Mondros Ateşkes Antlaşması ardından başlayan işgallere, Türk milletinin en belirgin tepkisi, direniş çalışmaları, Kuva-yı Milliye teşkilatının yaygınlaştırılıp güçlendirilmesi olmuştur. Bölgesel direniş hareketleri şeklinde ortaya çıkan ve giderek güç kazanan Kuva-yı Milliye’ye, Anadolu’nun çoğu yerinde olduğu gibi Beyşehir de sahip çıkmıştır. Öyle ki, İzmir’in işgaline sert tepki gösteren ve bu sebeple bir de miting tertip edilen şehirlerden biri de Beyşehir’dir.
Kuva-yı Milliye hareketinin Beyşehir ve çevresinde örgütlenmesiyle ilgili olarak iki önemli şahsiyet ön plana çıkmıştır. Bunlardan ilki, Beyşehir’de bulunan VII. Süvari Alay Komutan Vekilliğine 27 Mart 1919 tarihinde atanan Kurmay Binbaşı Mehmet Nazım Bey’dir. Mehmet Nazım Bey’e, Beyşehir’de bulunduğu dönemde en önemli desteği Süleyman Sırrı Bey vermiştir. Beyşehir’e yüzyılın ilk yıllarında yerleşmiş Kuzey Kafkas göçmenlerinden Süleyman Sırrı Bey, toplumda saygınlığı olan, iyi yetişmiş biridir.
1 Haziran 1919’da Beyşehir’e yirmi bir İtalyan askerinin gelmesi, Mehmet Nazım Bey ve arkadaşlarının çalışmalarının daha yoğun biçimde devam etmesini sağlamıştır. Mehmet Nazım Bey ve Çeçen Süleyman Sırrı Bey’in özverili çalışmaları neticesinde Beyşehir ve çevresinde Kuva-yı Milliye hareketi ciddi bir güç haline gelmiştir. Ortaya çıkan Kuva-yı Milliye yanlısı örgütlenmeye ilk aşamada “yoldaş” adı verilmiştir. Bu durumdan, bir ara dönemin Harbiye nazırı Şefik Paşa ve Konya Valisi Cemal Bey rahatsızlık duymuşlardır.
Millî kuvvetlere karşı tavrıyla bilinen Vali Cemal Paşa’nın Konya’yı terk etmek zorunda kaldığı süreçte; Kurmay Binbaşı Mehmet Nazım Bey, Çeçen Süleyman Sırrı Bey ve Binbaşı Sadettin Bey önderliğinde Beyşehir’den Konya’ya gelen Millî Mücadele yanlısı kuvvetlerin rolü önemlidir. Kuva-yı Milliye yanlılarının bu başarısı sonrası Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Konya Şubesi örgütlenirken, Beyşehir temsilciliğine de Memiş Efendi getirilmiştir.
Bir süre sonra yani 1919 yılı sonlarına doğru Mehmet Nazım Bey ve mahiyetindeki çok sayıda vatansever, Temsil Heyeti kararıyla, Batı Cephesi’nde bulunan millî kuvvetlere katılmıştır. Batı Cephesi’ndeki başarıları yanında, Bolu civarındaki iç isyanların bastırılmasında da önemli katkı sağlayan Mehmet Nazım Bey; 16 Temmuz 1921’de Kütahya-Eskişehir Savaşları sırasında şehit olmuştur. Şehit olduğu sırada yarbay olan Nazım Bey’in rütbesi, TBMM tarafından albaylığa yükseltilmiştir.
Şehit Nazım Bey’in Batı Cephesi’ne gidişinden önce bölgede, önemli bazı gelişmeler de yaşanmıştır. Bunlardan ilki, 1919 Eylül ayı sonlarına doğru Bozkır’da çıkan ayaklanmadır. Bu ayaklanmanın bastırılmasında, Beyşehir’de bulunan VII. Süvari Alayı da rol almıştır.
Bir diğer önemli gelişme, 4 Ekim 1920’de yaşanmış; Kuva-yı Milliye’yi İttihatçılıkla karıştıran bir grup, Beyşehir’i ele geçirmiştir. Olay sırasında öne çıkan iki asi, Manastır’dan Glaz Mehmet Çavuş ve Huğlu’dan Kara Mustafa’dır. Manastır Ayaklanması olarak da bilinen bu gelişme yaşandığında, Mehmet Nazım Bey, Batı Cephesi’nde olduğundan Beyşehir’de değildir. Konya’daki Delibaş Vakası’yla irtibatlı bir biçimde hareket eden asiler, Seydişehir’i de kontrol altına almışlardır.
Disiplin altına girmek istemeyen çete mensupları ve asker kaçakları, ayaklanmalarda önemli rol oynamışlardır. Bu durumun önemli sebeplerinden biri, halkın bir kısmının İttihat ve Terakki karşıtlığından dolayı Kuva-yı Milliye hareketinden kuşku duymasıdır.
Ara dönemin son bulmasıyla beraber halk, Batı Cephesi’nde bulunan millî kuvvetlere katılmak amacıyla çok sayıda gencini askere göndermiştir.
Mehmet Nazım ve Süleyman Sırrı Bey önderliğinde Beyşehir ve çevresinde yapılanan Kuva-yı Milliye yanlısı hareket, Konya civarında kurulan ilk örgüt olma özelliği taşımaktadır. Bu örgüt, yörede millî bilincin ortaya çıkması ve Büyük Millet Meclisi kuvvetlerine katkı sağlamak adına çok önemli faaliyetler yapmıştır.
Millî Mücadele’de Beyşehir, can ve mal yönünden fedakârlıkta geri kalmamıştır. Onun için Müdafaa-i Milliye Vekili “Refet Paşa Hazretleri’nin Beyşehir Halkına Teşekkürü” 30 Ağustos 1921 tarihli Babalık’ta yayımlanmıştır. Beyşehir’in Millî Mücadele’ye katkısını ifade eden sembolik bir gelişme de 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtuluşu sırasında yaşanmıştır. Türk ordusu İzmir’i kurtarırken, hükümet konağına Türk bayrağını çeken Sadıkhacılı Gazi Ali (Atar) Beyşehirlidir.