bizans tahtını zorla ele geçirmiştir (Yılmaz, 2006, 20, 21, 22; Bahar, 2006, 10, 11).
Türk Hâkimiyetinde Yalıhüyük
Müslüman Arap akınları Anadolu’ya MS VII. yüzyıldan itibaren başlamıştır. Bu zamanda Bizans İmparatorluğu taht kavgalarıyla uğraşmaktadır. Emeviler, ardından da Abbasiler, Anadolu’nun, daha ziyade İstanbul’un fethi için Anadolu ve İstanbul üzerine akınlar düzenlemişlerdir. Konya da birçok defa İslam ordularının saldırılarına uğramış, Emevi hükümdarı Abdülmelik Konya’yı almış; fakat hâkimiyeti kalıcı olmamıştır. Aynı şekilde Abbasiler Devleti zamanında da Konya, İslam ordularının saldırılarına uğramıştır. Bu orduların büyük çoğunluğu Türklerden oluşmaktadır. Bu yüzden Selçuklular Anadolu’ya gelmeden öncede buralarda Türk varlığı görülmektedir.
Malazgirt Savaşı’ndan sonra Süleyman Şah ve Mansur Anadolu’ya gelmişlerdir. Süleyman Şah etrafındaki kuvvetlere Türkmenleri de katarak önce Konya’yı, sonra İznik’i alıp, orayı kendine merkez yaparak Türkiye Selçuklu Devleti’nin temellerini atmıştır (1075). Böylece Bozkır ve çevresi de ilk defa Türk hâkimiyetine girmiştir (Akan, 2006, 44, 45). Bu şekilde başlayan Bozkır’daki Türk hâkimiyeti Karamanoğulları, Eşrefoğulları, Hamitoğulları ve Turgutoğullarıyla devam etmiştir. Bölge Osmanlıların eline ilk defa I. Murat zamanında geçtiyse de Osmanlı-Karamanoğulları çekişmesi sebebiyle sık sık el değiştirmiştir. Osmanlılar bu bölgeyi tam olarak Fatih zamanında ele geçirebilmişlerdir.
Osmanlıların idari düzenlemesiyle Bozkır bölgesi Beyşehir’e bağlanmıştır. Karaman eyaletinin Beyşehir sancağı olarak yapılan düzenlemede, Sancak da iki kazaya ayrılarak, biri Beyşehir, diğeri de Seydişehir kazası diye düzenlenmiştir. Seydişehir kazası da Suğla Gölü sınır olmak üzere kuzeybatı bölgesi Gurgurum nahiyesi, güneydoğusu da Bozkır nahiyesi olarak bölünmüştür (Tuş, 2006, 61).
Bozkır nahiyesine bağlı köyler demografik açıdan incelendiğinde dikkati çeken en önemli husus, hem 1500 yılında hem de 1524 yılında köylerinin tamamında Müslümanların oturuyor olmasıdır. 1500 yılında 37 köyü, 1524 yılında da 43 köyü olan Bozkır nahiyesinin, en çok nüfusa sahip köyü sıralamasında Yalıhüyük 68 hane, 119 neferle ilk sırada gelmektedir. Bozkırın toplam nüfusu 1.238 hane, 1.572 neferdir. 1524 yılında Bozkır nahiyesine bağlı 43 karyede 1.270 hane, 1.888 nefer vergi nüfusu vardır. Yalıhüyük’ün 1524’teki nüfusu ise 104 hane, 135 neferden oluşmaktadır.
Bozkır nahiyesinin geçim kaynağı, bir başka değişle en önemli üretimi hububattır. Ziraatçılığa paralel olarak yapılan hayvancılık ikinci sırada yer almaktadır. Yalıhüyük’te 1500 ve 1524 yıllarında hububat, hayvancılığın yanında balıkçılığın da ciddi bir geçim kaynağı olduğu görülmekte (Aköz, 2006, 70, 71); 1500 ve 1524 yıllarındaki vergi gelirleri bunu göstermektedir (Aköz, 2006, 83, 84).
XVI. yüzyılda Belviran kazası ve Alanya sancağı ile hemhudut olan Bozkır nahiyesinin merkezi Siristad köyüdür. Siristad köyünün Bozkır ismini alması Tanzimat’ın ilanından sonraki dönemde gerçekleşmiştir (Muşmal, 2006, 88). 1400’lü yılların başında Yalıhüyük ve çevresinde (Yazıkolu) yaşayan Bozkır Bey, Leontopolis’e (Bozkır) gelerek kendi adını vermiştir (Yılmaz, 2006, 26, 27).
1840 yılında Bozkır kazası, Beyşehir sancağına bağlı bulunmaktadır. Ancak Bozkır kazası, bu dönemde hem kendisine bağlı yerleşim yerlerinin sayısı, hem de kaza toplam nüfusunun büyüklüğü açısından Beyşehir sancağına bağlı kazalar arasında öne çıkmaktadır. Beyşehir sancağına bağlı yedi kaza arasında en fazla yerleşme ve nüfusa sahip olan kazanın Bozkır olduğu anlaşılmaktadır. Bu tarihte kazaya bağlı 59 yerleşim yerinde yaklaşık 18.500 kişi yaşamaktadır. 1840 yılında Yalıhüyük köyünün nüfusu da 560 kişiden oluşmaktadır (Muşmal, 2006, 95). 1840 yılına ait kayıtlardan anlaşıldığına göre bu tarihlerde Bozkır kazasında yaşayanların tamamına yakını Müslüman’dır. Söz konusu kayıtlara göre Bozkır kazasında yaşayan gayrimüslimler Siristad kasabasında mukimdirler ve bunların miktarı 21 hanede 38 erkek ve yaklaşık 75 kişi ile sınırlıdır (Muşmal, 2006, 89).
1844 yılında Beyşehir’in sancak statüsüne son verilince, Bozkır, Konya sancağına bağlanmıştır.