Çumra, Konya fatihi Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından 1080’li yıllarda Konya ile birlikte fethedilmiştir. Göçebe olarak Anadolu’ya gelen Türkmen aşiretleri daha çok kırsal bölgelerde, dağlık ve ovalık yerlerde konargöçer hâlinde yaşıyorlardı. Bu göçebe Türkmen aşiretleri zaman zaman yerleşik hayata da geçiyorlardı. Bu yerleşimler neticesinde yeni köyler vücuda geliyordu. Sultanlar bir yöreyi bazen bir aşirete veriyorlardı. Türkiye Selçukluları döneminde melikler, ikta sahipleri gibi yöneticiler köyleri yıllık olarak belli bir değer karşılığında “dehkan” adı verilen köy sahiplerine satıyorlar veya icara veriyorlardı. Ziraat yapmak Allah ile ticaret yapmak demekti. Dolayısıyla köylerde çiftçilikle uğraşılıyordu. Köylerde, dehkanlardan başka köy ağaları ile diğer çiftçi ve işçiler bulunuyordu. Selçuklu hâkimiyeti ve Karamanoğulları Döneminde Çumra karyesi olarak bilinen yerleşim yeri bugünkü İçeriçumra’dır ve yukarıda bahsettiğimiz gibi köylerden biridir. Çumra ile ilgili Selçuklular zamanından kalma fazla bir belge olmamakla birlikte, Selçuklular zamanında, başlangıçta sazlık ve bataklık olan Çumra’nın etrafındaki beldelere yerleşen Türkmenlerin daha sonraları suyunun bol olması sebebi ile bugünkü İçeriçumra olarak bilinen mevkide toplandıkları ve Çumra’yı kurdukları tahmin edilmektedir.
Çumra, Türkiye Selçuklu Devleti’nin yıkılmasından sonra 1320’li yıllarda Karamanoğullarının denetimine geçmiştir. Çumra’nın da dâhil olduğu Karaman bölgesi Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezit tarafından 1391 yılında Osmanlı Devleti sınırları içine dâhil edilmiştir. Osmanlıların 1402 yılında Ankara Savaşı’nda Timur’a yenilmesinden sonra bu bölgeler yeniden Karamanoğullarının denetimine geçmiştir. Karamanoğlu İbrahim Bey zamanında Çumra’da cami, kervansaray gibi önemli eserler yaptırılmıştır. Bugün İçeriçumra’da bulunan Karamanoğlu İbrahim Bey Camii, bu dönemin en önemli tarihî yapısıdır. Bir ziraat yöntemi olarak Türkiye Selçuklularından Osmanlının kuruluş asırlarına kadar devam eden ortakçılık sistemi de diğer yerlerde olduğu gibi Çumra’da da uygulanmıştır. Ortakçılık sistemine göre, tohum ve diğer ziraat donanımları bulunmayan çiftçilere devlet gerekli olan tohum ve aletleri sağlar. Bunun karşılığında da çiftçinin ürettiği ürünün yarısı devletin olur. Karamanoğulları Döneminde de devam eden bu ortakçılık sistemi Çumra’da da başarı ile uygulanmıştır. II. Bayezit dönemine ait bir tahrir defterinde Çumra karyesinin öşrünün padişah hükmü ile Karamanoğlu İbrahim Bey İmareti Vakfı’na tahsis edildiği belirtilmiştir. Daha sonra bu bölgeler, Fatih Sultan Mehmet zamanında 1467 yılında kesin olarak Osmanlı idaresine dâhil edilmiştir.
Osmanlı Dönemi
Daha önce 1391-1402 yılları arasında on bir sene Osmanlı hâkimiyeti altında bulunan Çumra’nın da içinde bulunduğu Karaman bölgesi Ankara Savaşı’ndan sonra tekrar Karamanoğulları idaresine geçmiştir. Fatih Sultan Mehmet zamanında, 1467 yılında, kesin olarak Osmanlı topraklarına katılan bu bölgelerde asayiş temin edildikten sonra bu yerlerin umumi tahriri hazırlanmıştır. Fatih döneminde yapılan tahrir defterine göre Karaman ili on bir vilayete ve iki nahiyeye ayrılmaktadır. Karaman bölgesi, 1500 yılında yapılan ikinci bir tahrir defterinde Vilayet-i Karaman olarak adlandırılmış ve on beş kazadan oluşmuştur. Bu dönemde Çumra, “karye-i Çumra tâbi-i Sahrâ-yı Konya”; yani Konya kazasına bağlı Sahra nahiyesinin bir köyüdür. Karaman vilayeti daha sonraki idari yapıda Karaman eyaleti adını alır. Eyaletin yedi sancağı vardır. Konya, Paşa Sancağı’dır. Çumra da Konya sancağının Sahra nahiyesinin merkezidir. 1864 yılındaki Vilayet Nizamnamesi’ne uygun olarak 1871’de Sahra nahiyesi kaldırılmış; Çumra da Hatunsaray nahiyesine bağlanmıştır.
