Abdülaziz Mahallesi, Konya dış surları, içerisinde ve en eski yerleşim merkezlerinden olan bir bölgede yer almaktadır.
Mahalle adını, Selçuklu Döneminin ileri gelen din ve devlet adamlarından Abdülaziz Sultan ile mahallede onun adını taşıyan tarihî mescitten almaktadır. Abdülaziz Sultan, Alâeddin Keykubat döneminin ergin ve bilgin şeyhlerindendir. Onun Sultan Alâeddin’e vezirlik yaptığı rivayet edilir. Mescit onun tarafından veya onun adına 651/1253 yılında inşa edilmiştir.
Mahallenin adı, Kanuni döneminden itibaren çeşitli vesilelerle Konya şeriye sicillerinde ve diğer resmî kayıtlarda sıkça geçmektedir. Mesela bunlardan biri 1264/1847-48 yılına ait 148 Numaralı Şeriye Sicili’dir. Bu sicil tamamıyla mezkûr yılın vergi mükellefleri ile bunların ödeyeceği vergi miktarını havidir. Bu deftere göre, 11 haneden müteşekkil mahallenin ödediği vergi miktarı 468 kuruştur. Mezkûr kayda göre mahallede meslek erbabı olarak bir berberin yer alması, mahallenin nüfus ve ekonomik seviyesinin düşüklüğünü izaha yeterli olmaktadır.
1935-36 yıllarında yapılan kazılarda, mahalle çevresinde muhteşem bir Roma saray/kilise kalıntısına rastlanmış olması ve bugün mahalle sınırları içerisinde, Selçuklu ve Karamanoğlu dönemlerinden günümüze intikal eden altı tarihî eserin bulunması, buranın Selçuklu’dan önce de önemli bir yerleşim merkezi olduğunu ortaya koymaktadır.
Saray/kilise kalıntısı, tahsisat yokluğundan o zamanlar tamamen gün yüzüne çıkarılamamıştır. Bu tarihî hazine bugün, kısmen yol ve kısmen de özel mülkiyetler içerisinde Cedidiye ile Abdülaziz Mahalleleri sınırları arasındaki binaların altında kalmıştır.
Batıda Şeyhsadreddin, güneyde Cedidiye ve Şekerfuruş, doğusunda Gazialemşah mahalleleri, kuzeyinde; doğudan batıya Atatürk Caddesi ile çevrili olan bu mahalle, Meram ilçesinin en eski ve mutena mahallerinden birisidir. Mahalle sınırları şöyledir: Batıda Şatoform, Konya Lisesi, mahalle sınırları içerisinde kalmak üzere, Anıt’a doğru, Amber Reis Caddesi’nin sağ tarafında kalan bölüm. Kuzeyde Mimar Muzaffer Caddesi’nin Zafer’e kadar yarısı (Karşı tarafı Selçuklu ilçesine ait), Beyhekim Mahallesi, Yonca Apartmanı’ndan Şair Fahri Sokağı’ndan ve bu sokağın devamı olan Balaban Sokağı ve Dursunfakih Caddesi’nin bir bölümü (Karşı tarafı Şekerfuruş Mahallesi’dir).
Mahallede tarihî doku korunamamış, mahallenin büyük bir bölümü, özellikle de kuzey kesimi çok katlı işyerleri ile dolmuştur. Dershanelerin ekserisi bu bölgede toplanmıştır. Bugün mahallede mevcut ve iki katlı tek tarihî yapı, Dr. Nevzat Özkal’a ait olan ve hâlen Konya Mimarlar Odası’nın restore ederek kullandığı binadır.
Hoca Hasan (Güdük Minare), Abdülmümin, Tahir ile Zühre, Nasuhbey, Abdülaziz, Tahir Paşa camileri ve Konya Lisesi gibi Selçuklu, Karamanoğlu ve Osmanlı dönemlerinin önemli tarihî eserleri de bu mahallede yer almaktadır. Konya’da hiçbir mahallede bu kadar tarihî eser, bir arada bulunmamaktadır. Yine Dursunfakih Sokağı üzerinde, kesin olarak kime ait olduğu bilinemeyen bir Kesikbaş Türbesi de bu mahallede yer almaktadır.
Nasuhbey Medresesi ile Konya Lisesi, mahallenin başlıca eğitim yapıları arasında yer almaktadır.
Mahalle, elli-altmış yıl öncesine gelinceye kadar tek, pek azı iki katlı kerpiç ve çoğu küçük hayatlı, toprak damlı tipik tarihî Konya evleri ile dolu iken, geçen süre içerisinde tarihî doku tamamen bozularak bölgeye çok katlı, estetik özelliği olmayan meskenler ve işyerleri yapılmış; sonrasında da mahalleye yabancı akını başlaması üzerine mahalleli birer birer burayı terk etmeye başlamıştır. Günümüzde mahallede, mahallenin yerli halkından hemen hemen kimse kalmamıştır. Bunun sonucunda çoğunlukla birbirine yabancı insanların oturduğu mahallede sıkı bir sosyal münasebet tesis edilememiştir.
Yine altmış-yetmiş yıl kadar önce mahallede Ulumuhsineliler çoğunluktaydılar. Bunların bir kısmı yazları köylerine gider, kışları tekrar mahalleye dönerdi. Bunlardan iş-güç sahibi olanlar, devamlı Konya’da otururdu ki; onlar bu mahallede, en az bir-iki asırdan beri oturmaktadır.
Tek katlı ve kerpiç evlerin hâkim olduğu mahallede birkaç da ahşap, cumbalı Rum evi vardı. Bu evlerden biri de mübadelede bugün Şirinhanım Çeşmesi adı ile anılan, iki kurnalı çeşmeyi yaptıran Serficeli aileye verilmişti. Ev, çeşmenin hemen batısındaydı. Sonradan bu evi, göz doktoru Nazif İlday satın alarak yeniden yaptırmıştır. Bu evin güney taraflarında o zamanlar, meşhur Arap Arif’in evi vardı. Arap Arif’in, seyahatlerinde Mustafa Kemal Paşa’nın maiyetinde çalıştığı söylentisi yaygındı.
1940’lı yıllarda Atatürk Müzesi’nin karşısında küçük bir park vardı. Sonradan burası satılarak yerine evler yapıldı. Avukat Mehmet Ali Apalı’nın evi de bunlar arasındaydı.
Abdülaziz Mescidi’nin kuzey doğusundaki köşede, Gazyağcı’nın Çeşmesi olarak bilinen çeşmenin kuzey tarafı, caddeye kadar bu aileye aitti.
Mescit bu tarihlerde kapalı ve harap bir vaziyetteydi. Sonradan restore edilerek etrafı açılmıştır. Mescidin bitişiğindeki Meramlı Ağacayaklar’ın evi de bu sırada istimlâk edilerek cami bahçesine dâhil edilmiştir.
2015 yılı TÜİK verilerine göre Abdülaziz Mahallesi’nin nüfusu 5.619’dur.