Konya’nın tarihî mahallelerinden olan Sephavan Mahallesi’nin doğusunda İstanbul Caddesi ile sınırlıdır. Bu cadde, mahallenin güneydoğu başlangıcıdır. Bu noktada Kadınlar Pazarı’nın ana girişinin karşısında, eski Kayıklı Kahve yer alıyordu. Kayıklı Kahve’nin doğu tarafında ise, eskiden Esenli/Esenlü, sonradan Pürçüklü Mahallesi, kuzeyde Şükran Mahallesi, güneyde Sahipata Caddesi, batıda Mücellit ve Muhtar mahalleleri ile çevrilidir. Mahalle, Konya’nın önde gelen sur içi mahallelerindendir. Bazı şeriye sicillerinde yer alan muhtelif mülk satışlarında, satılan mülklerin bir taraflarının “bârû (sur)” ile çevrili olduğu belirtilmektedir. Konya’nın önde gelen dış sur içi mahallelerinden olan mahallenin, doğu tarafları sur dışına doğru devam etmektedir.
Karamanoğulları, Fatih ve Yavuz Sultan dönemlerinde mevcut olan mahalle, Kanuni dönemindeki tarihsiz bir yazımda yedi hane ve on beş neferdir. 992/1584 yılında III. Murat döneminde ise, mahallenin mükellef sayısı 25’tir. 1264 (1847-48) yılı temettü defterine göre de mahallede, 37 mükellef vergilendirilmiştir. Yine aynı deftere göre bu yılda Konya’nın tanınmış pek çok ailesi bu mahallede ikamet etmektedir. Tombağın İsmail Efendi, Şeyh Salih Efendi, Konya belediye başkanlarından Ahmet Hilmi Nalçacı’nın büyük dedesi Nalçacızade Hacı Mehmet Efendi, Kadir Şeyhzade ailesinin büyük dedeleri Kadir Şey Efendi, bunlardan bazılarıdır. Daha sonraki dönemlerde Konya’nın tanınmış sanayicilerinden Mehmet Karacığan ailesi de 1935 yılında Karacığan Mahallesi’nden bu mahalleye taşınarak uzun yıllar bu mahallede oturmuşlardır. 1950’li yıllarda hâlâ mahallede ikamet eden Nalçacılar ve Kadir Şeyhzadeler, sonradan mahalleden ayrılmışlardır. Günümüzde mahallede bu köklü ailelerden kimse kalmamıştır.
Mahallenin en büyük tarihî özelliği, Konya surunun en işlek kapısı olan Atpazarı Kapısı’nın mahallenin güneydoğu ucunda bulunmasıdır. Konya’nın en hareketli ticarî bölgesi bu bölgedir. Kapı dışında ve çevresinde günümüze intikal etmeyen han ve mescit gibi pek çok yapı mevcuttur. Misk-i Emir Sultan Türbesi, Zaviyesi, Mescidi ve Kabristanı da hemen mahallenin güneydoğusunda yer alıyordu.
Selçuklu devlet adamlarından Emir Nureddin’in Selçuklu tipi türbesi eskiden mahalle mescidinin yanındaki dibi çıkmaz sokakta idi. Diğer pek çok türbe ve tarihî eser gibi bu türbenin de mülkiyeti özelleştirilmişti. Son yıllarda çevresindeki yapılar yıkılarak türbenin etrafındaki alan büyütülmüştür.
Sephavan (Seb’a-hân) Mahallesi’nin adının nereden geldiği hususu üzerinde çeşitli görüşler ileri sürülmektedir. İ. H. Konyalı’ya göre, vaktiyle burada bir de tekke bulunmaktadır. Bu tekke veya mescitte yedi defa bir ayet veya bir sure tekrarlandığı veyahut “Seba’l-mesânî” denilen Fatiha Suresi okunduğu için mahalle bu isimle anılmıştır.
Bir rivayete göre de türbede yedi kardeşin metfun olduğu, mahallenin adının yedi kardeş anlamına gelen “Seb’a ihvan” kelimesinden bozma olduğu, başka bir rivayete göre de mescitte Kur’an-ı Kerim’in yedi vecih üzere okunmasından dolayı, mahalle bu isimle anılmıştır. Halk arasında bunlardan başka rivayetlere de rastlanmaktadır. Bunun rivayetler ve eski yazıda adının farklı telaffuzlarla okunması dolayısıyla mahalle: “Seb’ahan, Seb’hon, Seb’havân” gibi farklı isimlerle anılagelmiştir.
Türbenin bulunduğu dibi çıkmaz sokağın adı eskiden Kavaklı Mektep Çıkmazı idi. Bu kayıttan da mahalle mektebinin bu sokak içerisinde bulunduğu ve mektebin Kavaklı Mektep adıyla anıldığı anlaşılmaktadır.
İ. H. Konyalı, bir zamanlar türbede Emir Karaaslan’ın babası Emir Nureddin’in mumyasının olduğunu, türbeyi satın alanların da bir ara türbeye çöp döktüğünü zikreder (Maalesef, bir zamanlar böyle ata yadigârlarının devletçe özel şahıslara satılmaları sonucu, Konya’da pek çok tarihî türbe aynı akıbeti yaşamış; dolayısıyla bu ata yadigârları hoyratça ve saygısızca kullanılmışlardır).
Üzerindeki kitabeden anlaşıldığına göre Sephavan Mescidi, 1279/1862-63 yılında mahalle sakinlerinden Hacı Mehmet Efendi adında bir zat tarafından “müceddeden (yeniden)” inşa edilmiştir. Bu Hacı Mehmet Efendi’nin, Nalçacızade Mehmet Efendi olması muhtemeldir. Mescit, 1950’li yıllardan itibaren uzun yıllar Kur’an kursu olarak kullanılmıştır. Nalçacızade Mehmet Efendi’nin evi de caminin karşısındaki sokağın içerisinde, ikinci veya üçüncü evdir. Onun tarihî evi yıkılmış ve yerine çok katlı bir apartman yapılmıştır.
Yılanlı Medrese de mahallenin kuzey sınırları içerisindedir. Medresenin avlusu, hâlen el işleri satan kadınlar tarafından pazar yeri olarak kullanılmaktadır. Kapı Camii, Şükran Mahallesi ile Sebhavan Mahallesi sınırında, eski Odun Pazarı da Kapı Camii ile Yılanlı Medrese arasında idi.
Eskiden mahallede evler genellikle tek katlı, küçük bahçeli veya avlulu klasik Konya evleri ile dolu idi. Mahallenin bu dokusu korunamamış ve pek çok eski bina yıkılmıştır. Yeni bir yapılanmaya da gidilmediği için, yıkılan bazı binaların yerleri hâlen otopark olarak kullanılmaktadır. Kapı Camii’nden Larende Caddesi’ne inen sokak ise, günümüzde tamamen iş yerleri ile dolmuştur.
2007 yılında mahallenin nüfusu, 171 olarak tespit edilmiştir. 2009 yılında yapılan mahalle düzenlemelerinde de mahalle, Şükran Mahallesi’ne dâhil edilmiştir.