Çumra, 1900’lü yılların başından ilçe olduğu 1926 yılına kadar Konya merkezine bağlı bir nahiyedir. Ancak bu dönemde Çumra askerlik yönünden Seydişehir ilçesine, adli bakımdan da Bozkır ilçesine bağlıdır.
Selçuklu, Karamanoğulları dönemleriyle Osmanlıların ilk yıllarında Çumra’da uygulanan tarımda ortakçılık sistemi, Yavuz Sultan Selim zamanında yerini reayaya bırakmıştır. Daha sonraki yıllarda Çumra’da ortakçılık sistemi yeniden tesis edilmiştir. Ancak bu dönemde üretimin vergilendirilmesi, sulak ve kıraç alanların tespiti ile ilgili sorunlar çıkmıştır. Bu dönemde suğla (sulak) olan yerlerin ziraat gelirlerinin yarısı devlete veriliyordu. Bu durumdan dolayı sıkıntı çeken Çumra ahalisi, kendilerini temsilen birkaç kişiyi padişaha göndererek kendilerinin sulak arazilerinin olmadığını, kış aylarında biriken sularla yetindiklerini belirtmişler ve kendilerinden suğla mahsulü talep edilmemesini istemişlerdir. Kanuni Sultan Süleyman da bu durumun yeniden araştırılmasını buyurmuş; yapılan tetkikler sonucunda Çumra’nın suğla karyesi olduğu anlaşılmış ve eskiden olduğu gibi suğla olan arazinin mahsulünün yarısının devlete verilmesi gerektiği kararlaştırılmıştır.
Osmanlı Döneminde Çumra’nın ürün gelirlerini daha çok buğday ve arpa oluşturmaktadır. Bunun yanında bağ, bahçecilikle ve arıcılık da yapılmaktaysa da halkın geçim kaynakları arasında hububattan sonra en önemli gelir kaynağı hayvancılıktır. Bu dönemde Çumra, şehzade hassına dâhildir. Öşür gelirleri de Karamanoğlu İbrahim Bey İmareti’ne aittir. 1518’de toplam hububat üretimi 23.300 kile civarındadır. Bu tarihten itibaren üretim gittikçe düşmüştür.
1530’lu yıllarda Çumra’nın nüfusu yaklaşık 360 kişidir. 1540 yılında ise nüfus olağanüstü şekilde artmış ve yaklaşık 625’i bulmuştur. Aynı tarihte Çumra’da bir şeyh, bir vaiz, bir de hatip vardır. 1530’lardaki nüfus oranı, 1800’lü yıllara kadar aşağı yukarı aynıdır. Fakat Çumra nüfusu XIX. asrın başlarından itibaren azalmaya başlamıştır. Bu azalmada kuraklıkların, çetelerin ve savaşların etkisi büyüktür. Hatta kıtlıklar sebebi ile bazı ova köyleri boşalmıştır. Bu nüfus azalmasının en önemli sebeplerinden biri de Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın ordusu ile Osmanlı ordusunun Konya Ovası’ndaki savaşında Çumra bölgesinin büyük oranda zarar görmesidir. Bu dönemde bazı köyler metruk hâle gelmiştir.
