Coğrafi koordinatları bakımından 32º 32’ve 32º 58’doğu boylamları ile 38º 08’ve 38º 34’ kuzey enlemleri arasında yer alır. Altınekin’in doğusunda Aksaray, güneyinde Konya merkez, batısında Sarayönü, kuzeyinde Cihanbeyli, kuzeydoğusunda da Tuz Gölü ve Şereflikoçhisar ile çevrili olup şehir merkezine uzaklığı altmış altı kilometredir.
Konya Ovası’nın kuzeye uzanan devamı olan Altınekin’in deniz seviyesinden ortalama yüksekliği 950-1000 metre arasındadır. Arazi yapısı genelde düz olup yer yer küçük tepecikler görülmektedir. En yüksek tepesi olan ve Hacınuman ve Karakaya (Mennek) köyleri arasında yer alan Ballık Tepesi’nin yüksekliği 1.455 metredir.
İlçede karasal iklim hâkim olduğundan yağışlar daha çok ilkbahar ve kış mevsiminde görülür. Yıllık ortalama yağışın 348 milimetre olduğu ilçede sıcaklık ortalaması 10,63 °C’dir. Rüzgârlar genellikle güneybatı ve kuzeydoğu yönlüdür. Yeraltı suları bakımından çevresine göre daha zengin olan ilçede doğal akarsu olmayıp bitki örtüsü bozkırdır.
Konya il merkezine yakın önemli bir fay olan Altınekin Fayı, egemen olarak normal atımlı bir faydır. Ancak yanal atım da sunan Altınekin Fayı, Yazıbelen ile Akıncılar kasabaları kuzeyine kadar morfolojik olarak izlenmektedir. Söz konusu kesimde otuz kilometrelik bir uzunluğa sahip Altınekin Fayı kuzeyde kuzey-güney, güneyde ise kuzeydoğu-güneybatı gidişlidir ve batıya doğru eğimlidir.
Altınekin çevresinde krom, cıva, amyant ve mermer gibi madenlerin varlığı bilinmektedir.
Nüfusu
2015 yılı TÜİK verilerine göre Altınekin ilçesinin nüfusu 14.171’dir. Bu nüfusun 7.115’ini erkekler, 7.056’sını da kadınlar oluşturmaktadır.
İlçenin 2017 yılı toplam nüfusu ise 14.074’tür.
II. TARİHİ
İlk Çağ (Hitit-Roma Dönemi)
Altınekin’in antik dönemde adı Congusso ya da Pegella olarak tartışmalıdır. Peutenger Tablosu’nda geçen bu isimlerden Pegella’nın Psibela şeklinde okunabileceğini ve burasının Zıvarık olduğunu ilk kez W. Ramsay önermiştir. Bu görüşe T. Callender da katılmıştır. Daha sonra Calder’in Congusso’yu Zıvarık’a yerleştirdiği görülür. K. Belke ise çalışmalarında Calder’in görüşünden hareketle Congusso’yu Altınekin’e, Pegella’yı ise Azak’a yerleştirmiştir. Altınekin, Antik Galatya, Frigya ve Lykaonia bölgeleri arasında yer alır.
Altınekin çevresinin Antik Çağ’da önemli bir yol kavşağı olduğu, bölgede bulunan antik kaynaklardan anlaşılmaktadır. Strabon’un, Efes’ten başlayarak Anadolu’yu batıdan-doğuya kat ettiğini belirttiği doğu yolu; Laodikeia Katakekaumene (Lâdik), Koropassos (Aksaray yolunda Akhan) ve Garsaura (Aksaray)’dan geçmekteydi. Bu yolun, bölgedeki antik yerleşmelerdeki buluntulardan hareketle, Lâdik (Halıcı), Sarayönü, Başhöyük, Dedeler (antik Bardakome), Keşlik, Altınekin, Obruk üzerinden geçtiği sanılmaktadır.
Diğer taraftan 1907 yılında Koçaş’ta bulunan VI. yüzyılın ortalarına tarihlenen Geç Roma Dönemi bir mil taşında Perta (Geymir), Pegella ismi geçmektedir. Bu yazıtta geçen yer isimleri bu yolun Altınekin üzerinden Karapınar istikametine geçtiğini gösterir. Zira bu yol, Pegella’dan başlayarak Savatra (Yağlıbayat), Canna (Gene-Beşağıl), Hyde (Karapınar-Gölören) üzerinden Kilikya geçitlerini aşarak Suriye’ye ulaşmaktaydı. Peutinger Tablosu’nda ise bu yol Pegella XXV Congusto IX Perta yer isimleriyle belirtilmiştir. Günümüzde bir tuz yolu ile de kesilen sözü edilen yolun batı uzantısı ise Zıvarık (Congusta), Azak (Pegella), Çeşmelisebil (Gdamna) ve üzerinden Pessinus (Balahisar)’a ulaşmaktaydı.
Öte yandan Lykaonia ile Galatya arasındaki kuzey-güney yolu da Altınekin çevresinden geçmelidir. Zira Tutup Geçidi’nin doğu ve kuzeyinde bulunan Eğribayat ve Tutup höyüklerindeki antik buluntuların yanında Eğribayat-Tömek-Kayacık üzerinden geçen halkın Bağdat Yolu olarak adlandırdığı antik yol bu güzergâha ışık tutmaktadır. Günümüzde izleri takip edilebilen bu antik yol maalesef sanayinin genişleme alanında olması nedeniyle tahrip olmaktadır.
MÖ XIII. yüzyılda Hititler bölgeye egemen olmuş, Hititlerden sonra bölge Friglerin ve Kimmerlerin egemenliğine girmiştir. MÖ VII. yüzyılda Lidyalıların, MÖ VI. yüzyılda Perslerin egemenliğindeki yöre, Kapadokya Satraplığı’nın sınırları içerisinde kalmıştır. Büyük İskender’in Pers Devleti’ni ortadan kaldırması ile birlikte MÖ 334’te Makedonya Krallığı’na bağlanmıştır. Konya ve yöresi MÖ I. yüzyılda Pontus yönetiminde kalmış, daha sonra Pontus ve Romalılar arasında zaman zaman el değiştirmiştir. Roma Döneminde lokasyonu, topografyası ve iklim şartları ile önemli tarım, ticaret, ulaşım ve kültür merkezi hâlini almış olup, Romalılarca belde Pegella adıyla anılmıştır. MS VII. yüzyılın başlarında Sasaniler, yüzyılın ortasında Araplar kısa süreli de olsa yöreye hâkim olmuşlardır.