ALİ BEHÇET EFENDİ

Mutasavvıf, Mevlevi ve Nakşîbendi şeyhi. (1727-1822)

Konya’da doğdu. Babası Ebubekir ve dedesi Hasan Efendi âlim kimselerdi. Büyük dedesi de Hüseyin Çelebi’dir. Behçet Ali olarak da anılan Ali Behçet Efendi, Anadolu’da yetişen mutasavvıfların ileri gelenlerindendi İlk tahsil ve terbiyesini küçük yaşlarda dedesinden alan Ali Behçet Efendi, Afyon’da bulunan Divane Mehmet Çelebi Dergâhı Postnişini ve akrabası Alâeddin Çelebi’den tasavvuf dersleri aldı Tasavvufun klasiklerinden sayılan Mesnevi, Avârifü’l-maârif ve Mektûbât’ı ondan okudu. Aynı zamanda medreseye devam etti. Burada okutulan dersleri de ikmal ederek icazet alıp kadı olarak tayin edildi. Başta Ankara olmak üzere bazı yerlerde kadılık yaptı. Bir müddet sonra bu görevinden ayrılarak Afyon’a döndü. Hocası ve şeyhi olan Alâeddin Çelebi’nin yanında gerekli çileyi tamamlayarak Mevlevi sikkesi giydi. Daha sonra Bursa’da bulunan hem Nakşibendî ve hem de Kadirî şeyhi Kerküklü Seyyit Mehmet Emin Efendi’nin müntesiplerinden oldu. Bu zat Abdülkadir Geylânî soyundandı. Dolayısıyla bu tarikattaki halifelik icazet silsilesi de ona dayanmaktadır. Hocasından Nakşibendiyye, Kadiriyye, Çiştiyye, Kübreviyye ve Şüttariyye tarikatlarının icazetini aldı.

Şeyh Mehmet Emin Efendi’ye mensup olan Sadrazam Burdurlu Derviş Mehmet Paşa, Bursa’da sürgün hayatı yaşadığı sırada, bu zatı tanıdı. Bir süre sonra affedilen Derviş Paşa’nın tavsiyesi üzerine de Padişah II. Mahmut, Ali Behçet Efendi’yi İstanbul’a davet etti. III. Selim tarafından Üsküdar’da yaptırılan Selimiye Nakşibendiyye Dergâhı şeyhliğine 1816 da tayin edildi. Birçok tarikatta söz sahibi olmasına karşılık Ali Behçet Efendi burada Nakşibendiyye tarikatı şeyhi olarak irşatta bulundu. Herkes tarafından itibarı teslim edildiği, nüfuzu birçok âlim ve devlet erkânı üzerinde yaygınlaştığı için Hâlet Efendi, Şeyhülislâm Turşucuzade Ahmet Muhtar, Kethüdazade Arif ve Pertev Paşa gibi tanınmış kimseler kendisine intisap etti.

Aslında birbirine zıt olmasına rağmen Mevlevi ve Nakşî tarikatlarının bu asırda birbirlerine yakınlaşmasında önemli katkıları olan Ali Behçet Efendi, irşat faaliyetleri yanında, isteyenlere tefsir, hadis ve fıkıh ilimleriyle Mesnevî ve Mektûbât’ı okutmayı da ömrünün sonuna kadar sürdürdü. Dört kişiye; Mülkiye Nazırı Pertev Paşa, İbrahim Hayranî, Ahmet Buharî Dergâhı Şeyhi Rıfkı Efendi ve Hacı Ahmet Efendi’ye tarikatında halifelik verdi. Yerine halife olarak İbrahim Hayranî Efendi’yi bıraktı. 1822 yılında vefat etti ve Selimiye Dergâhı Camii avlusuna defnedildi. Türbesi Selimiye Camii’nin Karacaahmet Kabristanı’na açılan kapıdan girilince soldadır ve üstünde Mevlevi sikkesi bulunmaktadır.

Nakşibendî tarikatı sülukunu anlatan ve Mevlevi-Nakşibendî silsilesini veren Risale-i Ubudiyye-i Nakşibendiyye adlı eseri 1260’da İstanbul’da basıldı. Behcetü’s-sülûk, Divançe, Hadikatü’l-ebdâl, Sırru’l-mîâd, Tercüme-i Hâl-i Ricâl-i Çiştiyye, Risâle-i Hâliyye ve Rûhâniyye ile Vâridât-ı Kalbiye gibi risaleleri matbu değildir. Kendi el yazısı üç mektubu ve bir manzumesi İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde İbnülemin 3223 numarasında kayıtlı bulunmaktadır.

MUSTAFA UZUNPOSTALCI

BİBLİYOGRAFYA

  • Osmanlı Müellifleri, I, 63; Nihat Azamat, DİA, II, 382; Uz, 2004b, 158-159; Konyalı, 1976, 268-269.