1860 yılından itibaren metruk hâlde bulunun ören yerlerine muhacirlerin yerleştirilmesi düşünülmüş ve ilk göçmenler gelmeye başlamıştır. 1883 yılından itibaren Balkanlarda etkili olmaya başlayan kıtlık neticesi Köstence üzerinden İstanbul’a gelen göçmenlerden 95 haneye mensup 323 nüfus, Çumra civarındaki metruk yerlere yerleştirilmişlerdir. Nogay Türklerinden oluşan bu toplulukların bir kısmı o dönem Susuz Ovacık denilen şimdiki Süleymaniye köyüne diğerleri de Seçme ve Fethiye köylerine yerleştirilmiştir. Aynı şekilde Çumra bölgesine yönlendirilen bir grup Kırım Türkü de Hamidiye (Yıkık) köyüne yerleştirilmiştir. 1890’lı yıllardan itibaren de Bulgaristan’dan gelen göçmen kafileleri fasılalarla Simi ve Balçıkhisar’a yerleştirilmişlerdir. Bunların dışında 1912 yılında Batum-Artvin taraflarından gelen 26 hane de Çumra yakınlarındaki Kınık mevkiinde şimdiki adı Beylerce olan yerde iskân edilmişlerdir. Daha sonra gelen Pomak göçmenleri de Alibeyhüyüğü kasabasının Gökhüyük (Timraş) Yaylası’na yerleştirilmiştir. Bu dönemde Çumra bölgesinde toplam sekiz yerleşim yerinde yaklaşık 1.200 göçmen iskân edilmiştir.
Osmanlı’nın son dönemlerinde Konya Ovası’nın sulanması için resmî ve gayri resmî birtakım çabalar olmuştur. 1908-1913 yılları arasında bir Alman firması tarafından açılan kanal ile Beyşehir Gölü, Mavi Boğaz’a bağlanır. Böylece Çumra Ovası yıllardır özlemini çektiği suya kısmen de olsa kavuşur. Bununla ilgili olarak da o zamanki adı İskele olan ve herhangi bir yerleşimin olmadığı bugünkü Çumra ilçe merkezinin olduğu yere sulama tesisleri ve burada çalışanların kalacağı lojmanlar yapılmıştır. Daha sonra ise İstanbul-Hicaz Demiryolu Projesi kapsamında o gün Çumra olarak bilinen bugünkü İçeriçumra bölgesinden geçmesi planlanan tren yolu ve istasyonuna bölge halkının karşı çıkması neticesinde istasyon binası bugünkü ilçe merkezine yapılmıştır. İstasyon için depo ve buradaki çalışanlara da bazı meskenlerin yapılması ile bugünkü Çumra ilçesi yavaş yavaş oluşmaya başlamıştır.
III. İDARİ DURUM
Çumra, 31.05.1926 tarihinde Resmî Gazete’de ilan edilen 877 Sayılı Kanun ile 26.06.1926 tarihinden itibaren Türkiye idari yapısında ilçe statüsüne geçmiştir. Başlangıçta ilçe olan yer bugünkü İçeriçumra olarak bilinen beldedir. O tarihlerde bugünkü ilçe merkezi olan ve İskele olarak bilinen bölgede tren istasyonu ile bunun şantiye ve depoları; sulama tesisleri ile buralarda çalışanların ikamet ettikleri lojmanlardan başka yerleşim yoktur. Mustafa Kemal Atatürk’ün, 1926 yılında trenle Adana’ya giderken Çumra İstasyonu’nda mola verdiği zaman buradaki sulama tesislerini ve diğer lojmanları görünce: “Bu şirin beldeyi geliştirmek, buraya önem vermek lazımdır. Çumra ilçe olmaya layıktır.” demesi üzerine aynı yıl Çumra hem ilçe merkezi olmuş hem de buraya belediye teşkilatı kurulmuş; Rakım Çumralı da vilayetçe belediye başkanı olarak atanmıştır. Çumra’nın ilk belediye başkanı olan Rakım Çumralı göreve geldikten bir buçuk yıl sonra İçeriçumra’da bulunan belediye teşkilatını o tarihlerde İskele veya İstasyon olarak bilinen bugünkü Çumra’ya taşımıştır. Bu sırada ismini zamanın Konya Valisi İzzet Bey’den alan Çumra’nın ilk mahallesi olan İzzetbey Mahallesi oluşturulmuş, gelen memurların da Çumra merkezine yerleşmesiyle burada iskân faaliyetleri başlamıştır. Bu arada İçeriçumra da ilçenin iç mahallesi olmuştur. İçeriçumra, 1956 yılında yapılan bir referandumla Çumra’nın bir mahallesi olmaktan çıkmış; 1957 yılında kurulan belediye teşkilatı ile birlikte Çumra’ya bağlı bir kasaba hâline gelmiştir.
