Konya’da doğdu. Şeyh Hasan Kutsi’nin oğludur. Konya Darülmuallimininden mezun oldu. Babasında ve amcasının oğlu Ahmet Ziya Efendi’de okudu. Kur’an-ı Kerim ve Buhari hafızı oldu.1314 tarihli icazete göre Ziya Efendi’den dinî, fennî, edebî ilimlerde icazet aldı.
Ali Rıza Efendi, anne tarafından dedesi sayılan Yeğen Efendi’nin kurduğu Yeğenler Medresesine mütevelli ve müderris olarak imtihan ile tayin oldu. 1909’dan itibaren Paşa dairesinde ve Islah-ı Medaris-i İslamiye’de Arapça, tefsir ve kıraat hocalığı yaptı.
Birinci Dünya Savaşı’na katıldı. Çanakkale’de savaştı, dumdum kurşunu ile yaralanarak bir eli sakat kaldı.
Ali Rıza Kutsi aynı zamanda kalem erbabındandı. Babalık ve İntibah gazetelerinde pek çok makale yazdı. İntibah gazetesini imtiyaz sahibi olarak bir süre kendisi yayımladı. 1920’de Delibaş Olayı’ndan sonra İntibah gazetesi kapandı ve kendisi de yurt dışına çıktı. Uzunca süre Şam’da yaşadı. Zeynelabidin Efendi’nin vefatının ardından Nakşibendî tarikatı şeyhi oldu. Kendisinden sonra Muhammed Cığıl Efendi’yi halife olarak bıraktı.
Fransızların Antakya, Suriye ve Lübnan’daki Müslümanları bölücü siyasetlerine karşı durmak için “İslâm Fırkalarının Cümlesi Müslüman’dır” adlı Türkçe bir eser hazırladı. Daha sonra bunu “el-Fıraku’l-İslamiyye Küllühüm Müslimun” adıyla Arapçaya çevirip Şam’da bastırdı. Ayrıca “Ezan ve Hutbe Risalesi”, “Namazda Mikdar-ı Kıraat” adlı eserleri mevcuttur.
İki kız babası olan Ali Rıza Kutsi 1956’da vefat etti. Şam’da Kasyon Dağı eteğinde kendisi ile cemaatinin bina ettikleri Takva Camii’nin bahçesinde metfundur.