“Enseli güvercin” de denilen Selçuklu güvercini, Konya’ya özgü evcil bir güvercin ırkıdır. Selçuklular zamanında saraylarda ve evlerde yetiştirilen bu güvercin, II. Abdülhamit zamanında Osmanlı saraylarında da yetiştirilmiştir. O zaman dışarıya götürülmesine izin verilmeyen bu evcil güvercin ırkı daha sonra başka ülkelere de götürülmüş, ancak oralarda soyları devam ettirilememiştir. 1200’lü yıllarda Konya’da yaşayan Hz. Mevlâna, daha sonra onun soyundan gelen Çelebiler de Selçuklu güvercinini yetiştirmişlerdir. Selçuklu minyatür resimlerinde de bu kuşlara çok rastlanılmaktadır.
Konya’daki sayfiye evlerinde çok yetiştirilen Selçuklu güvercinlerinin sayıları ilgisizlik yüzünden gittikçe azalmaktadır. Enseli güvercinler uçuş için değil, evlerde, bahçelerde süs ve zevk için yetiştirilmektedir. Kısa mesafede uçabilen bu güvercinler tek takla atabilmektedir.
Selçuklu güvercini diğer güvercinlere göre biraz küçüktür. Gövdeleri topak, göğüs kısımları biraz bombeli ve yuvarlakçadır. Kanatları kuvvetli, tüyleri kalın ve sıktır. Baş, biraz geriye doğru durmaktadır. Gagası düz ve yumuşaktır. Dip kısmı etlidir. Burun deliklerinde perdeden bir kapakçık bulunur. Boyun kısımları fazla uzun değildir. Ancak, ağızları geniş ve gözleri iridir. Göz küresini çevreleyen halka beyazımsı veya ayva sarısı tondadır. Gözleri; boncuk mavisi, beyaz, siyah, çakır veya kızılımsı renklerde olabilmektedir. Ayakları kısa paçalıdır. Kuyruk kısımları geniştir ve ense diye tabir edilir. Enseli güvercin adı da buradan gelmektedir. Kuyruk teleklerinin sayısı soylara göre 24 ile 36 arasında değişmektedir. Hâlbuki diğer güvercinlerde kuyruk teleklerinin sayısı daha azdır. Selçuklu güvercinleri, kuyruk teleklerinin yukarı doğru kalkık ve hafif yelpaze şeklinde olmasıyla karakteristiktir.
Selçuklu güvercini, diğer güvercinler gibi bitkisel besinlerle beslenir. Genellikle danelerle, nadiren de meyvelerle beslenir. Dişileri bir veya iki yumurta yumurtlar. Erkek ve dişi sıra ile kuluçkaya yatar. Kuluçka süresi 17-18 gündür. Yavrular yumurtadan çıktığında gözleri kapalı ve çıplak gibidirler. Yavrularını, kursaklarından salgıladıkları süt benzeri bir sıvı ile beslerler. Üç-dört hafta sonra yavrular kendi başlarına beslenmeye başlar.
Selçuklular Anadolu’ya gelirken beyaz, siyah ve gök renginde olan güvercin ırklarını getirmişlerdir. Daha sonra bunların eşleştirilmesiyle Akkuyrukkara, Ala, Çopur ve Pal denilen ırklar elde edilmiştir. Günümüzde ise sadece Akkuyrukkaralar ve gök renkli Selçuklu güvercini soyları mevcuttur. Beyaz, Siyah, Çopur, Pal ve Ala ırkları tükenmiştir. Beyaz ve gök renginde olan soyların eşleştirilmesiyle Çopur denilen ırk ortaya çıkmaktadır. Çopurlar genellikle çakır gözlüdür, ancak bir gözü siyah diğer gözü çakır renkli olan Çopurlar da vardır. Pal soyu ise Beyazla Çopurun eşleştirilmesiyle ortaya çıkar ve kül rengindedir. Beyaz ırkla siyah ırk eşleştirilirse Akkuyrukkaralar ve Ala denilen soylar meydana gelir. Siyah ve beyaz karışımı bir renge sahip olan Akkuyrukkaralara Mavrullu kara da denilmektedir. Ala ırkı da karışık renkli ve çakır gözlüdür. Akkuyrukkara ırkı Osmanlı Döneminde geliştirilmiştir.
Konya’da eskiden “ferfene” adı verilen ve davetlilerin her birinin bir malzeme getirerek katıldığı büyük ziyafetler düzenlenirmiş. Bu ziyafet sonrası kuşlar odanın ortasına yayılan ve sofra altı denilen bez yaygının üzerine çıkartılır; hangi kuşun hangisiyle eşleştirilmesi gerektiğine bütün kuşçuların ortak görüşü ile karar verilirmiş. Bu durum mevcut soyların devam ettirilmesi bakımından önemlidir.
Selçuklu güvercininin de diğer güvercinler gibi yön tayin etme ve yuvasına bağlılık özelliği vardır.
Bugün Konya’da on beş-yirmi kadar insan Selçuklu güvercini yetiştirmektedir. Bu güvercinlerin sayıları da 200-250 civarındadır. Selçuklu güvercinlerinin hem yetiştiricileri hem de sayıları gittikçe azalmaktadır. Selçuklulardan beri Konya’da yetiştirilen ve bugün sadece Konya’ya özgü olan bu endemik evcil güvercin ırklarının korunması ve daha fazla sayıda yetiştirilmesi için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.