Başlangıçta istasyon binası, hükümet konağı, Konya Ovası İrva ve İska Müdürlüğü ve buna bağlı tesislerin dışında fazla bir meskenin olmadığı Çumra’ya 1936-1938 yılları arasında Romanya ve Bulgaristan gibi ülkelerin Dobruca, Köstence, Tulca, Silistre, Deliorman, Şumnu, Razgrad, Pravadi, Yenipazar vilayet merkezleri ve köylerinden gelen muhacirlerin 40 hanesi İzzetbey Mahallesi’ne, diğer 260 hanesi de ismini zamanın Konya Valisi Cemal Bardakçı’dan alan Bardakçı Mahallesi’ne yerleştirilmiştir. Bir ihaleyle yaptırılan muhacir evleri Bardakçı Mahallesi’ne gayet modern bir çehre kazandırmıştır. 1951 yılında Komünist Bulgaristan’ın tehcir ettiği muhacir Türklerden 250’si Çumra bölgesine gelmiştir. Bu muhacirlerin çoğu Çumra’nın köylerinde iskân edilmiş; bunlardan sekiz on hanesi ise İzzetbey ve Bardakçı mahallelerine yerleştirilmiştir. Böylece Çumra, yavaş yavaş modern bir şehir görünümüne kavuşmuştur.
Çumra Kaymakamları
(1926-1936 arasında Çumra’da görev yapan kaymakamların isim listesi İç İşleri Bakanlığı arşivlerinde silik bir durumda olduğu için okunamamıştır.)
Hamza Kürkçüoğlu (29.09.1936-29.07.938)
Seyfi Çömger (16.08.1938-24.01.1940)
Kemal Eren (24.01.1940-06.08.1942)
Nihat Tözge (31.07.1942-20.07.1944)
İbrahim Er (12.09.1944-12.04.1946)
Adil Bazel (30.05.1946-07.01.1948)
Sıtkı Tuğal (10.02.1948-21.03.1949)
Cavit Okyavuz (28.03.1949-28.02.1951)
M. Kemal Kâtipoğlu (29.02.1951-28.12.1952)
Musa Eran (29.12.1952-18.03.1954)
Hamdi Güryel (19.07.1954-09.07.1956)
Mustafa Öner (30.07.1956-13.08.1959)
Yıldırım Kuzum (31.08.1959-27.07.1960)
Tevfik Akkutay (03.08.1960-06.09.1961)
Adnan Kızıldağlı (18.09.1961-05.08.1963)
Kemal Kalender (16.08.1963-17.09.1966)
Sabit Arlı (03.10.1966-19.11.1968)
Bahaeddin Güney (20.09.1969-29.11.1969)
Mehmet Keçeciler (28.10.1970-09.07.1972)
Altay Utkan (05.02.1973-11.06.1973)
Yaşar Yaycı (25.09.1973-02.10.1977)
Ertuğrul Taylan (04.07.1978-07.09.1979)
Aydın Alper (16.01.1980-20.05.1980)
Kadri Öner (24.06.1980-10.08.1983)
Cafer Odabaş (20.08.1983-17.10.1986)
Erdoğan Aydın (13.08.1987-14.09.1990)
Ali Cergibozan (15.09.1990-31.07.1991)
Nafiz Kayalı (18.06.1992-18.08.1992)
Bülent Savur (18.08.1992-15.04.1993)
Bülent Savur (13.06.1993-18.08.1995)
Abdullah Aslan (28.09.1995-15.09.1998)
Adem Yılmaz (15.09.1998-23.10.2000)
Osman Taştan (02.10.2000-04.10.2006)
Ahmet Turhan (04.10.2006-18.10.2007)
Adem Yazıcı (14.11.2007-15.08.2010)
Ali Akça (17.08.2010- 16.08.2013)
Alparslan Yılmaz (15.09.2013-27.07.2015)
Uğur Kalkar (11.08.2015-…)
Çumra Belediye Başkanları
Rakım Çumralı (1926-1940)
Ziya Yaymacı (1940-1945)
Rüstem Başkaner (1945-1950)
Ali Özköylü (1950-1953)
Faik Şenyıl (1953-1957)
Ali Doğan (1957-1960)
Adnan Kızıldağlı (1960-1962)
Kemal Kalender (1962-1964)
Ali Çoban (1964-1972)
Mehmet Sayıcı (1972)
Durmuş Ali Çalık (1972-1977)
Mehmet Maraşlı (1977)
Hikmet Berberoğlu (1977-1980)
Kadri Öner (1980-1983)
Remzi Kaya (1983-1984)
M. Kemal Embel (1984-1989)
Zeki Sayıcı (1989-1994)
Recep Konuk (1994-1999)
Abidin Ünal (1999)
Zeki Türker (1999-2004)
Nasır Ersöz (2004-2009)
Yusuf Erdem (2009-2014)
Dr. Mehmet Oğuz (2014-…)
Merkez Mahalleleri
Günümüzde Çumra ilçesinin; Bağlar, Bakkalbaşı, Baraj, Bardakçı, Çaybaşı, Cumhuriyet, Hürriyet, Meydan, Yenidoğan, İstiklal, İzzetbey ve Yenimahalle olmak üzere on iki merkez mahallesi vardır.
Taşra Mahalleleri
Çumra’da Büyükşehir Yasası ile 2014 yılında Alibeyhüyüğü, Apa, Arıkören, Dinek, Güvercinlik, İçeriçumra, Karkın, Okçu, Türkmencamili ve Yenisu belde iken; Abditolu, Adakale, Afşar, Alemdar, Apasaraycık, Avdul, Balçıkhisar, Beylerce, Büyükaşlama, Çiçekköy, Çukurkavak, Dedemoğlu, Dineksaray, Dinlendik, Doğanlı, Erentepe, Fethiye, Gökhüyük, İnli, Kuzucu, Küçükköy, Seçme, Sürgüç, Tahtalı, Taşağıl, Türkmenkarahüyük, Uzunkuyu, Üçhüyük, Ürünlü ve Yörükcamili ise köy iken mahalleye dönüşmüştür.
IV. SOSYAL DURUM
Dernek ve Vakıflar
Çumra’da iki adet vakıf faaliyet yürütmektedir. Bunlardan biri Çumra Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, diğeri de Çumra Kültür ve Hizmet Vakfı’dır. Çumra’da gerek ulusal bir derneğin şubesi şeklinde gerekse müstakil olmak üzere birçok dernek bulunmaktadır. Toplam sayısı altmış beş olan derneklerin on üçü öğrenciler için kurulmuş yardım derneği, on biri cami yaptırma derneği, onu eğitime katkı amaçlı dernek, sekizi kurs yaptırma derneği, yedisi yardımlaşma derneği, altısı sağlıkla ilgili dernek, beşi kültürel faaliyetlerle ilgili dernek, beşi de diğer faaliyetlerle ilgilenen derneklerdir. Çumra’daki derneklerin onu kurulduğu mahallenin ismini almıştır. On dört dernek ise Çumra’nın belde ve köylerinde faaliyet yürütmektedir. Ayrıca Türkiye genelinde faaliyet gösteren derneklerden dördünün Çumra şubesi mevcuttur.
Çumralılar Derneği
Dernek, 2002 yılında bir grup Çumralı tarafından kurulmuştur. Derneğin tam adı, Çumralılar Kültür, Yardımlaşma, Dayanışma, Kalkındırma, Koruma ve Çevreyi Güzelleştirme Derneği’dir. Toplumsal duyarlılık ve hayırseverlik ekseninde Çumra yöresinin problemlerinin çözümü ve ihtiyaçlarının giderilmesi için kâr amaçsız sosyal projeler üretmek, bu çeşit projelerin üretilmesini teşvik etmek amacıyla kurulan Çumralılar Derneği, Çumra’da toplumsal dinamizmi harekete geçirmek için faaliyetler yürütmektedir.
V. KÜLTÜR
Çumra’da biri 2000 yılında uluslararası, diğeri de 2008 yılında ulusal olmak üzere bir kongre ile bir sempozyum düzenlenmiştir. I. Uluslararası Çatalhöyük’ten Günümüze Çumra Kongresi, Çumra Belediyesi ve Selçuk Üniversitesi organizasyonuyla 15-16 Eylül 2000 tarihlerinde gerçekleştirilmiştir. Bu kongreye yurtiçi ve yurtdışından birçok bilim adamı katılmış ve bildiriler sunmuştur. Kongrenin bildirileri tek cilt hâlinde basılmıştır.
Düzenleme Kurulu Başkanlığını gazeteci-yazar Mustafa Arslan’ın yaptığı, Bilim Kurulu Başkanlığını da Prof. Dr. Mevlüt Mülayim’in üstlendiği ve Çumra Kaymakamlığı, Çumra Belediyesi, Çumra Şeker, Selçuk Üniversitesi ile bazı sivil toplum kuruluşlarının birlikte organize ettikleri Medeniyetin Beşiği, Tarımın Öncüsü, Dünü, Bugünü, Yarını, Çumra Sempozyumu geniş bir katılımla 9-10 Mayıs 2008 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Sempozyumda sunulan bildiriler iki cilt hâlinde kitaplaştırılmıştır.
Eğitim-Öğretim
Çumra’da 2015-2016 Öğretim Yılı itibariyle Halk Eğitimi Merkezi ve 2 ASO Müdürlüğü, bir Mesleki Eğitim Merkezi, bir Öğretmenevinin yanı sıra 3 anaokulu, 46 ilkokul, 26 ortaokul, 5 imam hatip ortaokulu, 1 çok programlı lise, 1 çok programlı Anadolu lisesi, 2 Anadolu lisesi, 1 imam hatip lisesi, 1’i kız 3 Anadolu imam hatip lisesi ve 5 mesleki teknik ve Anadolu lisesi bulunmaktadır. İlçenin eğitimle ilgili diğer istatistiki bilgileri şöyledir:
Okul/Kurum: 113
Derslik: 863
Öğrenci: 15.117
Öğretmen: 1.083
Derslik Başına Düşen Öğrenci
İlkokul + Ortaokul: 18
Genel Ortaöğretim: 20
Mesleki ve Teknik: 20
Yayımlanan Gazeteler
Çumra’da 1970’li yıllardan itibaren haftalık ya da on beş günde bir gazeteler yayımlanmaya başlamıştır. Bunların bir kısmı bir süre sonra maddi imkânsızlıklar neticesinde kapanmış; bazıları hâlâ yayım hayatına devam etmektedir.
Demokrat Çumra
Rakım Çumralı ve arkadaşların 1948 yılında haftada iki kez ve iki sayfa olarak çıkardıkları siyasi gazetedir. Bir müddet sonra ekonomik ve siyasi sebeplerden dolayı kapanmıştır.
Çumra Çığır
Aydın Çubuk tarafından 1970’li yılların başlarında çıkarılan bu gazete daha çok fikir, edebiyat ve haber ağırlıklı olarak dört yıl yayımlanabilmiştir.
Uyanış
Ramazan Çalı ve arkadaşları tarafından 1973 yılından itibaren çıkarılmaya başlanan fikir ve edebiyat ağırlıklı gazete 1978 yılında yayım hayatına son vermiştir.
Yeşil Çumra
Erdal Torun ve arkadaşları tarafından 1970’li yılların ortalarına doğru çıkarılmış, bir yıl gibi bir süre sonra da kapanmıştır. Gazete düşünce ve edebiyat ağırlıklıdır.
Yeniçağ
1980’li yılların başlarında Çumra MTTB üyesi bir grup öğrenci tarafından kurulmuştur. Yeniçağ gazetesi Bayram Selek, Mustafa Erol, Şaban Çalış, Battal Bülbül, Ahmet Danışık, Mustafa Arıcı, Ahmet Bülbül gibi bir grup öğrenci tarafından yayımlanmış ve bir yıl gibi bir süre yayım hayatında kalmıştır. Gazete, düşünce ve edebiyat ağırlıklıdır.
Gündem
Nihat Torun tarafından 1990’lı yılların başlarında yedi sekiz ay kadar yayımlanabilmiştir. Bu gazete de düşünce ve haber ağırlıklıdır.
Çağrı
1985 yılında Çumra İHL öğrencileri tarafından çıkarılan gazete, sadece Çumra’ya hitap etmemiş; PTT ile Kıbrıs, Almanya, Avusturya, Fransa, Suudi Arabistan gibi ülkelerdeki Çumralılara da ulaşabilmiştir. Gazete, Türkiye’nin birçok ilindeki abonelerine dağıtım yapabilen bir yayım organıdır. Çağrı, Çumra Taş Matbaasında basılmıştır. M. Hamdi Yıldırım, Abdullah Sucu, Bayram Selek, Hasan Hüseyin Akbaş, Sedat Ulupınarlı, Mustafa Arslan, Şaban Ekentok, Mehmet Ergin, Hüseyin Alagöz gibi birçok İHL öğrencisinin bir araya gelerek yayımladıkları Çağrı, 1986 yılının sonlarında kapanmak zorunda kalmıştır.
Çumra Postası
Çumra’nın en uzun soluklu gazetesidir. 1 Şubat 1984 tarihinde dört sayfa olarak yayım hayatına giren Çumra Postası, 1998 yılından itibaren ofset baskıya geçmiştir. Erol Özkan ve oğulları tarafından çıkarılan Çumra Postası, 2005 yılında internet üzerinden de yayıma başlamıştır. Gazete, 2006 yılından bu yana günlük olarak yayımlanmaktadır.
26 Haziran
Ahmet ve Atilla Taş kardeşler tarafından 26 Haziran 1996 tarihinde dört sayfa olarak yayımlanmaya başlayan gazete, 2006 yılından itibaren günlük çıkmaya başlamıştır. 26 Haziran; fikir, edebiyat, haber, spor ve siyaset ağırlıklıdır.
Endüstriyel Gündem
2008 yılından itibaren Çumra Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi tarafından yayımlanmaya başlayan geniş çaplı bir okul gazetesi idi.
Halk Kültürü
Çumra bölgesi tam bir kültür mozaiğidir. Özellikle ilçe merkezindeki bu heterojen yapı, örf, âdet ve yemek kültüründe hemen kendisini belli eder. 1926’da kurulan Çumra, aldığı göçler sonucu –yerel isimlendirme ile- ovalı, dağlı, Türkmen, Yörük, muhacir gibi, temelde aynı olsa da çeşitli kültürel ögeler bakımından birbirinden farklı toplulukların yaşama sahası olmuştur. Bundan dolayı Çumra’da her köyün ve kasabanın birbirinden farklı âdetleri olduğu gibi Çumra ilçe merkezinde de her mahallenin birbirinden farklı örflerini görmek mümkündür. Bütün bunlara rağmen Çumra, halkının birlikte uyum içinde yaşadığı müstesna yerlerden biridir. İlçe halkı sağlam bir dayanışma ile örnek bir sosyal doku oluşturur.
Çumra’nın köy ve kasabalarında da bu kültürel harmanı görmek mümkündür. Türkmencamili, Türkmenkarahüyük, Taşağıl, Üçhüyük bölgelerinde Türkmen gelenekleri; Erentepe, Dinlendik, İnli, Kuzucu, Yörükcamili, Arıkören gibi bölgelerde de Yörük gelenekleri; Seçme ve Fethiye’de Nogay-Tatar gelenekleri, Apa, Tahtalı gibi yerlerde dağlı gelenekleri; İçeriçumra, Alibeyhüyüğü, Karkın gibi yerlerde de ovalı gelenekleri; Balçıkhisar Gökhüyük (Timraş) ve Doğanlı (Simi)’da ise Balkan Türklerinin kendilerine özel geleneklerini görmek mümkündür. Bu farklılıklar yemek kültürü, düğün âdetleri ve diğer sözlü folklorik ürünlerde kendisini gösterir.
Çumra köylerinin bazılarında köy odaları olmakla birlikte genellikle her evin harici odası mevcuttur. Kış aylarında köyün gençleri Barana adı verilen akşam toplantıları yaparlar. Sünnet, asker uğurlama ve düğün âdetleri ile cenaze evindeki folklorik törenler ova, dağ, Türkmen, Yörük, muhacir köylerinde belirgin farklılıklar oluşturur.
Giyim Kuşam ve Düğün Âdetleri
Günümüzde modernliğin etkisi ile önceleri belirgin olan kültürel farklar ve özellikle yöresel kıyafetler, yavaş yavaş tek tipleşmeye başlamıştır. Çumra’da Bardakçı ve İzzetbey mahallelerinde iskân edilen Balkan Türkleri kadınları ilk zamanlar ferace, bindallı, içlik, cepken, uçkur, yelek, buluz, oyalı çember gibi yöresel kıyafetler, erkekler de Rumeli kuşağı giyerdi. Yine aynı şekilde diğer ovalı ve dağlı olarak tabir edilen Çumralıların hanımlarında da şalvar belirgin kıyafetti.
Eskiden Çumra kadınları düğün ve bayramlarda farklı, sıradan günlerde farklı kıyafetler giyerlerdi. Günümüzde bu ayrım ortadan kalkmıştır. Ancak Yörük ve Türkmen kadınlarının bazıları, bayram ve düğünlerde eskiden olduğu gibi hâlâ yöresel kıyafetlerini giymektedir. Romanya ve Bulgaristan muhacirlerinin kadınları Çumra’ya geldikleri ilk zamanlar, diğer kıyafetlerin yanında özel günlerde ipek veya kadife kumaştan dikilmiş şalvar ve yelek ile birlikte işlemeli uçkur (şalvarın üstüne bağlanan ince uzun bez) giymişlerdir. Tabii muhacir ve Yörüklerin şalvarı diğer ovalı ve dağlıların şalvarından farklıdır. Ovalı ve dağlıların şalvarı diğerlerine göre daha geniş ve uzundur. Türkmen kadınlarının yöresel kıyafetleri arasında entari ve kola takılan işlemeli kolçaklar; Yörük kadınlarının yöresel kıyafetleri içinde de pullu veya boncuklu fesler ve işlemeli yelekler önemli yer tutar. Son otuz yıla kadar Yörüklerde “saya”, topuklara kadar uzanan bir entari çeşidi olan “üçetek”, kadife kumaştan yapılan bir çeşit önü açık yelek olan ve cepken de denilen “feymene” ve el dokuması olarak dokunan “kuşak” önemli kadın giysilerindendi.
Çumra’da, geçmişten günümüze, muhacirlerin düğünleri perşembe günü “ip gerimi” denilen bir tören ile başlar. Erkekler gelin odası olacak evin tavanını iplerle dört parmak aralıklarla duvardan duvara donatırlar ve tavanın ortasına iplerden bir göbek oluştururlar. Ertesi gün bayanlar gelerek bu odadaki iplere gelinin çeyizlerini asar. Daha sonra bütün akrabaların hanımları bu odaya gelerek gelinin çeyizlerini seyrederler. Cuma akşamı bayanlar “bindallı” adlı yöresel kıyafetleri ile kına gecesi tertip ederler. Mısır koçanlarından yapılan meşaleler yakarlar. Kına gecesinde gelin ve annesi türkü ve manilerle ağlatılır. Tabii muhacirlerdeki bu geleneklerin bir kısmı modernizme yenik düşmüş ve kısmen unutulmuştur.
Balkan Türkleri, yeniliklere her zaman açık olmuştur. 1940 yılında Çumra Belediyesinin kurduğu bando teşkilatının bütün üyeleri muhacirlerden oluşmaktaydı.
El Sanatları
Çumra’da, özellikle geçmişte, el sanatları olarak dokumalar, örgüler, işlemeler ve üzerlik askısı ve tasarımı önemli yer tutmuştur. 2002 yılında Çumra Belediyesi bünyesinde kısa adı ÇUMELSAN olan Çumra El Sanatları Merkezi kurulmuş ve Çumralı kadınlara kilim dokumacılığı öğretilerek kilim üretilmeye çalışılmıştır. Günümüzde ise diğer birçok yerde olduğu gibi Çumra’da da artık dokuma yapılmamaktadır. İhtiyaç duyulan ürünler sanayi ürünleri ile karşılanmaktadır. Eskiden birçok evde bulunan ahşap dokuma aletleri artık yok olmaya yüz tutmuştur. Geçmiş yıllarda Çumra’da dokuma tezgâhlarında halı, kilim, çul, heybe, makat (bir çeşit kilim), yolluk, tülü, zili, haneli, çuval dokunmuştur. Halı ve kilimdeki motifler genelde Konya ve civar ilçelerdeki motiflerle aynıdır. Bu halı ve kilimlerde geometrik şekiller de önemli yer tutar. Halı ve kilimler yünden, tülü tiftikten, çul ise kıldan yapılmıştır. Halı, kilim, heybe boyanmasına rağmen çul, boyanmadan sade olarak dokunmuştur.
Örgücülük alanında ise mil (şiş) ile örülen yün veya orlon ipten çorap, patik tozluk önemli yer tutar. Bunun yanında yazma, çember veya çalık denilen başörtülerinin kenarlarına renkli oyalar örülmektedir. Oyalar, kullanılan araçlara göre tığ oyası, iğne oyası ve mekik oyası olmak üzere çeşitli şekillerde isimlendirilir.
Çumra’da işleme türü olarak kanaviçe ve etamin önemli bir yer tutmaktadır. Çumra’da kanaviçe ile yapılan işlemeler daha çok yastık ve namazlıklarda kullanılmaktadır. Bunun yanında günümüzde de oya ve işlemeler genç kızların çeyizlerinde olmazsa olmazlardandır.
Çumra bölgesinde üzerlik (yüzerlik) otunun fazlaca yetişmesinden dolayı bu otun tanelerinden yapılan ve üzerlik askısı ya da nazarlık denilen süs eşyaları da hâlâ yapılmaktadır.